Kavel Alpaslan
Spotify’da Lübnanlı sanatçı Feyruz’u en çok dinleyen ülke olmanın da verdiği cesaretle Türkiye’de ‘Lübnan’ dendiğinde akıllara diğer her şeyden önce bu ismin geldiğini söyleyebiliriz. Asıl adı Nouhad Haddad olan Feyruz hakkında dilimizde de pek çok şey yazıldı çizildi ama Feyruz’un kendisi gibi müzisyen ve ‘komünist’ oğlu Ziad Rahbani’yi tanımak için henüz geç kalmadık!
Ortadoğu’nun, ama özellikle de Filistin ve Lübnanlı emekçilerin, “Ben kafir değilim, sefalet kafir” sözleriyle akıllarına kazınan Rahbani’nin siyasi geçmişinden kişisel yaşamına; iç savaş yıllarındaki tutumundan günümüz siyasetindeki polemiklerine son derece sıra dışı bir hayatı var. Hıristiyan bir aileden gelmesine rağmen Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ne (FHKC) destek vermekten hiç çekinmemesi gibi. Ama her şeyden önce onun Arap müziğinde çığır açan rolüne odaklanalım.
‘MÜREKKEBİ PAYLAŞMAYI REDDEDİYORUZ’
Rahbani’nin sanat serüveni çok erken yaşlarda başlıyor. 1956 yılında Beyrut’un birkaç kilometre kuzeyindeki Antelias’da Süryani Ortodoks bir ailede doğan Rahbani, ilk oyunu ‘Sahriye’yi 12 yaşındayken yazar. Bu eserde şöyle diyor Rahbani: “Yeryüzünde gerçek yazarlar yok. Sadece günlük hayatlarımızı kayda geçirmek için yazıyoruz ve sadece kendi mürekkebimizi kâle alıyoruz ve [mürekkebi] başkalarıyla paylaşmayı reddediyoruz.”
Hüda Haddad’ın seslendirdiği ilk bestesini ise henüz 15 yaşındayken yapıyor…
1973 yılında annesi gibi bir müzisyen olan babası Assi Rahbani hastaneye kaldırılır. O zaman 17 yaşındaki Ziad’ın yaptığı beste, annesinin seslendirdiği ilk şarkısıdır; ‘Sa’alouni Al Nas’, yani ‘İnsanlar bana seni sordu’ isimli şarkı ülkede büyük beğeni toplar.
İÇ SAVAŞIN MİZAHI
İç savaş yıllarında şovenizm ve kin ülkenin üzerinde gezerken Rahbani’nin yaptığı radyo programı ilgiyle takip edilir. California State University’de profesör olan Esad Ebu Halil şöyle diyor “O günlerde elektrik olmasa da, bu programdaki günlük skeçleri, etrafımızda patlayan bombaların sesine rağmen, büyük bir hevesle beklerdik.”
Yine bu iç savaş döneminde Rahbani 4 oyun kaleme alır. 1978 yılında çıkarttığı albümde yer alan Abu Ali şarkısıysa, müzikal olarak bırakın Ortadoğu standartlarını, dünya funk müziği açısından dahi dikkat çekicidir.
RAHBANİ’Yİ DEĞİŞTİREN ‘KATLİAM’
Gelelim Rahbani’nin siyasi hayatına… Günümüz Lübnan’ında Rahbani, biraz da ülkenin en köklü gazetelerinden Al Akhbar yazarı olduğu için sık sık siyasi çıkışlarıyla gündeme geliyor. Tabii Rahbani kadar siyasi kimliğini açık açık sergilemekten çekinmeyen bir sanatçı bulmak da kolay değil. Hem FHKC ile ilişkisi hem de Lübnan Komünist Partisi’ndeki sıkı ilişkileri Lübnan’da herkesin bildiği bir konu. Hatta yeri geliyor Rahbani üzerinden annesi Feyruz da bu tartışmaların içine giriyor.
Tüm bunlar iyi hoş da önce şu soruyu cevaplamamız gerekiyor: Nasıl oldu da Rahbani böylesine siyasi bir kimlik kazandı? Rahbani’nin bir röportajında verdiği bilgiye göre bu ‘bilinçlenme süreci’ 1976 yılında Talel Zaatar Filistin mülteci kampında Falanj milislerce yapılan katliamla başlıyor. Peki ne olmuştu bu kampta? Lübnan tarihinde sayısı maalesef hiç de az olmayan mülteci kampı katliamlarından biri olan Talel Zaatar’ın diğerlerinden farklı bir yanı bulunuyor. Yine Ebu Halil’in anlatımına göre Katliam öncesi Suriye istihbaratı ile Lübnan’ın Falanj Partisi’nden yetkili kişiler aile evinde toplantı düzenler. Toplantıyı kaydeden Rahbani, FHKC’ye durumu aktarır. Rahbani daha sonra Lübnan Komünist Partisi’ne girecek olsa da bu dönem FHKC’yle hareket eder. Öyle ki FHKC’ye altına imzasını atmadığı pek çok beste yapar. Böylece Filistin sol hareketleri içinde müzikler ve marşlar konusunda neden FHKC’nin daha öne çıktığı biraz daha anlam kazanıyor olsa gerek. (Aşağıdaki ‘Tal El Zaatar’ isimli ‘Feyruz şarkısının’ da bestecisi tahmin edilebileceği üzere Ziad Rahbani’dir.)
KOMÜNİST PARTİ’NİN 90. YILDÖNÜMÜ
Şimdi gelelim günümüze… Rahbani’nin siyasi bağlarını saklamaya ihtiyaç duymadığını söylemiştik. Öyle ki uzun namlulu silah ve kamuflajla poz dahi vermiştir. Ortadoğu’nun en köklü komünist hareketlerinden biri olan Lübnan Komünist Partisi’nin 90’ıncı yıldönümü etkinliklerinde Rahbani de sahnede, piyanonun başında yerini alıyor.
Tabii sadece LKP’nin değil, FHKC’nin de düzenlediği Filistinli tutsaklarla destek etkinliğinde Rahbani yine sahneye çıkıyor ve FHKC atkısı takıp hareketin İsrail’de tutsak lideri Ahmad Saadat için özgürlük çağrısı yapıyor.
FEYRUZ’UN ‘NASRALLAH SEVGİSİ’ POLEMİĞİ
Tabii bunların hiçbiri ‘Feyruz’un Nasrallah sevgisi’ polemiği kadar sarsıcı olmaz. Feyruz her ne kadar siyasi kimliğini ön plana çıkarmayıp, bu anlamda ‘sessiz’ kalmayı tercih etse de Rahbani’nin bu konudaki bazı sözlerinin ardından Nasrallah dahi polemiğe konu olur. Rahbani, annesinin ‘kendine yakın görüşleri benimsediğini’ ve “Lübnan Hizbullahı’nın lideri Hasan Nasrallah’ı desteklediğini” açıklar. Hatta sözlerini bir adım daha ileriye taşıyarak ‘eğer annesinin ‘direnişe’ desteği olmasaydı aralarında bir anlaşmazlık olacağını ve aksi takdirde şarkılarını bestelemekten vazgeçeceğini’ belirtir.
Tüm bu sarsıcı açıklamaların ardından Hizbullah’a karşı cephede olan kimi siyasi aktörler sırayla, ‘Feyruz’un böylesi bir tartışmaya konu olamayacak kadar büyük olduğunu’ söyler. Tartışmanın büyümesinin ardından Nasrallah ‘memlekette birisini sevmek de yasak oldu’ minvalinde bir yanıt verir: “Ülkede öyle bir seviyeye eriştik ki birisi bir diğerini sevdiğini ilan edince diğerleri bunu ülkeyi yıkıma sürüklemek olarak yorumluyor. Kimsenin sevmesine müsaade edilmiyor artık” der.
Bu tartışmada kimin neden ve niye haklı olduğu, konumuz değil. Ancak Lübnan’da ‘Feyruz kültü’ne karşı söylenemeyen lafların Rahbani aracılığıyla söylendiğini ekleyebiliriz…
‘SEFALET KAFİR’
Rahbani, doğduğu, büyüdüğü mahallede ‘kabul edilemez’ sayılabilecek bir görüşü hayatı boyunca takip etmiş, kendi deyimiyle ‘bir yalan, ancak tatlı bir yalan’ dediği ülkesinin yetiştirdiği bir sanatçı. İnsanlığın nihai kurtuluş yolunun ‘sınırsız sömürüsüz komünist bir dünyadan geçtiğine’ inanan Rahbani’yi dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık. Ancak her halde hiçbir şey onu ‘Ana moush kafir’ iyi anlatamaz:
“Ben kâfir değilim hastalık kâfir / Ben kâfir değilim, sefalet kâfir / Zillet kâfir / Ben kâfir değilim lâkin ben n’apayım / Kâfirlerin tüm vasıfları bende toplanmışsa / Ah şu Pazar günü dua eden / Ah şu Cuma günü dua eden / Ve tüm hafta boyu beni çalıştıran /Diyor ki ‘ben dindarım / Sen kâfir’. / Sonra da semavî kitaplara / Allah’ın kelâmına başvuruyor / Ben kâfir değilim, açlık kâfir / Ben kâfir değilim hastalık kâfir / Ben kâfir değilim, sefalet kâfir / Zillet kâfir / Ben kâfir değilim lâkin ben n’apayım / Kâfirlerin tüm vasıfları bende toplanmışsa / Ben kâfir değilim, ülke kâfir / Gömülmüşüm evime / Göç edemiyorum / Yemeğin önündeyken / Sen benim ağzımın içindekini yiyorsun / İnanmıyorsam doğunun canavarına / Ve her karakolda bana bu söyleniyorsa / Ben değilim, sensin kâfir / Senin kadar kâfir olamam. / Ben kâfir değilim. / Söyledik kâfirin kim olduğunu. / Onlar da biliyor kâfir kimdir. / Sana dediğim gibi / Ben değilim kâfir. / Bana sensin yapıştıran bu yaftayı. / Oysa sensin kâfirlerin şahı. / Âmin deyin gayrı.”
Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı linkler
1- https://istiraki.blogspot.com/2014/11/ziad-rahbani-kultu.html
2- http://www.banipal.co.uk/contributors/1111/ziad-rahbani/
3- http://pflp.ps/english/2014/10/12/salutes-to-gaza-at-ziad-rahbani-concert-in-lebanon/
4- http://www.fairouz-ziad.com/2015/03/blog-post.html
5- http://english.alarabiya.net/en/life-style/entertainment/2013/12/27/Uproar-over-legendary-Fairuz-s-love-of-Hezbollah-chief.html
Gazete Duvar