Suruç’u yazan sanatçı rest çekti



Urfalı sanatçı Ekrem Arpak, yerel bir sitede kaleme aldığı yazıda milletvekili Yıldız’dan Ceylanpınar Belediye Başkanı Atilla’ya ve Bakan Fakıbaba’ya kadar birçok AKP’liyi yerden yere vurdu.



Urfa’da AKP’ye yakınlığı ile bilinen, bir dönem TRT Müzik’te program yapan Sanatçı Ekrem Arpak, Urfa Suruç’ta yaşanan olay sonrası kaleme aldığı yazıda AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın ailesinin tefecilik yaptığını, mağdurların kendisine bilgi vermesine rağmen Yıldız ailesinin halka yaptığı zulme sessiz kaldığını yazdı.

Arpak, Suruç’taki olayda Yıldız ailesinin suçlu olduğunu, ancak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun aileyi aklamak için çaba gösterdiğini de iddia etti.

Arpak’ın yazısında Ceylanpınar Belediye Başkanı Menderes Atilla ile Urfa 1. sıra adayı Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’ya yönelik suçlamalar da var.

Ekrem Arpak, Suruç’ta yaşanan olay ile Urfa’da AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız’ın Urfa’da yaptıklarını kaleme aldığı yazı Haber Şanlıurfa sitesinde yayınlandı. “Allah affetmesin ve gerçek budur İbrahim” başlığıyla kaleme aldığı yazıda Arpak, Yıldız’ın geçen yıl Ekim ayında Suruç İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak atanan Cihan Bircan’ın seçime saatler kala görevden alınmasında Yıldız’ın payının olduğunu belirtti. Arpak, görevden alınan Milli Eğitim Müdürü Bircan’ın sandıklarda görevli öğretmenlere “Seçim günü sandık başında sizlere gelebilecek herhangi bir baskı karşısında yapacağım bir şey yok. İşinizi adil bir çerçevede yapın!” dediği için Yıldız’ın girişimiyle asaletinin iptal edilerek görevden alındığını yazdı.

Arpak’ın yazısından satır başları şöyle:

“KABAHAT HAKSIZLIĞA SUS PUS KESİLEN BİZİMDİR”

Burada bütün Urfa kamuoyu; hatta yüreğinde zerre vicdan taşıyan 80 milyonun her bir ferdi nezdinde Cihan Müdürümden özür diliyorum ve diyorum ki; kabahat senin değil Cihan’ım!..

Kabahat, kendisine yapılan her haksızlığa birer korkak gibi sus pus kesilen bizimdir…

Korkağız ulan, zavallı birer korkak!..

Öyle olmasa Cihan’ım; bir enerji şirketinin binbir dalavere ile alın terimizi çalmasına yani şu lanet, kan emici DEDAŞ zulmüne verecek bir cevabı bulurduk elbet!

Zavallı birer korkak olmasak eğer; Suruç(ta bir halkın gözleri önünde üstelik mübarek Ramazan ayında üç gariban esnafın hunharca ölümüne ses verecek dilimiz şeytanın emrine girmezdi be…

Hastanede hunharca katledildiği iddia edilen iki canının yangınında “Oy evlatlarımı aç aç öldürdüler!” diye göğün göğsünü yırtan annenin feryadına yanardı burnumuz be ve, “Yeter yahu!” derdik herhalde.

Elhamdülillah Müslümanız öyle mi? Vellu vellu vell. Bırakın la kendinizi kandırmayı!

Kuranı Kerim’in neresinde yazar haksızlığa karşı susmak?

Nedir la ne? Canımızı mı alacaksınız ey DEDAŞ yetkilileri?

Nedir la ne? Koskoca Suruç tek bir ailenin dişleri arasına lokma edilecek kadar zavallı, kimsesiz, bir çare yurdu mudur?

Nedir la ne? Cumhurbaşkanımıza “Sn. Cumhurbaşkanım; o gün hastanede katliam olmadı ve kan gölü bütün Urfa’yı boğmadı ise Vali Erin’e dua etmeliyiz” diyecek tek bir Allah’ın kulu yok mu?

Nedir la ne? Kimse Cumhurbaşkanımıza “DEDAŞ adeta bir vampir gibi bu coğrafyanın kanını emiyor Cumhurbaşkanım! Çiftçi perişan, çiftçi aç, çiftçi zulüm altında” diyemiyor mu?

Kimse çıkıp; “Cumhurbaşkanım; kulislerde o üç esnafın dükkânına ben de gittim ve en ufak sorun yaşamadım” diyen bakan efendinin basına “Efendim, o dükkana girince PKK’lı olduklarını söylüyorlar!” iftirası attığını söylemiyor mu?

“CEYLANPINAR BELEDİYE BAŞKANI MAZUMLARA KUMPAS KURUYOR”

Kimse çıkıp; Cumhurbaşkanı’na sırtını Süleyman Soylu bakana dayadığı korku algısı ile dört yıldır Menderes Atilla’nın bir ilçenin mazlumlarının başına tehditle, kumpasla çorap ördüğünü söyleyemiyor mu? Yalan lan? Kendi söylemedi mi?

Kimse çıkıp; Ceylanpınar da rüşveti, kaçakçılığı ve ihale vurgununu resmi itiraf dilekçesi ile Cumhurbaşkanına yazan bir polis memurunun var olduğunu söylemiyor mu?

Kimse çıkıp Urfa’da sırtını Ak Parti’ye dayamış birkaç sözde gazetecinin evladı yaşındaki işsiz kızlara iş bulma vaadi ile tacizde bulunduğunu anlatamıyor mu?

Sonra da çıkıp “Elhamdülillah Müslümanız!” diyeceksiniz öyle mi?

Ne Müslümanlığı yahu? İnsan kalmayı beceremediğimiz bir coğrafyanın topraklarında, dünyanın en barışçıl ve adil dininin mensupları olmayı başarabilir misiniz?

Gıdım Müslüman olan adam çıkıp Fakıbaba’nın 11-12 ayda Urfa’yı un ufak ettiğini haykırırdı be!

Gıdım Müslüman olan adam İbrahim Halil Yıldız’ın salt siyasi bir kariyer uğruna bir memleketi ateşe verdiğini anlatırdı be!

La bırakın benim ağabeyimi; hiç tanımadığım bir insan, hatta görmediğim, avuçlarıma bir kez bile alamadığım bir kuşun kanadı kırılıyorsa seçim kampanyası yüzünden, istifa ederim be…

“NİFAK TOHUMLARI DÖKÜP KAN DÖKMEYE DAVET EDİYORSUNUZ”

Ağabeyini bir hırsın bitmek bilmez saldırılarında toprağa vermiş hala bu memleketi bölüp, bölüştürüp Kürt/Türk kavgasında nifak tohumları ile kana dökmeye davet ediyorsunuz İbrahim!

İbrahim Halil Yıldız; bundan altı ay önce “Suruç da neler oluyor?” başlığı ile kaleme aldığım ve aslında adının geçmediği halde; rahatsız olduğun köşe yazıma istinaden beni aramadın mı?

Sonra senin samimi tavırlarına ve şimdi adını yazmak istemediğim ortak bir dostumuzun hatırına binaen seni dinlemedim mi?

O gün sana ailenin Suruç’ta faiz lobisi kurmaktan ve İlçe Milli Eğitim Müdürü üzerinde baskı yapmaktan artık vazgeçmen gerektiğini söylemedim mi?

Lav ma İbrahim; ben seni kardeşim gibi sevdim, sana inandım lav…

Ki bu yüzden belki de onlarca mazlumun “Ekrem Abi; Yıldız ailesinin faiz zulmünden artık bittik tükendik!” feryatlarına kulaklarımı tıkadım.

Peki, İbrahim; seni ve İlçe Milli Eğitim Müdürü’nü telefonda görüştürmedim mi?

Konunun kapanması şartı ile benim yanımda “Ben de Cihan müdürün asaletini iptal etmeyeceğim üzerine şeref namus sözü veriyorum!” demedin mi?

Şimdi çıkmış köşe yazımdan dolayı bana “Yazıklar olsun!” mesajı atıyorsun! Hem de zerre utanmadan!

Asıl sana yazıklar olsun İbrahim Halil Yıldız…

Çünkü, M. Ali Cevheri nezaket gösterip senden özür dilediği halde sen o kinini bulduğun ilk fırsatta kusarak ve iftira atarak Cihan müdürü görevden aldırttın!

Çünkü, menfur olay yüzünden Suruç’a kaybedilen oylara bir kurban aradınız İbrahim…

Ben belgesiz konuşmam en iyi sen bilirsin İbrahim. Ve parmaklarım kırılaydı da sana dair onca güzel şeyler yazdım yahu…

Vicdanın kurusun; öğretmenlere “Seçim günü sandık başında sizlere gelebilecek herhangi bir baskı karşısında yapacağım bir şey yok! İşinizi adil bir çerçevede yapın!” dediği için onurlu bir eğitimci görevden alınır mı İbrahim?

Adam doğru söylemiş İbrahim; yarattığınız korku imparatorluğu ile Suruç’ta sizin emriniz dışına çıkacak bir kişinin yaşama şansı var mı ki?

“HASTANEDEKİ VAHŞİ KATLİAMA SEN İSTİYORSUN DİYE SESSİZ Mİ KALMALIYDIM?”

Merak ediyorum İbrahim; ben de birkaç çapsız, yalaka, sapık ruhlu gazeteci gibi menfur ve senin de ağabeyinin hiç yere can verdiği, sonrasında hastanede resmen vahşice bir katliama imza atıldığına dair iddialar karşısında, salt sen istiyorsun diye hiç tanımadığım üç insanı terörist olarak mı suçlasaydım?

Veya sıcağı sıcağına nefret tohumları ekip, kan dökülmesine davet eden satırlar mı karalasaydım; 7. sıradan vekil olacaksın diye.

Vekillik dediğin yere bata be. Seninle kurduğumuz kardeşliğin, o üç insanın hatta ağabeyinin bir damla kanından, canından daha mı değerliydi İbrahim?

“Davam için gerekirse ben de ölürüm!” demişsin, vay vay vay..

İbrahim Vekil; yeter benim coğrafyanın körpe beyinlerine sahte dava nidaları ile ölümü, kini, nefreti nakşettiğiniz.

Bir milletvekilinin görevi ölmek değil, yaşamak ve yaşatmaktır… Ama madem Ak Dava senin için uğruna ölünecek kadar değerli; çık yarın istifa et, eğer Ak Parti Urfa da 2-3 vekil fazla çıkarmaz ise adam değilim İbrahim…

“KANDİL’İN TEHDİDİNİ HERKES SENDEN DUYDU”

“Madem o üç kişi terörist değildi: Kandil neden beni tehdit ediyor?” diye mesaj atmışsın bana!

1. Kandil’in geçen seçimden beridir seni tehdit ettiğini senden öğrendi bu ülke. Bu üç kişi ile ne ilgisi var?

2. İlk gün dükkâna gittiniz ve terörist olduklarını öğrendiniz; neden ertesi gün teröristlerin iş yerine gidip bayramlaşıyorsun?

Bak İbrahim; senin ve sen gibilerin kardeş kanına rağmen vekil olmayı seçtiği bir siyasette, bakan olmayı kendime hakaret sayarım!

Ama bak İbrahim; senin gibi vekili sağ cebime vekil diye koyar; sol cebime bile almam bilesin ve milletvekilliğinin kralını yapacak bilgi, birikimine, vicdana sahibim, sen kimi kandırıyorsun?

PKK’lı bir adam devletin istihbaratını, polisini, askerini 25 yıl kandırıp esnaflık yapabilir mi İbrahim?

Ha, HDP’li olmayı terörist olmakla eş tuttuğunu varsayalım… Otopsi raporları ve ortada dolaşan iddialara göre hangi bir karşıt parti, ideoloji suçlusu, “Oruç ağzı ile boğazı kesilmiş, 17 kurşun, 37 kesici alet darbesi ve başına oksijen tüpü vurularak öldürülmeyi hakkediyor İbrahim?”

Bak İbrahim; yaralı çocuklarının durumunu öğrenmek için koştuğu hastanede hunharca katledildiği iddia edilen baba var ya; ne benim ne senin sülalende eşi bulunmaz dürüst bir Müslüman, gerçek bir Allah dostuymuş biliyor musun?

“ALLAH AFFETMESİN”

SGK Bakanı Faruk Çelik’in makamı karşısında oturup “Seni Faruk Çelik ile tanıştıracağım, iş ayarlayacağım!” vaadi ile işsiz, mazlum kızı taciz eden şerefsiz gazeteciye hala SKM’den para yağdıranları Allah affetmesini!

Faruk Çelik’in yuhalatıp sonra da bakan olması gereken ismi engelleyen ve hala Urfa’nın kanını emen beyaz Urfalıları Allah Affetmesini!

Süleyman Soylu’nun gözbebeği olduğu için Ceylanpınarlı emekçileri tehdit eden ve Ceylanpınar da yüzlerce mazluma KCK/FETÖ terör örgütü üyesi olma iftirası atarak ekmeği ile oynayanları Allah affetmesini!

Önce “Listeyi ben yapmadım!” diyen sonra da halkımı bir yerlerine takmayan ve dahi listeye giremeyenlere “Ben seni almıştım ama falanca isim almadı!” söylemi ile şehrimin dinamiklerine nefret tohumları ekenleri Allah affetmesin!

Çadırkentlerde, resmi devlet kurumlarında rüşvet, ihale ve torpil ile vurgun yapan vekil, bürokrat, siyasetçileri Allah affetmesin!

Çiftçinin alın terini fahiş faturalar ile ve emeğine bloke koyarak gasp eden DEDAŞ’a karşı gıkını çıkaramayanları Allah affetmesin!

Her hasat mevsimi faiz baronlarının ellerinden intihar edenleri görmeyen ve mazlumu intihar edecek kadar sömüren bütün tefecileri de, onlara karşı çıtını çıkaramayanları da Allah affetmesin!

Şükürler olsun be… Ben susmadım ve bütün bu rezilliklere karşı üç kuruşluk maaş ile reklam için sessiz kalan onursuz gazetecileri Allah affetmesin!

Bak İbrahim; “Yazıklar olsun!” bir diş bilemedir. Ve sizlerin diş bilediklerinize ne yaptıklarınız; menfur olay ile bugün haksızca, hukuksuzca görevden alınan İlçe Milli Eğitim Müdürü örnekleri ile ortadadır!

“BENİ DE Mİ VURACAKSINIZ? BUYURUN LA!”

Ama İbrahim; ben sırtını Allah’a dayamış; cesur, gerçekçi olmayı evladına daha bebe iken öğretmiş Hore’nin evladıyım…

Merak etme; memleketim ve milyonlarca mazlum için evden her ayrıldığımda evlatlarımla, eşimle helalleşecek kadar başım dik yürümekteyim. Ve milyonlarca mazlum ile o mazlumlar adına şerefi ile mücadele eden bir avuç onurlu isim için illa bir kurban gerekiyorsa; beni de mi vuracaksanız? Buyurun la!

Kusura bakma ama sizin gibilerin duman ettiği memleketimde iftira ile elimden alacağınız bir makamım yok, heveslenmeyin…

Menderes Atilla’nın utanç tablosu tehdit videosu, Suruç ve Fakıbaba skandalları Ak Partiye nasıl bir ağır bedel ödetir bilmem!

Artı Gerçek

Ayrıca Kontrol Et

DFG Kasım Ayı Raporu: 21 Gazeteci Gözaltına Alındı 3’ü Tutuklandı

DFG'nin Kasım Ayı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri raporunda 21 gazetecinin gözaltına alındığı 3'ünün tutuklandığı bilgisi yer aldı.