Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın yayınladığı 2017 çalışma raporu kadın ve çocuklara dönük şiddetin boyutları, biçimleri, sonuçları ve devlet politikaları konusunda oldukça çarpıcı veriler sunuyor. 27 sayfadan ve 3 bölümden oluşan rapor, 2017 yılı Ocak-Aralık ayları arasında kuruma başvuran 1001 kadın ve çocukla yürütülen çalışmalar ve bu süre boyunca gerçekleşen 2314 görüşmenin sonuçlarının analizinden oluşuyor.
Kurumla iletişime geçenlerle yapılan görüşmelerden 834’ü telefonla, 126’sı e-postayla, 41’i yüz yüze gerçekleşmiş. Kadınların 824’ü Mor Çatı ile kendileri iletişime geçmişler. Ancak güvenlik, iletişim sorunları gibi sebeplerle kadın ve çocuklar adına yakınları, arkadaşları, avukatları ya da kurum çalışanları başvuru yapmış.
Kurum İstanbul merkezli olmasına rağmen Türkiye’nin pekçok ilinden şiddete maruz kalan kadın ve çocuklar da başvuruda bulunmuş, destek almış. Başvuran 1001 kadın ve çocuktan yerleşim yeri bilgisi paylaşan 756’sının 535‘i İstanbul’dan, 201’i diğer şehirlerden olmuş. Bununla birlikte yurtdışından da 20 kişi başvuruda bulunmuş. Bu gerçek bile şiddete uğrayan kadın ve çocukların resmi kurumlar konusunda yaşadıkları güvensizliğin somut tercümesi olarak kayda değer bir ayrıntı.
Rapor kadına ve çocuğa yönelik şiddetin günümüz kapitalist toplum içinde yaşadığı evrimi, şiddetin çeşitlenen biçimleriyle ortaya koyuyor. Fakat buna rağmen kadına ve çocuğa dönük şiddetin halen kaba şiddet sınırlarında ele alındığını/algılandığını da örneklerle anlatarak gösteriyor. Bu açıdan da toplumsal cinsiyet rollerinin köklü kabulüne olduğu kadar, bu algıların değişiminin zorluklarına da işaret ediyor.
Başvuran ve destek alan kadın ve çocukların bu rollerin kabulüyle birlikte kaba fiziksel şiddet dışında maruz kaldıkları cinsel, ekonomik, psikolojik ve diğer şiddet biçimlerini ya anlatılmaya değer görmedikleri ya da aynı rol bilinci ve tabularla anlatmayı tercih etmedikleri örneklerle ortaya konuluyor.
Özellikle aile içi ya da partner olunan erkek tarafından uygulanan şiddetin günümüz koşullarında teknik olanakların kullanımıyla da birleşerek nasıl bir nitelik kazandığı, kadının sistem tarafından dayatılan güzellik anlayışı ya da cinsellik biçimleriyle bile nasıl bir baskı ve şiddete maruz kaldığına dönük anlatımlar oldukça çarpıcı.
Yine fiziksel şiddetin günümüzde canavarca biçimler kazanmış olmasının sadece 3. sayfa haberlerine yansıyan cinayet ve şiddet haberleriyle sınırlı olmadığı, hayli yaygın bir eğilime dönüştüğü de anlatılanlarla pekişiyor.
Rapor devletin resmi anlayışının boşanma, şiddet, taciz-tecavüz, kürtaj gibi konularda nasıl vücut bulduğuna dair özel bir başlık taşımasa da deneyimlerin anlatımı içinde oldukça çarpıcı veriler içeriyor.
Başvurucu kadınların acil durumlarda, 6284 sayılı Kanun’a başvurularını Dayanışma Merkezi’ndeki gönüllü avukatlar aracılığıyla gerçekleştirdiklerini belirten rapor, bunda hak arama süreçlerinde kadınların avukatları tarafından yeterince desteklenmemelerinin, taleplerinin hâkimler tarafından cinsiyetçi bakış açısıyla reddedilmesinin belirleyici olduğu vurgulanıyor.
Rapor boyunca anlatılan örneklerde kadının şiddete maruz kaldığında ya da bir vesileyle boşanma kararı aldığında sadece eşlerinin-yakınlarının tepkisiyle karşı karşıya kalmadığını, tüm bir resmi başvuru zincirinde de aynı baskı, vazgeçirme, geriye dönmesi için ikna çabalarıyla karşılaştıkları anlatılıyor.
Bu gerçek raporda şu cümlelerle yer alıyor:
Mor Çatı’ya başvuran kadınlar bilgi edinme, yaşadıklarını paylaşma, hukuki, psikolojik ve sosyal desteklerden yararlanmak gibi birçok konuda talepte bulunmaktadırlar. Yapılan tüm görüşmelerde kadınlar 684 kez yaşadıkları duruma ilişkin paylaşımlarda bulunmuş, gelişmelerden bahsetmiştir. Kadınlar şiddeti dile getirmekte zorlanmalarının yanı sıra paylaştıkları kişiler tarafından yeterince dinlenmediğini düşünmek, destek alamamak, yargılanmak, şiddetten kurtulma yollarına başvurduğunda vazgeçirilmek, şiddet uygulayanla barıştırılmak gibi durumları deneyimlediklerinden, söylediklerini duymazdan gelmeyen ve güvende hissettiren bir dinleyiciye ihtiyaç duymaktadırlar. Bu nedenle Mor Çatı’yı arayan birçok kadının ihtiyacının, yaşadığı şiddeti, içinde olduğu durumun zorluğunu ve başa çıkma yollarını paylaşmak olduğu görüldü.
Rapor kadınların şiddete maruz kaldıklarında bundan uzaklaşmak için hangi kurumlardan ne gibi destekler alabileceklerine ve/veya neler yapabileceklerine ilişkin bilgi almak istediklerini de belirterek, mevcut yasal hakların kadın kitleleri tarafından bilinmediği gerçeğine işaret ediyor. Sadece buna değil, belki de en önemlisi bu hakları kullanmakta yaşadıkları zorluklara ve bu hakların ancak kadınların ısrarıyla kullanılabilir hale geldiğine de çeşitli örneklerle yer veriyor. Yasal hakların kullanımının bile mevcut erkek egemen anlayışıyla hareket eden devlet hiyerarşisi karşısında neredeyse ayrı bir mücadele ve kararlılık gerektiğini gösteriyor.
Aynı gerçeği kürtaj hakkının kullanımı ya da sığınma evinden ayrıldıktan sonra yeni bir yaşam kurmak için gerekli ekonomik-psikolojik-hukuksal desteğin sağlanmasındaki handikapların aşılması açısından da yaşandığını örnekliyor.
Kadınların bu konudaki yasal haklarını kullanabilmelerinin bile başlı başına bir desteği, zorlu bir yolu yürümeyi gerektiğini şu satırlarla ifade ediyor:
Şiddetten uzaklaşabilmenin ya da uzaklaştıktan sonra bağımsız bir hayat kurabilmenin yolarından biri de ekonomik açıdan güçlenebilmektir. Mor Çatı’yı arayan kadınların bir kısmı geçimlerini sağlamak için faydalanabileceği haklar konusunda da bilgi alabilmektedir. Şiddete maruz kalan kadınlar ve çocukları için verilen sosyo-ekonomik desteklerle ilgili olarak 339 kez bilgi sorulmuştur. 39 kadın ise iş bulmak için yönlendirme istemiştir. Engellemeler, yanlış bilgilendirmeler, yasayı farklı yorumlamak gibi çeşitli nedenlerle kötü uygulamalara maruz kalan, ücretsiz ve güvenli kürtaj hakkına erişemeyen kadınlar Mor Çatı’ya başvurmuştur. 2017 yılında 32 kadın kürtaj hakkına erişmekte güçlük yaşadığı için Mor Çatı’yı aramıştır. Bununla birlikte yaşadığı şiddet sebebiyle tıbbi desteğe ihtiyacı olan ancak sosyal güvencesi olmayan, maddi yetersizlikler yaşayan ya da göçmen veya turist olduğu için sağlık hizmetlerinden yaralanamayan 12 kadın tıbbi konularda yönlendirme talep etmiştir. Mor Çatı 2017’de, başvuruda bulunup taleplerini ve ihtiyaçlarını paylaşan kadın ve çocuklara en çok hukuki bilgilendirme konusunda destek sağladı. Buna göre yasal haklarıyla ilgili bilgi almak, adli işlemlerine dair soru sormak, yasal prosedürleri öğrenmek gibi birçok konuda 481 kişiye hukuki destek verildi. Hukuki destekten sonra en çok verilen destek ise sosyal destek olmuştur. Kadının paylaştığı zorlukları dinlemek, bu zorluklar karşısında üreteceği çözümlere destek olmak, bilgi paylaşmak, gelişmeler doğrultusunda yeni yöntemler geliştirmek, sosyal inceleme raporu yazmak gibi kadın dayanışmasını mümkün kılacak birçok şekilde 459 kişiye sosyal destek sağlandı.
Pek çok açıdan çarpıcı verilerle dolu raporun tam haline şu linkten ulaşabilirsiniz