Cumhuriyet’te görevden alma, istifa ve sansür



Yargı kararıyla değiştirilmesine hükmedilen Cumhuriyet Vakfı’nın yeni yönetim kuruluna gelen ulusalcı cenahın ilk icraatı işten atma, sansür oldu. Yazar ve çizerlerden de istifalar var


Cumhuriyet Gazetesi’nin o bilindik ulusalcı çizgisinden nispeten çıkmasında rol oynayan Vakıf yönetimi değişiminin hemen arkasından işten atmalar, sansür ve istifalar geldi.

Dün Yazı İşleri Müdürleri Faruk Eren ve Bülent Özdoğan görevden alınmıştı.

Gazetenin görevden alınan Yazı İşleri Müdürü Bülent Özdoğan’ın yerine Serkan Ozan, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Faruk Eren’in yerine ise Ozan Alper Yurtoğlu’nun getirildi.

Bugün de Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği döneminin yaklaşık 17 ayını cezaevinde geçiren Murat Sabuncu’nun veda yazısı gazetede yayınlanmadı.

5 isim istifa etti             

Yönetim değişikliğiyle birlikte işten çıkarmaların yaşandığı gazeteden istifa haberleri de geliyor. Karikatürist Musa Kart, köşe yazarları Özgür Mumcu, Tayfun Atay, Aslı Aydıntaşbaş ve Bağış Erten’in istifa ettiği gelen haberler arasında.

Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün de hafta başında istifa edeceği belirtiliyor.

Cumhuriyet’teki değişiklik, gazetenin yeniden ulusalcı-şoven bir çizgiye çekilmesi anlamına geliyor.

Yeni yönetim, “yayın politikasını değiştirdiği” iddiasıyla bir önceki yönetim hakkında açılan dava sonucu oluştu. Bu bileşimde, o davada iddia makamının tanığı konumundaki kişilerin belirleyiciliği sağlandı.

Aralarında Vatan Partisi’nden milletvekili adayı olan Turan Karakaş gibi kafatasçılarda var. Vakfın başkanlığınaysa tutuklu gazetecilere karşı tanık olarak dinlenen Eski Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Alev Coşkun seçildi.

Genel Yayın Yönetmenliği’ne ise görevden alınan Murat Sabuncu’nun yerine İstihbarat Şefi Aykut Küçükkaya getirildi.

Cumhuriyet Vakfı’nın yeni yönetiminde Eski Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Alev Coşkun da başlan, Ali Sirmen yardımcısı, Işık Kansu genel sekreter, İrfan Hüseyin Yıldız da sayman olacak.

Vakfın yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Alev Coşkun (Başkan), Şükran Soner, İnan Kıraç, Işık Kansu, Ali Sirmen, Şevket Tokuş, Mustafa Balbay, İbrahim Yıldız, İrfan Hüseyin Yıldız, Prof. Tayfun Akgüner, Turan Karakaş.

Eski yönetim kurulunda yer alan Orhan Erinç, Akın Atalay, Hikmet Çetinkaya ve Önder Çelik, yeni yönetimde yer almadı.

Vakıf davası süreci

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, Cumhuriyet Vakfı’na yeni yönetim kurulu üyeleri seçiminin yapıldığı 2 Nisan 2013 tarihli yönetim kurulu toplantısının geçersiz olduğuna karar vermişti. Bunun üzerine Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulunun, 2013’teki üyeleri ile dün tekrar toplanması gündeme geldi.

Cumhuriyet Vakfının Eski Yönetim Kurulu Üyeleri Alev Coşkun ve Şevket Tokuş ile Eski Denetleme Kurulu Üyesi Mustafa Pamukoğlu’nun açtıkları, Mustafa Balbay’ın da davacıların yanında yer aldığı dava, İstanbul 1. Hukuk Mahkemesinde görülmüştü.

“Cumhuriyet Vakfına yeni yönetim kurulu üyeleri seçiminin yapıldığı 2 Nisan 2013 tarihli yönetim kurulu toplantısının Vakıflar Genel Müdürlüğünce geçersiz sayılması nedeniyle 7 Ekim 2013 tarihli toplantının da geçersiz olduğu, izleyen toplantının vakıf tüzüğünde aranan çoğunlukla yapılmadığı ve vekaleten oy kullanılamayacağı” iddialarını yerinde gören İstanbul 1. Hukuk Mahkemesi kararına karşı Cumhuriyet Vakfı, istinaf mahkemesine başvurmuştu.

İstinaf mahkemesi, 28 Şubat 2018’de yazdığı gerekçede 1. Hukuk Mahkemesinin kararını “usul ve yasaya uygun” bularak, Yargıtay’da temyiz yolu açık olarak onadı.

İstinaf mahkemesi kararını Yargıtay’a taşıyan Cumhuriyet Vakfı’nın dava sürecinde temyiz aşamasında da karar değişmedi. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, kararı onadı.

Yargıtay’ın kesin olan kararı uyarınca, Cumhuriyet gazetesinin yönetimini de tayin eden Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu seçimlerinin yenilenmesi gündeme geldi.

Ayrıca Kontrol Et

10 Ekim Katliam’ında Ölümsüzleşen İnşaat-İş Kurucularından Tekin Aslan’ın Mezarı Başındaydık

10 Ekim Katliamı’nın 9’uncu yılında İnşaat-İş’in çağrısıyla kurucularından Tekin Aslan’ın mezarı başında yapılan anmada onlarda cisimleşen değerlerin mücadele içinde üretileceği vurgulandı. Tuzla’daki anmanın ardından Tayfun Benol’un Başıbüyük’teki mezarına geçildi