Binali Yıldırım’ın dün katıldığı AA Editör Masası programında önden haber verdiği KHK’nın içeriğine ilişkin basına yansıyan bilgiler OHAL’in kaldırılmak bir yana yasal bir çerçeveye kavuşturularak, süreklileştirildiğini gösteriyor.
Yıldırım dün pazartesi günü kabine açıklandıktan sonra OHAL’in de sona ereceğini, ancak öncesinde (bugünü kastederek “yarın” demişti) “terörle mücadele”nin sekteye uğramaması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılacağı bir KHK’nın çıkarılacağını belirtmişti.
Yıldırım’ın ekonomiye dair de sayısız mesaj verdiği hatta bir ara garip bir dil sürçmesiyle 15 Temmuz darbe girişimini “hoşuma gitmeyen proje 15 Temmuz” dediği o programda önden haber verdiği o KHK’nın OHAL’in süreklileştirilmesini hedefleyen düzenlemeler içerdiğini yansıyan birkaç maddeden anlıyoruz.
Gerçi partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin kendisinin fiili OHAL anlamına geldiğini düşünecek olursak giderayak çıkarılacak bu KHK’nın da bir son değil, “yeni” rejimin yapacakları konusunda sadece bir ön adım anlamı taşıdığı açıktır.
10 bin kamu çalışanının ihracı bekleniyor
Bu KHK’da OHAL döneminden beri süreklileşmiş şekilde devam eden ve bugüne kadar 110 binden fazla kamu çalışanının ihraç edildiği politikada bir adım daha atılacağı anlaşılıyor.
Basına yansıyan bilgilere göre bu sefer de 10 bin emekçinin ihracı gerçekleştirilecek. Kısacası devletin kadrolarıyla da ele geçirilmesi, iktidarın kendi erkini yeni bir kadrolaşmayla pekiştirmesi ve kamuda çalışmanın nispi iş güvencesinden de koparılarak yine iktidarın keyfi kararlarına bırakılacak şekilde sözleşmeli hale getirilmesinin hedeflendiği bu politika, tam gaz devam ettirilecek.
“Fransa modeli”nin Türkiye uyarlaması!
OHAL dönemini kapsayan 2 yıl içinde 31 adet KHK çıkaran rejimin OHAL’i süreklileştirmesinin ifadesi olacak son KHK’yla yapacağı diğer düzenlemeleri Cumhuriyet’ten Selda Güneysu şöyle özetliyor:
Kararnamede yer alacak düzenlemelerin “Fransa modeli” baz alınarak, hazırlandığı ifade edilirken, yine Fransa örneğinde olduğu gibi söz konusu düzenlemelerin “belli bir süreyi kapsayacağı” konuşuluyor. Bu kapsamda, Fransa’da OHAL’in kaldırılarak, OHAL’deki gerekli düzenlemelerin 31 Aralık 2020’ye kadar geçerli olacak “İç Güvenliğin Güçlendirilmesi ve Terörle Mücadele Yasası” hazırlandığına dikkat çekiliyor. Türkiye’deki uygulamanın da bu yasanın bir benzeri olacağı ifade ediliyor.
Halkı izleme tehdidi
Hazırlanan düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 15. maddesinde yer alan “Savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde her Yüksek Sözleşmeci Taraf, ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla bu sözleşmede öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alabilir” hükmünü dikkate aldığı savunuluyor.
Hazırlanan düzenlemenin mevcut Terörle Mücadele Yasası ve Türk Ceza Yasası kapsamında ele alınacağı ifade ediliyor. Buna göre, Fransa örneğinde olduğu gibi, terörle mücadelede güvenlik güçlerine “kamu güvenliğini sağlamak amacıyla kişilere yönelik idari kontrol, izleme, denetleme ve el koyma yetkisinin verilebileceğine” dikkat çekiliyor.
Yasalaşmış OHAL neler getirecek?
Düzenlemede yer alması beklenen diğer hazırlıklar da şöyle:
-Eğer uygun görülürse, güvenlik güçleri, sportif faaliyetleri, kamusal alanlarda gerçekleştirilen kültürel etkinlikleri izleme ve denetleme yetkisine sahip olabilecek.
-Başta “FETÖ” olmak üzere, örgüt üyelerinin dini toplantı yerleri kapatılacak. Terörle mücadelenin etkin yürütüldüğü alanlarda güvenlik güçleri ve mülki idare amirleri dini mekân ve yerleri denetleme ve kapatma yetkisine sahip olabilecek.
-Özellikle “terörle mücadelenin” etkin yürütüldüğü alanlarda kamu düzenine ve kamu kaynaklarına ağır saldırı gerçekleşebilme ihtimaline karşı ‘güvenli bölgeler’ oluşturulabilecek.
-Son yıllarda başta Suriye ve Afganistan gibi ülkelerden yoğun göç olması dikkate alındığında, Fransız örneğindeki gibi valiler, “kişilerin ikamet edilmesine ilişkin güvenli bölge ve koruma alanları” oluşturarak, gerekli düzenleme ve tedbirleri almaya yetkili kılınabilecek. Düzenlemeyle ayrıca ‘terör örgüt üyelerine ilişkin kuvvetli şüphe ve delil’ durumunda hakim ve savcılara gerektiğinde gözaltı sürelerinin uzatma yetkisinin verilebileceği de konuşuluyor.