İnşaat-İş: İGA’nın gayrı ciddi yaklaşımı ve “gündelik hayat sorunlarımız”!



İnşaat-İş, İGA’nın 3. Havalimanı’ndaki işçi taleplerini “gündelik hayata dair bazı sorun ve talepler” olarak tanımlamasının gayri ciddi bir yaklaşım olduğunu, bu yaklaşıma karşı mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, destek ve dayanışma çağrısını yineledi


İnşaat-İş, İGA tarafından yapılan yazılı açıklamada, işçilerin isyanının ve dile getirdikleri taleplerinin, “gündelik hayata ilişkin bazı sorun ve talepler” olarak tanımlanmasıyla ilgili yazılı bir açıklama yaparak, bunun gayrı ciddi bir yaklaşım olduğunu belirtti.

“Tüm duyarlı toplumsal güçleri, sendika ve meslek örgütlerini, siyasi partileri, yarın, işçi sınıfının onuruna sahip çıkmaya bir kez daha davet ediyoruz. Sorunlarımızla böyle gayri ciddi bir ilişki kurulamayacağını bu ağalar görmeli, görmek zorunda…” denilen açıklamanın tamamında şunlar belirtildi:

Bir köle kampından farksız olan 3. Havalimanı’nda çalışan işçi kardeşlerimizin, ödenmeyen ücretler, tam yatırılmayan sigorta primleri, insanlık dışı koşullarda barınma ve beslenme, onur kırıcı sağlık hizmetleri, artık rutinleşmiş iş cinayetleri, verilmeyen iş elbiseleri, sağlıksız servisler… gibi son derece temel taleplerle bugün gerçekleştirdikleri direniş karşısında geri adım atarak görüşme talep eden İGA yönetimi, somut bir adım atmak yerine oyalamacı bir tutum sergilediği görüşmeden sonra yazılı bir açıklama yayınladı.

 

İGA İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu’nun katıldığı görüşmeden sonra İGA’dan yapılan o açıklamada, “işçilerle bir araya gelinerek gündelik hayatlarına ilişkin bazı talep ve sorunları dinlenmiştir” gibi bir belirlemede bulunuldu.  

 

İGA’nın “gündelik hayata ilişkin bazı talep ve sorunlar” dediği 15 maddelik taleplerin her biri, bu köle kampındaki sömürünün düzeyini ortaya koyar nitelikte. İşçiye her şeyden önce insan gibi davranılmadığını haykıran bir isyanın ifadesi olan bu taleplerin her biri, işçi sınıfının ve özelde de inşaat işçilerinin rutinleşmiş sınıfsal sorunlarıdır.

 

İş cinayetleri mi “gündelik sorun” oluyor?

 

Ödenmeyen ücretler ya da eksik yatırılan sigorta primleri yani yapılan vergi kaçakçılığı mı?

 

Ya da insanlık dışı koşullarda ulaşım-barınma ve beslenme mi?

 

Bunların hangisi basit “gündelik sorunlar”?

 

Daha doğrusu cümleyi şöyle kurmak, soruyu şöyle sormak gerekir: Evet, bunlar siz patronların ilk elde çözmeniz gereken ve aslında işçinin talep olarak bile dile getirmemesi gereken sorunlar. Fakat biz işçiler, uğradığımız onur kırıcı tüm bu muameleleri, yaşadığımız tüm bu hak gasplarını, bir isyanın konusu edecek kadar öfkeliyiz! Neden?

 

Bunun yanıtı, patronlar sınıfının gözü dönmüş kar hırsı, asalaklığı ve işçiyi bir makineden bile değersiz gören sınıfsal tutumu olabilir mi?

 

Bizimle yapılan görüşmede hiçbir somut adım atmayan, aslında bu tutumuyla bile bizi o sınıfsal yaklaşımıyla “hakir” gören İGA yönetiminin bu belirlemesi, “sorunların çözümü konusunda çalışmaların başlatıldığı ve gerekli tedbirlerin en kısa sürede alınacağı” açıklamasının bir kandırmacadan öte anlam taşımadığını ortaya koyuyor.

 

Bizim bütün fiziki-ruhsal varlığımızı tehdit eden bu işçi cehennemindeki çığlığımızı bu denli gayri ciddi tespitlerle adeta küçümseyen bu patronlar sınıfından bir beklentimiz yoktur! Onların, sorunlarımızla ciddi bir ilişki kurmasının yegane yolunun direnişten geçtiğini biliyoruz.

 

Yarın, bugünkü öfkemizi de aşan bir güçle bir kez daha “artık yeter” diyeceğiz!

 

İGA ve diğer patronların, işçi sınıfını ciddiye almasının tek yolunun örgütlü ve kararlı bir duruş olduğunu bilerek, “sonuna kadar direniş” diyeceğiz!

 

Tüm duyarlı toplumsal güçleri, sendika ve meslek örgütlerini, siyasi partileri yarın işçi sınıfının onuruna sahip çıkmaya bir kez daha davet ediyoruz.

 

Sorunlarımızla böyle gayri ciddi bir ilişki kurulamayacağını bu ağalar görmeli, görmek zorunda…

 

Ayrıca Kontrol Et

‘Ekmek bulduklarına şükretsinler’ hesabı…

Onlar açısından her şey olağanüstü bir dönemi imliyor. Kılıçların çekildiği, emekçilere “kemerlerinizi daha fazla sıkın” diye buyrulduğu olağanüstü bir dönem…