“Toprağa gömülü adaleti yeryüzüne çıkaracağız”



301 madencinin can verdiği faciayla ilgili yargılamadan çıkan ödül gibi cezaların üzerine Somalı aileler, Ankara’ya yürüyüş başlattı


301 madencinin can verdiği faciayla ilgili yargılamadan çıkan cezaları az bulan Somalı aileler, Ankara’ya yürüyüş başlattı, Çanakkale ve Silivri’de “adalet” taleplerini haykırdı. Aileler, “Toprağa gömülü adaleti yeryüzüne çıkaracağız” dedi.

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te yaşanan maden faciasında 301 madencinin yaşamını yitirmesiyle ilgili yargılamada mahkemenin sanıklara verdiği cezaların az bulan kimi madenci aileleri, “adalet” talebiyle dün Soma’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı. Bir avuç kömür ve yakınlarının mezarlarından aldıkları toprak ile yola yola çıkan aileler, sırasıyla Çanakkale, Silivri, Abbasağa, Tuzla, Kocaeli ve Zonguldak’a uğradıktan sonra 16 Temmuz tarihinde Ankara’da Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) binası önünde olacak.

Aileler, yürüyüşlerinin ilk durukları olan Çanakkale’de basın açıklaması yaptı.

İskele Meydanı’nda yapılan açıklamada konuşan Fatma Malkoç, hayatlarını kaybeden çocukları ve tüm ezilenler için adalet istediklerini söyledi. Anne Malkoç, “Ölünceye kadar adalet demeye devam edeceğim. Çocuklarımız için, ezilenler için adaleti yeniden tesis edeceğiz” diyerek, bu yolda kendilerine destek veren herkese teşekkür etti.

Başka annelerin ağlamaması için adalet aradıklarını söyleyen Nurcan Akdağ da, “Bizler, çocuklarımıza yapılan adaletsizliğe ses çıkarmak için bu yola çıktık. Çocuklarımızın kanı yerde kalmasın, başka anneler ağlamasın” dedi.

İsmail Çolak ise, “Soma’da olan facianın gerçek adı, cinayettir. Bu ‘kader’, ‘fıtrat’ ya da ‘iş kazası’ değildir. 9 Temmuz’da davamız vardı. Dava, mahkeme heyetinden bir kişinin sudan sebeplerle duruşmaya gelmemesi üzerine Çarşamba gününe ertelendi. Böyle bir karar çıkacağını biliyorduk, karara hazırlıydık. Çünkü bu davanın dosyasını hazırlayan Cumhuriyet Savcısı, ‘olası kast’tan iddianame hazırlamıştı. Davadan çıkan karar, hepimizin vicdanını sızlattı. Çünkü bu insanlara bu karar ceza değil, ödül oldu. Bazı gazeteler ‘Mahkemeden ceza yağdı’ diye haber yaptı. Hayır! Mahkemede ceza değil, ödül yağdı. 301 kişinin cezası bu olmamalıydı. Bu kararı kabul etmedik, etmeyeceğiz” diye konuştu.

Yaptıkları açıklamanın ardından yollarına devam eden ailelerin bir sonraki durağı ise, Silivri oldu. Aileler, davanın avukatlarından olan ve Silivri Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan Selçuk Kozağaçlı’ya destek olmak amaçlı cezaevi önüne geldi.

Ellerinde faciada hayatını kaybedenlerin isimlerinin yazıldığı pankartı taşıyan aileler adına burada Gülsüm Çolak konuştu.

50 aydır çocukları için adalet arayışında olduklarını belirten Çolak, adalet arayışı için yollarına devam ettiklerini söyledi. Karar duruşması sonrası verilen cezayı yeterli bulmadıklarının belirten Çolak, şöyle devam etti: “Biz mahkemeden umutlu değildik. Adaletin sadece mahkeme salonlarında yazılı olduğunu ilk günden anlamıştık. 301 canımızı kaybettik ve suçlular 15-20 yıl arasında ceza aldı. Her bir canımız için 2 ay bile etmiyor. Çocuklarımızı 13 Mayıs’ta biz anaları da dün davada toprağa gömdüler. Bizlerse o  toprağa gömülü adaleti yeryüzüne çıkaracağız.”

Çolak, avukatları Selçuk Kozağaçlı için de adalet taleplerini söyledi. Çolak, “Çocuklarımız için adalet isteyeni bizden ayırdılar ve aylardır burada Silivri’de tutuyorlar. Selçuk Kozağaçlı, avukatımız dava boyunca bizi yalnız bırakmadı. Bugün biz de onun yanında olmaya geldik. Adalet arayışımızın gür sesine selam getirdik. Eşitlik, adalet, hukuk için mücadele eden oğlumuz Selçuk için de ‘adalet’ diye haykırmaya geldik” ifadelerini kullandı.

Adalet yürüyüşlerine İstanbul Abbasağa Parkı’nda yapacakları etkinlik ile devam edecekleri duyurusunda bulunan Çolak, adalet gerçek anlamda sağlanıncaya kadar mücadelelerine devam edeceklerini ifade etti.

Açıklama, “Selçuk Kozağaç’lıya özgürlük” sloganları ile sona erdi.

Ayrıca Kontrol Et

10 Ekim Katliam’ında Ölümsüzleşen İnşaat-İş Kurucularından Tekin Aslan’ın Mezarı Başındaydık

10 Ekim Katliamı’nın 9’uncu yılında İnşaat-İş’in çağrısıyla kurucularından Tekin Aslan’ın mezarı başında yapılan anmada onlarda cisimleşen değerlerin mücadele içinde üretileceği vurgulandı. Tuzla’daki anmanın ardından Tayfun Benol’un Başıbüyük’teki mezarına geçildi