Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim



“Silahlanmayan ölür, ölmeyenlerse canlı canlı cezaevlerine gömülür”


… Temel hakların çıkarılmak istenin olağanüstü hal yasalarıyla tehlikeye düşmesi Ulrike Meinhof’u sadece  genç Alman demokrasisi için kaygılandırmakla kalmıyordu; ona göre böyle bir gelişme, Almanya’da henüz aşılamamış “faşizm” demekti.

Ancak Ulrike, faşizm sözcüğünü kullanırken sadece Nasyonal-sosyalizmin tarihsel fenomenlerini değil, modern kapitalist toplumda, otoriter, özgürlükleri sınırlayan, savaş çığırtkanlığı yapan, baskıcı eğilimlerin hemen hepsini kastediyordu. Hatta Hitler ve faşizm sözcüklerini çoğu kez “insanlık dışı” ya da “insanlığı küçümseyen” anlamında kullanıyordu. Yazılarında örneğin nükleer tehdidin, “Hitler ölçeğinde bir suç” olduğunu belirtirken ya da “atom bombasının Auschwitz’deki gaz odalarının teknik mükemmelliğe ulaşmış hali olduğunu kavramamızın zamanı geldi” diye yazarken “yeni faşizm”e vurgu yapıyordu.

[Üzgün Olmaktansa Öfkeli Olmayı Yeğlerim97]

Ayrıca Kontrol Et

Zincirin ilk halkasıydı o

Her zaman mücadelenin bütünlüğünü ve ulusal kurtuluşla toplumsal kurtuluş arasında hiçbir ayrım olmadığını savundu. Bireycilik yerine kolektif ve örgütlü çalışmaya güçlü bir şekilde inanıyordu ve silahlı mücadeleyi yönlendirmede kültür, politika ve stratejinin rolünü vurguladı.