13 yıldır gözaltında kaybolan yakınlarının akıbetini sormak için toplanan Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemi 700’üncü Haftadan itibaren Süleyman Soylu’nun buyruğuyla İçişleri Bakanlığı’nca yasaklanmıştı.
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 703’ncü haftası olan bugün ise Cemil Kırbayır şahsında 12 Eylül 1980 darbesinde kaybedilenler için toplandı. Ancak oluşturulan yoğun polis yığınağı Galatasaray Meydanı’na ulaşımı imkansızlaştırırken, basın açıklamasının yapılacağı açıklanan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak çift yönlü giriş çıkışa kapatıldı, Mis sokağının girişinde ise TOMA ve çevik kuvvetleri hazırda bekletildi.
Polis, sokağın kapalı olduğunu ve açıklamayı yaptırtmayacaklarını anons etti, anonsa Cumartesi Anneleri’nin yanıtı ise “Ne Galatasaray meydanından, ne de kayıplarını aramaktan vazgeçmeyeceğiz” oldu.
Yoğun polis barikatı ve ablukasına rağmen İHD’nin pencerelerine gözaltında kayıpların fotoğrafları asıldı ve basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı, Cumartesi Anneleri adına İHD Gözaltında Kayıp Komisyonu üyesi ve kayıp yakını Maside Ocak okudu.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı;
“Her cumartesi Galatasaray’da gerçekleştirdiğimiz hakikat ve adalet buluşmalarımızın 700. haftası Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararı ile hukuka aykırı bir biçimde yasaklandı. Kaymakamlığın keyfi yasağı ile 4 haftadır Galatasaray’a çıkışımız engelleniyor.
703’ncü hafta da Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Kaymakamlığın yasaklanması ile 4 haftadır eylemimiz engelleniyor. Bize yasal yollardan bir bildirim yapılmadı.
Kaymakamlığın engelleme gerekçesi, Galatasaray’ın toplantı ve gösteri yürüyüş alanları içerisinde olmadığı ve yasal yoldan bir bildirimde bulunulmadığı şeklindedir. Bu gerekçeler Anayasal güvence altında olan toplantı ve gösteri hakkımızın ihlalidir. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve çok sayıda yerel mahkeme kararlarına göre toplantı ve gösteri özgürlüğümüzün özüne dokunan bir kısıtlamadır. Anayasa’nın 90. maddesine göre iç hukukumuzun bir parçası sayılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesi ile koruma altına alınan barışçıl toplanma hakkımızın ihlalidir.
699 hafta boyunca Galatasaray’da gerçekleşen buluşmalarımızda kamu düzeninin bozulduğunu ve katılımcıların şiddete başvurduğunu gösteren hiçbir veri bulunmamaktadır. AHİM, AYM, Yargıtay içtihatlarına göre toplanma ve gösteri özgürlüğü izne tabi değildir ve yer seçmeyi de içerir. Buluşmalarımızın engellenmesi kanunsuzdur ve derhal son bulmalıdır.
Hakikate ve adalete ulaşma hakkımıza yönelik bu ağır saldırı karşısında susmayacağız; gözaltında kayıp dosyalarındaki hakikatleri anlatmaya devam edeceğiz.”
Ocak, gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır için de şunları söyledi:
“703. haftamızda 38 yıldır cezasız bırakılan Cemil Kırbayır dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Kars Eğitim Enstitüsü öğrencisi Kırbayır; 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin ardından 13 Eylül 1980 tarihinde Göle/ Okçu köyündeki evinden gözaltına alındı.
Kars Askeri Gözetim Evi’ne getirilen Cemil’i işkencede koma halinde gören çok sayıda tanık vardı ama ailesine “Firar etti, bir daha bize sormayın.” denildi.
2011 yılında dönemin Başbakan’ı Erdoğan’ın talimatıyla kurulan TBMM İnsan Hakları Komisyonu hazırladığı raporda; Cemil Kırbayır’ın gözaltında işkenceyle öldürüldüğü ve bedeninin bilinmeyen bir şekilde yok edildiği tespitini yaparak, Kars Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen sorumlular hakkında dava açılmadı.
İç hukuktan sonuç alamayan Kırbayır Ailesi, İHD avukatları aracılığıyla davayı AİHM’e taşıdı.
İktidar, hukukun üstünlüğü ilkesini esas alarak cezasızlık politikasına son vermeli; Cemil Kırbayır’ın akıbetini açıklayacak, TBMM Raporu’nda isimleri geçen fail ve sorumluların yargılanmasını sağlayacak siyasi iradeyi göstermelidir.
Beyoğlu Kaymakamlığı hukuksuzluğunu bizim kadar bildiği, yasaklama kararından derhal vazgeçmelidir!
Çünkü biz Berfo Kırbayır’ın bıraktığı yerden Cemil Kırbayır’ı aramaktan vazgeçmeyeceğiz!
Kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz!”