MİT’i koruma kalkanına alınması, toplantı ve yürüyüş haklarının tırpanlanması, gözaltı sürenin uzatılması, istenilen kişilerin pasaportlarına el konulabilmesi gibi uygulamalar rejimin yaşadığı ekonomik-siyasal ve toplumsal krizin boyutlarının derinliğini gösteriyor. Bunun yanı sıra önümüzdeki süreçte dozu daha da artırılmış baskı ve zor yöntemlerinin de devreye sokulacağına işaret ediyor.
OHAL yerine “kalıcı OHAL”in devreye sokulmasının ardından valilikler ve kaymakamlıklar için de düzenlemeler yapılmıştı. Valilikler Cumhurbaşkanına bağlanarak, Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi ve sadece Cumhurbaşkanı’nın idari yürütme vasıtası olması sağlanmış ve ‘süper’ yetkilerle donatılmıştı.
Nitekim ‘Süper’ yetkilerle donatılan valiler zaman kaybetmeden işe koyulmaya başladı:
Batman Valisi, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının OHAL boyunca izin verilmeyen oturma eylemine OHAL sonrasında da izin veremeyerek ‘süper’ yetkisini kullandı. Vali, gerekçe olarak ise “hak ve özgürlüklerinin korunması ve kamu esenliğinin sağlanmasını” gösterdi. Valilik, oturma eylemine izin verilmemesini “…halkın günlük yaşamını olumsuz etkileyebileceği, herhangi bir olumsuz olayın önüne geçmek, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ve kamu esenliğinin sağlanması amacıyla, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesi uyarınca yapılması uygun görülmemiştir.” Sözleriyle gerekçelendirdi.