Münih’teki mahkeme beş yıl sürdü ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en uzun dava olarak tarihe geçti. Sanıklara ödül gibi cezalar verilmesi izleyici sıralarındaki faşistlerin sevinç gösterilerine neden oldu. Katledilenlerin aileler ve avukatları ise öfkeli.
2004 yılında Köln‘de, Keup Caddesi‘nde yapılan bombalı saldırıda 8’i Türk 10 kişiyi öldürmek, bombalı saldırılar düzenlemek ve banka soygunları gerçekleştirmekten yargılan ırkçı faşist Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü üyesi Beate Zschaepe, ömür boyu hapse mahkum edildi. Almanya yasaları gereği müebbet hapis cezası alanlar 10 ya da 15 yıl yatarak çıkıyorlar.
NSU’ya yardım ve yataklıktan suçlu bulunan Ralf Wohlleben’e 10, Andre Emminger’e 2.5 ve Holger G.’ye 3 yıl hapis cezası verildi. Dava sürecinde suçunu itiraf eden Carsten S. gençlik yasalarına uyarınca 3 yıl hapisle cezalandırıldı. Baş sanık Zschäpe’nin ömür boyu hapse çarptırıldığı NSU davasında bazı sanıkların beklenenden hafif cezalar alması duruşmayı izleyen faşistlerin sevinçten birbirlerine sarılmalarına neden olurken, katliamda ölenlerin aileleri ve avukatları öfkeliydi. Basına yansıyan tepkiler:
Katliamdan sağ kurtulan Arif Sağ: “Ben Almanya’nın hukuk ve adaletine inancımı kaybettim. Zschäpe için müebbet deniyor, bu ülkede ömür boyu, yani hayatının sonuna kadar hapis yok ki. 10-15 yıl yatıp çıkacak. Ama asıl suçlular, arka planda olanlar, koltuklarında büyük bir keyifle bizleri izliyor” diye konuştu.
Sanıklardan Emminger’in serbest kalmasıyla ilgili olarak da Sağ, “Bu nasıl olabilir! Zaten mahkeme salonunda da gayet rahat ve lakayıt hareketler içerisindelerdi. Bunlar ellerini kollarını sallayarak gezecekler. Bu nasıl devlet, bu nasıl mahkeme!” dedi.
Katliamda ölen Mehmet Kubaşık‘ın eşi Elif Kubaşık’ın avukatı Carsten İlius, NSU terör hücresinin hayattaki tek sanığı Zschäpe’nin müebbet hapis cezasına çarptırılmasını “doğru” olarak nitelendirmekle birlikte, kararın genelini “müvekkili için hüsran” diye tanımladı.
“Bu kadar az cezayla mahkeme, Neonazilere olumlu bir sinyal vermiştir. Aşırı sağın yükseldiği bu dönemde mahkeme yanlış bir mesaj vermiştir. Şok olduk” diyen İlius ayrıca mahkeme başkanının kararında, bir cümlede, NSU’yu oluşturan üçlünün 1998 yılında nerede olduğunun polis tarafından bilinmediğini söylemesi üzerine de;
“Mahkemenin bu ifadeyle, güvenlik birimlerinin aslında NSU üçlüsünün nerede olduğunu bildiği ve haklarında tutuklama kararı olmasına rağmen gereğini yapmayarak cinayetleri önlemediği eleştirilerinin önünü kesmeyi amaçlamış olabileceğini“ söyledi.
15 Haziran 2005‘te öldürülen Yunan Theodoros Boulgarides‘in ailesinin avukatı Yavuz Selim Narin de Zschäpe’nin beklenen bir cezaya çarptırıldığını ancak diğer sanıklar hakkındaki kararın ”tam bir felaket” olduğunu söyledi. “Müvekkillerim kararı duyunca salonu terk etti” diyen Narin, mahkemenin hukuk devletine olan güveni derinden sarstığını aktarırken, “Neonazi şiddeti faillerine verilebilecek en olumlu ve aslında en korkunç mesaj verildi” ifadesini kullandı.