Seçim çalışmaları yönetici ve çalışanlarına dönük gözaltı ve tutuklamalar, sokak çalışmalarına yönelik sivil faşist-polis işbirliği içinde gerçekleşen saldırılar, aleni tehditler, bizzat Erdoğan ve şürekâsının saldırgan söylemleriyle engellenen, Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın rehin tutulması ısrarı sürdürülen HDP, bu ablukayı mevcut olanakları içinden kırmaya çalışıyor.
Demirtaş’ın sesinin dışarıya taşınması için el yazısıyla kaleme aldığı mektupları halka ulaştırmak, sosyal medya hesabından seslenmek, eski görüntülerini alanlara taşımak gibi yöntemler bunlar…
Bugün bunlara bir yenisini eklendi ve Selahattin Demirtaş, HDP’nin sosyal medya araçlarından miting yaptı. Cezaevindeki hafta 10 dakikalık telefon görüşme hakkını miting konuşması şeklinde değerlendirdi. Eşi Başak Demirtaş’ın telefonunu arayan Demirtaş, ailesinin toplandığı salondan sosyal medya aracılıyla işçi ve emekçilere seslendi.
Demirtaş bugün saat 11:00’de HDP’nin sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdiği mitingden önce kendi hesabından vatandaşlara sesleneceğini belirterek “Herkese günaydın. Sanırım dünyada ilk kez, bir cumhurbaşkanı adayı cezaevinden miting konuşması yapacak. Bugün saat 11.00’de HDP sosyal medya araçlarından sizlere sesleniyorum. Görüşmek üzere…” demişti.
Cumhurbaşkanı Adayımız Selahattin #Demirtaş'ın seçim mitingi konuşması: pic.twitter.com/OqvaY53TEG
— DEM Parti (@DEMGenelMerkezi) June 6, 2018
“Sizlere telefonla miting konuşması yapacak olduğum için çok şanslıyım” diye belirten Demirtaş’ın miting konuşmasının tam metni şöyle:
Öncelikle sesimin ulaştığı her yere, herkese yürek dolusu selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
20 aydır burada yasa dışı bir şekilde, hukuksuz, kanunsuz bir kararla adeta siyasi bir rehine olarak tutuluyorum. Bugüne kadar benim ve arkadaşlarımın hakkında hiçbir şekilde adil yargılama yapılmadı. Bütün mahkemelere siyasi baskılar uygulanarak hukukun üstünlüğü ilkesi açıkça ihlal edildi.
Bununla birlikte, elim kolum bağlıyken her gün televizyonlarda, gazetelerde Hükümet yetkileri bana yönelik iftira kampanyalarına hız kesmeden devam ediyorlar. Cevap hakkımı kullanmam bile mümkün değilken, her türlü karalamayı yaparak siyasi tezgâhlarını sürdürüyorlar. Ancak sizler bütün gerçeklerin farkındasınız.
Bunu biliyor ve görüyorum. Benim durumum sadece bir örnektir. Bugün artık ülkenin tamamı, yurttaşlarımızın tümü adaletsizliğin mağduru haline gelmiş durumdadır. Adaletsizlik sadece adalet saraylarında yaşanmıyor. Hastanelerden üniversitelere, tarlalardan fabrikalara, devlet dairelerinden sokaklara kadar her gün, her yerde herkese karşı adaletsiz uygulamalara tanıklık ediyoruz.
Türkiye bir bütün olarak yarı açık cezaevine dönüştürüldü maalesef. Bununla tam bir korku toplumu, korku imparatorluğu oluşturmak istiyorlar. Oysa devletin işi yurttaşlarını korkutmak değil hizmetkârı olmaktır.
Fakat son yıllarda yaşanana anti demokratik uygulamalar, Türkiye toplumunu dünyanın en mutsuz en karamsar halkına dönüştürdü. Ülkemiz kendi içinde kamplara, kutuplara ayrıştırılıp paramparça edilirken dışarda da yalnızlaşıp, itibarsızlaşan bir duruma getirildi.
Elbette hiçbirimiz böylesi kötü bir yönetimi hak etmiyoruz. Dünyanın en güzel, en zengin toprakları üzerinde yaşayan yurttaşlar olarak. Ne mutsuzluğu ne de yoksulluğu asla hak etmiyoruz. Bu bizim kaçınılmaz kaderimiz değil, buna mecbur ya da mahkum değiliz.
Şimdi hep birlikte el ele verip geleceğin demokratik Türkiye’sini, yeni yaşamını, mutlu ve özgür bir yaşamı inşa edebiliriz.
Değerli kardeşlerim bugün umutsuz olmanın, yılgınlığın, korkmanın zamanı değildir. Ülkemizin bütün sorunlarını barışarak, dayanışarak, birlik içinde çözebiliriz. Hiçbir yurttaşımızı düşman gibi görmeden, ötelemeden, örselemeden yürek yüreğe verip büyük bir kardeşlik ülkesi olacağız.
İnsanlarımızı partilerine göre, kimliğine, mezhebine, cinsiyetine göre ayırmayacağız. Devlette tam demokrasi ve hukukun üstünlüğünü egemen kılacağız. Devlet hepimizin devleti, ülke hepimizin ortak vatanıysa herkese adil ve eşit davranan bir yönetim oluşturmak da bizim boynumuzun borcudur.
Kimse kendini üvey evlat gibi hissetmesin, kimse ayrımcılığa uğramasın diye, 81 milyonu kucaklayacak yepyeni bir politikayı hayata geçireceğiz.
Zengin topraklarımızdan, denizlerimizden, tarihi ve kültürel mirasımızdan tam kapasite yararlanacağız. Betona ve gereksiz inşaatlara değil toprağa, emeğe, alın terine, üretime, bilime yatırım yapacağız ve bu yoksulluğu mutlaka yeneceğiz. Türkiye gibi zengin bir ülkede sefalet içinde yaşamaya mecbur bırakılanların utancı ülkeyi yönetenlere aittir. Ülkemizi bu utançtan mutlaka kurtaracağız.
Hepimiz şimdi daha umutlu, daha heyecanlı, daha coşkulu bir tempoyla seçimlere hazırlanıyoruz. Ben burada dört duvar arasındayım ama biliyorum ki binlerce Demirtaş şimdi tarlalardadır, çapadadır, fındıktadır. Demirtaş şimdi maden ocağında, atölyededir. Derste, anfide, meydanlarda, alanlardadır. İnşaatta, şantiyede, grevde direniştedir Demirtaş. İşten atılmıştır. İşsizdir, yoksuldur Demirtaş. Gençtir, kadındır, çocuktur. Türk’tür, Kürt’tür, Çerkes’tir, Pomak’tır, Boşnak’tır. Alevi’dir, Sünn’dir ama ille de ümitlidir, coşkuludur. Halaydadır, govenddedir, horondadır Demirtaş.
Edirne’de hücrede tutulan değil, sizsiniz Demirtaş. Kendinize güvenin. Kendinizi onurlandırın.
Kendinize verin oyunuzu. 1 oy HDP’ye 1 oy Demirtaş’a deyin.
Unutmayın, bir oy çok şeyi değiştirir. Senle değişir güzel kardeşim. Şimdi, daha güzel günler adına değişim zamanıdır. Haydi birlikte yapalım, birlikte kazanalım.
Hepinizi en sıcak duygularımla, özlemle, hasretle selamlıyorum.
Mutlaka kazanacağız ve özgür günlerde mutlaka görüşeceğiz. Hoşça kalın.”
Selahattin Demirtaş
HDP Cumhurbaşkanı Adayı