Krizin ayak sesleri daha gürültülü şekilde hissedilirken patronları ihya etmek için canla başla çalışan rejim cephesi, işçi ve emekçilere dönük de kimi atraksiyonlara gidiyor ve oldukça sembolik olan bu kırıntılarla olası toplumsal patlamalara dönük barikatlar örmeye çalışıyor.
Kreş yardımı artıyor
Bunlardan biri çalışan annelere ödenen kreş desteğinin 304 liradan 1.015 liraya çıkarılması. Kaç çocuğu olursa olsun kadınların her çocuk başına yararlanacağı bu düzenlemede tek koşul kreşin devlet kreşi olmaması.
Bu destek anneye yapılacak bir ödeme şeklinde olmayacak. Düzenleme kapsamında patron tarafından kreş ve gündüz bakımevi için çalışanın ücretine ilave olarak yapılan ödemenin gelir vergisinden istisna edilmesi, yani vergi dışı bırakılması biçiminde olacak.
Kısacası aslında bu kıyak esas olarak patronlara yapılıyor; ama kadına yapılmış gibi gösteriliyor. Ayrıca yapılacak vergi muafiyetinin karşılığının da yine bizlere yüklenecek dolaylı-dolaysız vergilerle fazlasıyla çıkarılacağı gün gibi açık.
Ayrıca sayısız sübyan evi ya da benzer çocuk yuvasının bulunduğu bu koşullarda paranın akacağı asıl pazar da bunlar olacak.
İşsizlik fonuna ilişkin düzenleme
Rejimin işçiler lehine yaptığı diğer atraksiyon da işsizlik ödeneğinden yararlanmak için mevcut düzenlemede yapılan kısmi değişiklik. Bu değişikliğin temel mantığı da esnek çalışmanın meşrulaştırılması.
Değişikliğe göre işçinin iş sözleşmesinin iptalinden önceki 120 gün içinde prim ödeyerek kesintisiz çalışmış olma şartı esnetilecek. Yani, sürekli çalışma şartı yerine, iş sözleşmesinin devam edip etmediğine bakılacak. Kiralık işçi büroları ya da taşeron işlerde çalışan pek çok işçinin sözleşmesi devam etmekle birlikte düzensiz işlerde çalıştığı düşünülecek olursa düzenlemenin asıl olarak bu kesimleri kapsadığı, fakat bu kesimlerin de şanslı küçük bir bölümünü içerdiği görülecektir. Çünkü taşeronda ya da kiralık işlerde çalışan işçilerin genel olarak uzun süreli sözleşmeleri olmuyor. Bu statülerle çalışan işçilerin çoğunluğu aylık, günlük, en fazla 3 aylık sözleşmelerle çalışıyor. Bu açıdan da düzenleme son derece sınırlı bir kesimi kapsıyor. Zaten yararlanabilecek işçi sayısının 12 bin civarında olması da bunu gösteriyor.
Fakat rejim bu kırıntı bile olmayan düzenlemeyi de medyası eliyle büyük bir değişiklik olarak sunabiliyor.
Oysaki işsizlik fonunda 2002 yılından bu yana biriken rakamlar milyarlarla ifade ediliyor. İstense tüm işsizlere asgari bir geçim kaynağı olarak kullanılabilecek bu fonun patronlara nasıl peşkeş çekildiğini daha önce basına da yansıyan bilgilerden biliyoruz. Ak Saray’ın 1 milyar 370 milyon TL’yi bulan inşaat maliyetinin İşsizlik Fonu’ndan karşılandığını, “istihdam seferberliği” denilen kocaman yanılsamanın giderlerinin bu fondan patronlara aktarılan hibelerle sağlandığı, hemen her dönemde “diğer harcamalar” adı altında patronlara aktarıldığı biliniyor…