Soylu’dan HDP’ye kontra raconu



Süleyman Soylu’nun HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ı arayarak , “O köyde taş taş üstünde bırakmayacağım” diye racon kestiği belirtiliyor


İçişleri Bakanı sıfatı taşıyan Süleyman Soylu seçimin hemen ertesinde bir kez daha gündemde… Ağar’ın gölgesi, fakat karikatürü olmanın ötesine geçemeyen Soylu’nun ilk pratiğinin konusu yine Kürtler oldu.

Basına yansıyan bilgilere göre (Havuzun dümenindeki Yeni Şafak demek daha doğru olur) Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesine bağlı Yanyurt Köyü’nün bakkalı (AKP’li olduğu belirtiliyor) işbirlikçilik yaptığı gerekçesiyle PKK tarafından öldürüldü.

Yeni Şafak muhabiri Burak Doğan bu haberi (henüz resmi hiçbir açıklama vs. olmaksızın) kendi sosyal medya hesabı üzerinden şu şekilde verdi:

Doğubeyazı’ta AK Partili bir bakkal “iş birlikçi” denilerek PKKlılar tarafından öldürüldü.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Pervin Buldan’ı arayarak : “O köyde taş taş üstünde bırakmayacağım. O teröristleri yakalayacağım” dediği öğrenildi.

Haber 7’de de Soylu’nun bu gelişme üzerine HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ı arayarak “O köyde taş taş üstünde bırakmayacağım. O teröristleri yakalayacağım. Sizi CHP bile kurtaramayacak” dediğine yer verildi.

Soylu’nun ayrıca valilere hayatını kaybeden askerlerin cenazelerine CHP il başkanlarının katılmaması konusunda talimat verdiği öne sürüldü.

Soylu belli ki Buldan’a bu kontra raconunu keser kesmez dönüp havuzu aradı ve bir de bunun havasını attı!

Soylu’nun kimlere ve neye yarandığı, ne yapmaya çalıştığından da bağımsız olarak bu durum yeni süreçte Kürt halkı başta olmak üzere tüm bir toplumsal dinamiklerin nasıl bir karanlıkla karşı karşıya olduklarının ilanı açısından manidardır.

Ayrıca Kontrol Et

Ekim Devrimi’nden Geleceğe Sosyalist Ekolojik Perspektif

Bugünden geriye doğru baktığımızda Sovyet sosyalizminin başka konularda olduğu gibi bu konuda da ciddi açmazlarla karşılaştığını, yaşanılan sıkışmayı, daha çok bu nesnelliklerin basıncıyla bırakılan boşlukları, sergilenen kimi darlık ve tek yanlılıkları daha net olarak görebiliyoruz. Bunlar su götürmez birer gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. Fakat her kim bu konuda da Sovyet pratiğini olumsuz sonuçları ilerleyen yıllarda karşımıza çıkan bu tek yanlı düşüncesiz adımlara indirgerse -niyetinden bağımsız olarak- her şeyden önce dürüst ve adil davranmış olmaz