Suruç’ta yaşanan olayların bir AKP provokasyonu olduğu her açıdan belliydi. Bu değerlendirmenin doğruluğunu AKP cenahından yapılan açıklamalardan ya da havuz medyasının haber dilinden de anlıyoruz.
AKP MYK Üyesi ve Urfa Milletvekili Adayı İbrahim Halil Yıldız’ın HDP’nin güçlü olduğu bilinen bir ilçeye kalaşnikoflu adamlarıyla gitmesinin kendisinin bir provokasyon olduğu zaten açık. Bununla da yetinmeyip HDP’li olduğu her halinden belli esnafla tartışmayı kışkırtması da bu provokasyonun bir tezgah olabileceğini ortaya koyuyor.
Kısacası kontrgerilla şefi Ağar’ın karikatürü Süleyman Soylu’nun da belirttiği gibi gerçekten de bir “tezgahla” karşı karşıyayız. Fakat Soylu’nun imasının tersine bizzat kendilerinin tezgahıyla…
Soylu’nun bu tespitleri bozuk saatin bile günde 2 kere doğruyu göstermesine benziyor. Niyetinden de bağımsız olarak sarfettiği ve bir doğruya işaret eden o sözler şöyle: “Bu ziyareti yapmadan önce kurgulanmış, esas itibarıyla bu saldırıda hazırlanmış bir durum söz konusu. Bu hadise aydınlığa kavuştuğu andan itibaren, bunun içinde kim varsa, gereği yerine getirilecektir. Siyaseti ürküterek, korkutarak, baskı altına alarak, tahrik ederek ve buna silah karıştırarak yapmaya çalışanın yanına bırakmayız.”
Tayyip Erdoğan’ın hemen HDP ile PKK’yi özdeşleştirip, “Milletvekilimizin ağabeyi PKK’lılar tarafından öldürüldü. Bu olay, PKK ve HDP’nin Kürtlerin kanından beslenerek büyüme stratejilerini hala terk edemediklerinin en bariz örneğidir. Bizim Kürt kardeşlerimizle sorunumuz yok, bizim PKK ile sorunumuz var. Kürt kardeşlerimizin de bu oyunu bozacaklarına inanıyorum. Hadisenin arkasında kim varsa emniyet mutlaka bulacaktır” diye cümleler kurması da nasıl bir tezgahla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Tefeci, kadın katili, kontracı aşiretler ve onların temsilcileri üzerinden örgütlenen AKP’nin bu tezgahının Ceylanpınar gibi bir provokasyona dönüşmemesiyse işten bile değil.
HDP’li baba ve oğulu hastanede linç ederek katleden bu canilerin hastaneyi adeta ele geçirmiş olmaları, yaptıklarını gizlemek için o kameralarını kırması da Soylu’nun deyimiyle nasıl bir “tezgahla” karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
AKP’lilerin esnafı kışkırttıktan sonra, halkı kalaşnikofla taramalarından sonra açıklama yapan TTB Merkez Konseyi de tezgahın hastane boyutuyla ilgili çarpıcı alt çizmelerde bulunuyor. TTB açıklamasında şunlar belirtiliyor:
Bugün (14 Haziran Perşembe) öğleden sonra Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki seçim çalışması esnasında gerçekleşen silahlı çatışmada, 3 kişinin öldürülüp 5’i ağır olmak üzere 9 kişinin yaralandığını öğrenmiş bulunmaktayız. TTB olarak öncelikle yaşamını yitirenlerin ailelerine baş sağlığı diliyor, yaralıların bir an önce tedavilerinin yapılması için yetkilileri gerekli ortamı sağlamaya davet ediyoruz.
Yaşanılan çatışma sonrasında Suruç Devlet Hastanesi’nin içerisinde de saldırıların devam ettiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Ölümlerden ikisinin hastanede gerçekleşmiş olduğu bilgisi, hastanede ciddi bir güvenlik açığı olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı zamanda yaralıların çevredeki devlet hastanelerine sevki için 112 ambulanslarının hizmet vermesinin engellendiğini de öğrenmiş bulunmaktayız.
Yaşanılan bu kaygı verici olay, hastanenin sağlık hizmeti vermesinin engellendiğini ve başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarının güvenliğinin sağlanamadığını göstermektedir.
Sağlık Bakanlığı’nı ve Şanlıurfa Valiliği’nin bir an önce bölgedeki sağlık kurumlarının hizmetlerini yapabilmesine yönelik gerekli önlemleri almasını ve kamuoyunu tatmin edici bir bilgilendirme yapmasını talep ediyoruz.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Hastanede çalışan bir sağlıkçının hesabından yaptığı paylaşımlar da AKP cenahının hemen ortaklaştığı “tezgah” fikrini güçlendiriyor: