12.00
Aileler, avukatlar, milletvekilleri ve davayı izlemeye gelen vatandaşlar adliye önünde açıklama yaptı. Sık sık “Katil IŞİD iş birlikçi AKP” “Katil devlet hesap verecek” “10 Ekim’i unutma unutturma” sloganları atıldı.
10 Ekim Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun şöyle konuştu:
“Dün, duruşmalara başlamadan önce burada ne kadar öfkeli olduğumuzu, gelinen noktada ne kadar çok adaleti isteyeceğimizi söylemiştik. Salona geçtikten sonraki süreç bizi hiç şaşırtmadı. Son iki gündür gördüğümüz muamele, karşılaştığımız tablo hep aynı. Bugün mahkeme salonunda adalet diye bağırmak zorunda kaldık.
Bizi sürekli azarlayıp aslında kendi çizgisine sokmak isteyen bir mahkeme heyeti ile karşı karşıyayız. Biz Sincan’da yapılacak duruşmanın sonucunu da biliyoruz. Artık sabrımız tükendi.”
Konuşmasını sonlandırırken dava Sincan’a sürgün edilse de oraya da kitlesel bir şekilde gideceklerini belirtti. Davayı takip eden ancak şimdiye kadar katılamayan herkese çağrı yapıldı.
Ardından söz alan Filiz Kerestecioğlu katliamın sorumlularının yalnızca davada yargılananlar olmadığını vurgulayarak dava savcısının “Kime yaranayım, kimseye yaranamıyorum” sözlerinden bahsetti. “Hesap soracağız, bu dava nereye giderse gitsin takipçisi olacağız” diyerek bunun sözünü verdi.
“Yılgınlık yok direniş var” sloganlarının ardından söz alan dava avukatlarından Nuray Özdoğan bu katliamın bir yerleri, bir şeyleri işaret ettiğini belirterek “Biz bunları ifşa etmeye devam edeceğiz” dedi. “Gelecek duruşmaya kadar bu bahsettiğimiz sorumluları yani emniyet müdürleri, amirleri, emniyet görevlileri, valilik, savcılar hakkında suç duyuruları yapmış olacağız.” diyerek sorumluları mahkemenin de gayet iyi gördüğünün altını çizdi. “Sadece IŞİD’lilere verilen cezayı yeterli bulmuyoruz, bu IŞİD’lileri Türkiye’ye getirenleri de bu salonda görmek istiyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“Yer sorunu var denilerek davanın Sincan’a taşınması kabul edilemez, kabul etmeyeceğiz.”#ANKARA– 10 Ekim Davası (@10EkimDavasi) Sincan'a taşınıyor. Avukatlar açıklama yapıyor. #CANLI https://t.co/E2k5SVOzuI
— #ÖZGÜRÜZRadyo (@Ozguruz_org) June 13, 2018
11:30
Hacı Ali Durmaz’ın avukatı işi daha ileri götürerek “adaletli bir duruşma olmuyor” demeye vardırdıktan sonra, can güvenliklerinin olmadığından dem vurdu.
Katliamda yakınlarını kaybedenlerin aileleri bu söze tepki gösterdi. “Bizim silahımız, copumuz, herhangi bir saldırı aracımız yok. Buraya çevik kuvvet polisleri yığılıyor, sizi korumak için. Nasıl can güvenliği olmuyormuş?” diye belirttiler.
Durmaz’ın avukatı ne dersek kabul edilir pervasızlığıyla duruşmaların gelecek sefer makul sayıda müştekiyle sınırlandırılmasını, ayrıca bu salonda bulunan müştekiler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını, sanıkların can güvenlikleri olmadığı için salona getirilmediklerini, kendilerine pet şişelerle saldırıldığını, Savunma hakkına müdahale edip, saldırıldığını belirtti pişkince.
Avukatın bu beyanlarına aileler sürekli tepki gösterdi.
Avukat bu laflarından sonra Durmaz için beraat talep etti.
Daha sonra IŞİD’lilerin avukatlarından diğeri konuşmaya başladı. (Orhan…). Antep’teki mahkemenin de birleştirme talep ettiğini belirten avukat, Abdulmuttalip Demir için birleştirme, Abdülhamit Boz içinse tahliye talep etti. Mütalaa değerlendirmesi için kısa değil uzun bir süre istedi.
Davayı Sincan’a kaçırdılar
Katillerin avukatlarının açıklamalarından sonra mahkeme aldığı son derece politik ve tarafgir kararlarla duruşmayı apar topar bitirdi.
Buna göre duruşma 31 Temmuz ve 1-2 Ağustos tarihlerine alındı.
Ankara Adliyesi’nde değil Sincan Cezaevi’ne kaçırıldı!
Duruşmanın Sincan’a adeta kaçırılmasına aileler ve salondakiler “Adalet nerede?” sözleri ve “Nereye götürürseniz götürün, binleri yığacağız o salonların önüne!” şeklinde tepki gösterdi, sıralara vurdu, kararı alkışlarla protesto etti.
***
10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın dün başlayan 9. tur duruşmalarının 2’si bugün devam ediyor. Dünkü duruşmada mahkeme dosyayla ilgili aleni boşluklara, “ihmallere” rağmen savcılık mütalaasına sahne oldu. Ailelerin ve avukatların tepki ve tüm itirazlarına rağmen siyasi bir karar olduğu açık bu tutum, pervasızca sahnelendi.
Bugünkü oturum sanık sıfatlı katillerle müştekilerin avukatlarının dünkü mütalaaya ilişkin yaptıkları konuşmalarla başladı.
10 Ekim Davası Avukat Komisyonu adına yapılan konuşmada, komisyonun dünkü açıklamasında ortaya koyduğu belirlemeler heyete de sözlü olarak ifade edildi. Davanın bu denli açık politik bir tutumla bitirilmek istenmesine dair tepkiler ifade edilip, sonuna kadar takip edileceği vurgulandı:
Durumun vahameti şu sözlerle ifade edildi:
Katliama göz yuman, sorumluluğu bulunan hiçbir kamu görevlisi yargılamaya dahil edilmeyerek, devletin sorumluluğunun üstü örtülmüştür.
Tüm delillere, dosyaya sunulan bilimsel görüşlere rağmen insanlığa karşı suç yönünden cezalandırma talebimiz gözardı edilmiştir.
Katliamla ilişkili, yöneticilik konumunda olan sanıkların bir kısmı için sadece üyelikten ceza talep edilmiştir.
Mevcut sanıklar dışında katliamla ve sanıklarla ilişkili kişiler dosyaya dahil edilmemiştir.
Dosyaya gelen binlerce bilgi ve belgeye rağmen 2.5 yıl önceki iddianamenin de gerisine düşen, devletin her kademedeki sorumluğunu ısrarla yok sayan mütalaa kabul edilemez.”
Daha sonra sanık sıfatlı katillerden birinin avukatı söz alarak mütalaada Hatice Akaltın ve Esin Durgun hakkında bazı soruşturmalardan beraat talep edilirken, onlarla aynı durumda olan diğer bazı sanıklar için neden aynı tutumun takınılmadığını sordu.
‘Size de yaranamıyoruz’
Bu soruya mütalaayı hazırlayan savcı onlarla ilgili delil yetersizliği olmasını gerekçe göstererek, “Size de yaranamıyoruz” şeklinde tepki gösterdi.
Savcının size de yaranamıyoruz şeklinde tepki göstermesi salondaki aileler, izleyicilerin isyan etmesine neden oldu. Savcının “size de yaranamıyoruz” derken neyi kastettiğini, kime yaranmaya çalıştıklarını ve bunun için neler yaptıklarını sordu aileler, avukatlar. Salonda alkışlarla, sıralarla vurmalarla bu tutum protesto edildi.
Ailelerin ve duruşmayı izleyenlerin bu tepkisi susturtulamayınca mahkeme başkanı dün yaptığı gibi bugün de salonu terketti.
Katil IŞİD’liler de dünden daha büyük polis yığınağının yapıldığı salondan apar topar çıkarıldı.
Aileler ve avukatlar salonu terketmeyerek, tepkilerini sürdürdü.
Bir süre sonra heyet müşteki avukatlarıyla bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeden sonra saat 10:55 sıralarında duruşma yeniden başladı. Bu sefer sanıklar salona getirilmedi.
Duruşma yığınla patlayıcıyla yakalndığı halde hakkında üyelik ve bazı soruşturmalardan da beraat istenen Esin Durugun’un avukatıyla Hacı Ali Durmaz’ın avukatlarının tahliye talepleriyle devam ediyor. Hacı Ali Durmaz’ın avukatı işi daha ileri götürerek “adaletli bir duruşma olmuyor demeye vardırdı!
***
Dünkü duruşmada savcının mahkemeye sunduğu mütalaada çok sayıda patlayıcıyla yakalananlara üyelik talebi ve beraat istenmiş, yürütülen soruşturmalara rağmen bazıları adeta aklanmıştı.
Mütalaa’da şahıslara ilişkin talep edilen cezalar şunlardı:
Sanıklar Esin Durgun, Hatice Akaltın, Yakup Yıldırım, Suphi Alpfidan, Yakup Karaoğlu, Mehmeddin Baraç, Nihat Ürkmez, Abdülhamit Boz, Burak Ormanoğlu açısından IŞİD terör örgütüne üyelikten,
Erman ekici açısından terör örgütü yöneticiliğinden ceza, anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüsten suç duyurusunda bulunulmasına,
Abdulmuttalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakup Şahin, Hakan Şahin, İbrahim Halil Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz, Hüseyin Tunç açısından anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüsten, terör eylemi kapsamında canavarca hisle tasarlayarak insan öldürme ve öldürmeye teşebbüsten ceza verilmesi,
Yakalanmayan İlhami Balı, Savaş Yıldız, Edremit Türe, Deniz Büyükçelebi, Yakup Selağzı, Kasım Dere, Nusret Yılmaz, Mustafa Delibaşlar, Walentine Slobodjanjuk, Muhammed Zana Alkan, Ömer Deniz Dündar, Cebrail Kaya, Ahmet Güneş, Kenan Kutval, Bayram Yıldız, Hasan Hüseyin Uğur açısından dosyanın tefrik edilmesi talep edildi.
Siyasi iktidarın seçim atmosferi, bölgesel politikaları ve dahası politik tutumunun özeti olan bu mütalaaya aileler isyan etti, avukatlar “burada bitmez” diyerek tepkilerini gösterdi.