Esra Koçak MAYDA
Hepimizin bir şekilde ya alışveriş yapmak ya yemek yemek ya da sinemaya gitmek belki de sadece zaman geçirmek için gittiği yerler alışveriş merkezleri. Her şeyi bulmak mümkün yüzlerce metrekarelik bu alanlarda: Kıyafet, takı, kozmetik, ilaç, beyaz eşya, kitap, mobilya, eğlence merkezleri, lokantalar, sinema…
Bir de bu AVM’lere her gün gitmek zorunda olan çalışanlar var. Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı’ndan Zuhal Esra Bilir, yaptığı araştırmayla işverenlerin, AVM emekçilerinin bedenleri üzerindeki kontrolüne ışık tuttu. Bilir’in, ‘Duyguların ve Bedenlerin Ticarileşmesi: Ankara’daki Alışveriş Merkezlerinde Çalışan Kadın Satış Görevlileri’ başlıklı araştırması DİSK’e bağlı Genel- İş Sendikası’nın çıkardığı Emek Araştırma Dergisi’nde yayımlandı.
Bilir çalışma kapsamında alışveriş merkezlerinde satış işi yapan 20 kadın görevli ile görüşmeler yaptı. Araştırmada ‘AVM emekçilerinin bedenlerinin de ticari yarar sağlayacak şekilde firmalar tarafından düzenlediği’ aktarıldı. Araştırma işverenlerin işe alımlarda satış elemanlarına dış görünüşlerine dair zorunlulukları olup olmadığı hakkında sorular sorduğunu da ortaya koydu.
‘MATRUŞKA BEBEKLER GİBİYİM’
Araştırmaya katılan Ece, AVM’de çalışmayı “Bazen kendimi boyalı, süslü matruşka bebeklerine benzetiyorum. AVM zaten dört duvar; bir de mağazada bir dört duvarın daha içindesiniz. Hem matruşka gibi süslü bir şeysiniz hem de onun içinde osunuz” diyerek tanımlıyor.
İşverenlerinin kendilerine sürekli güler yüzlü olmaları gerektiğini söylediğini aktaran Meltem, “İnternette bir resim görmüştüm; böyle insanlar her sabah işe giderken sıraya girip askıdan demir bir şey alıyor. O demiri böyle çenelerine takınca ağızları gerilerek açılıyor, gülüyormuş gibi görünüyorlar. Mesela öyle bir şey bizim yaptığımız. Bir sahtecilik, yani biz aslında her gün o maskeyi takıyoruz” diyor.
‘HASTAYSAN DA HİÇ BİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANMAK ZORUNDASIN’
Araştırmaya katılan Rengin isimli çalışan ise sürekli güler yüzlü olmak zorunda olmalarına ilişkin, “Hep anlayışlı, hep böyle tatlı olacaksın. Burası bir bahçeymiş gibi, çok güzel bir yermiş gibi çalışmak zorundasın. O topukluda sıcaktan şişmiş ayakların hiç umurlarında değil yani. Öyle yapmak zorundasın. Karnın ağrıyor, hastasın ama hiçbir şey olmamış gibi, her şey süt limanmış gibi görünmek zorundasın” diye konuşuyor.
BEDEN ÖLÇÜLERİ İŞE GİRMEK İÇİN KRİTER
Başka bir AVM emekçisi Ezgi, işe girerken beden ölçülerinin kriter olarak değerlendirildiğini şu sözlerle anlatıyor:
İşe alırken, yani benim girdiğim zamanlarda 1.65’ti standartları. Zaten kilolu göremezsin. Çok sonradan geldi tek tük kilolu çalışanlar. Pantolon bedeni en fazla 38 olabilir. Ayak numarası 38-39’u geçmemeli. Zayıf olmak zorundasın. Zaten fotoğrafını çekiyorlar boydan. Saçları uzun olacak. Kısa saçlar yasak. Tırnak yiyen asla. Ondan sonra, diksiyonu düzgün olacak. Makyajsız çalışmak yasaktı. Ojesiz çalışmak yasaktı. Manikürsüz olmak yasaktı. Dışarıda giydiğin ayakkabıyla çalışmak yasaktı. Bizde saç açık yasaktı. Tamam, saçlarını toplayarak çalışacaksın ama uzun ama toplu ya da fönlü toplayacaksın.
Bazı firmaların beden kriteri koyduğu için verdiği kıyafetlerin bile dar olduğunu söyleyen Ebru isimli çalışan ise “Firma L’nin bazı kriterleri vardır. İşte 36 beden üzerine kız çalıştırmaz, boy 1.75’in altında hiçbir kızı işe almazdı. Dikkat et, Firma L’nin üniformaları hep çok dardır. Pantolonlar da çok dardır, tişörtler de çok dardır” diyor.
SAÇ RENGİNE BİLE KARIŞILIYOR
Çalışanların işe alım sürecinde yaşadıkları bu ‘güzellik kaygısı’ işe alındıktan sonra da devam ediyor. Araştırmacı Zuhal Esra Bilir, çalışmasında firmaların çalışanları üzerinden marka yaratmaya çalıştığına dikkat çekiyor. AVM emekçisi Nermin bu duruma ilişkin, “Prezentabıl olman lazım. İşte hani bunu arıyorlar sende. Giyimine, kuşamına ne biliyim diksiyonuna, makyajına her şeyine bakmak zorundasın. Yapmak zorundasın. Yani şu anda 27 yaşındayım ve makyaj yapmaktan bıktım. Gerçekten sıkılıyorsun. Onu da senden bekliyorlar. Makyaj yapmadan gittin mi hayırdır hasta mısın, git de bir makyaj yap diyorlar yani. Şişmansan seni hiçbir mağaza almaz, neden çünkü dış görünüşüne bakacak. Senin işte giyimine kuşamına bakacak, saçına makyajına bakacak hani o mağazaya uygun musun, o firmaya uygun musun? Bunların hepsine bakacak” diyor.
Ayça ise “Mesela, Firma Q’da çalışan arkadaşlarımızın sarı haricinde saçlarının başka renk olması yasaktı. Kırmızı ruj sürmek zorundalardı” ifadeleriyle durumu aktarıyor.
‘GÜZEL KIZSIN AMA BİR RİMEL SÜR’
Çalışma süreleri boyunca dış görünüşüne dikkat etmeyen satış elemanlarının uyarı aldığı belirtilen araştırmada AVM emekçilerinden Nur şunları söylüyor:
Çalışan kadınların en ufak bir ‘uyumsuzluğuna’ mutlaka anında ve farklı biçimlerde müdahale edilmektedir: Bana müdür şey demişti -bayan müdürdü o zamanki- ‘Nurcum biliyorum çok güzel kızsın ama müşteriler hani böyle istiyorlar. Bak bugün bir rimel sür, en azından göz kapaklarını kapatırsın, bir kalem sür.’ Yani bakımlı olmanı istiyorlar. Mesela, bir arkadaşımızın ayakkabısı çok tozluydu. Spor ayakkabı, beyaz ama o artık çok kararmış etmiş. Hani onu bile şey yapıyordu, akşam çıkışta bir kere söylemişti. Küçük toplantı yaptığımızda işte, ayakkabılarını da ciflersen belki bir etkisi olur falan gibisinden.
(Artı Gerçek)