İnşaat-İş, 3’üncü Havalimanı’ndaki direnişe katılan işçilerin anlatımlarını yayınlamaya devam ediyor. Gerek direniş anı gerek operasyon-gözaltı ve tutuklanmalar gerekse şu anda şantiyenin nasıl bir kışla haline getirildiği konusunda fikir veren röportajda, işçilerden İnşaat-iş yöneticileri hakkında zorla ifade alınmaya çalışıldığı vurgulanıyor.
Röportajda şunlar ifade ediliyor:
İnşaat-İş: 3. Havalimanı direnişinin ilk başlama anı hakkında bilgi veriri misiniz?
İşçi: Yağmur altında servis beklerken başladı olaylar. Servislerin gecikmesinden dolayı bir kargaşa yaşanmaya başladı. Olayların çıkmasının bir nedeni de iki gün önce servis kazası yaşanmıştı. O kazadan dolayı işçiler zaten tepkiliydi. Bize 17 kişi yaralı, birinin durumu ağır dediler. Ama direniş günü 4 işçinin öldüğünü, 20’den fazla işçinin yaralı olduğunu öğrendik. Sayı arttıkça işçilerin tepkileri de artmaya başladı.
Planlı bir olay değildi, dediğim gibi servis beklerken kendiliğinden gelişen bir olaydı. Sonra sloganlar atılmaya başladı. Hatta protestoya katılan ve katılmayan işçiler arasında bir kavga da yaşandı. Bu sırada 1 kişi yaralandı. İşçiler protestoya katılmayanlara “siz de gelin destek verin” diye çağrıda bulunuyordu.
Akşam direnişi başlamadan önce yemekhanede IGA patronlarının da katıldığı bir açıklama yapılacak dediler. Patronlar gelince işçiler yuhaladı onları. Onlar, “birkaç kişi gelsin sorunları anlatsın” dediler. Sonra tekrar yürüyüş başladı. Akşam sadece protesto yürüyüşü yapıldı. Hiçbir yer taşlanmadı. İşçiler “İşçiyiz, köle değiliz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganlarını attılar. Bu “faşizm” sloganı İGA’yı, patronları hedef alarak atılan bir slogandı. Ama patronlar bunu siyasete çevirdiler, işçileri ikiye bölmek için.
Birçok haberde olaylar planlı yapıldı, hava alanının açılışı engellensin diye örgütler tarafından yapıldı denildi. Ama öyle değildi. Bir anda gelişen bir direnişti.
İnşaat-İş: Baskın anı neler yaşandı?
İşçi: Akşam direnişte taleplerin kabul edildiği, yarınki oturma eylemine izin vereceklerini söylediler. Ama verdikleri sözü tutmadılar. Gece adeta baskın yaptılar. Koğuşların yedek anahtarları olduğunu bildikleri halde kapıları kırarak içeri girdiler. İşçileri gözaltına aldılar. Gözaltına alınan arkadaşları sendikacılar aleyhine konuşturmuşlar. Onlara “Olayı sendikacılar başlattı deyin” demişler. Amaç sendikacıları tutuklamak…
İnşaat-İş: Şu anda işçilerin tepkileri nasıl? Şantiyede, yatakhanede durumlar nasıl?
İşçi: İşçiler şu anda da bu gözaltına alma biçimine tepki duyuyor. Kamplara hem girişte hem de çıkışta üstümüzü arıyorlar. Saraya gitsek bu kadar aramazlar. İlk gün jandarma, polis eşliğinde işçiler işe götürüldü. Şimdi ise her yerde polisler, akrepler bekliyor.
İnşaat-İş: İşten çıkarma olup olmadığıyla ilgili bilginiz var mı?
İşçi: İşten çıkarmalar olduğunu duyuyoruz. Örneğin benim çalıştığım firmada 7 işçinin işten çıkarıldığını bizzat biliyorum.
İnşaat-İş: Sizce inşaat işçileri, şantiye hangi temelde, nasıl örgütlenmeli?
İşçi: Bir öncü olmalı öncelikle. Bu öncü işçi olmalı, kendilerinden biri olmalı. Sendikanın şu andaki yaklaşımı tutuklanmalar üzerinden olmalı diye düşünüyorum. Tepkilerin durmaması devam etmesi sağlanmalı.
Sendika buralara işçi sokarak ve kendisi de orada olarak bir çalışma yürütse daha iyi olur.
İnşaat-İş: Sen sendikacı olsan ve 3. Havalimanı’nda örgütlenme yapsan neyi öne çıkarırdın?
İşçi: Ben öncelikle bazı talepleri öne çıkarırdım. Aylıkçıların 4 pazar tatili olmalı. Bunun yanı sıra servis beklerken geçen süre mesaiden sayılmalı, yemek-yatma yeri-banyolar işçiler için çok önemli. Ben olsam öncelikle buralardan başlardım. Devlet bir yasa çıkarmış ücretin tümü bankaya yatacak diye. Ancak böyle olmadığını bildikleri halde idare ediyorlar birbirlerini. Bu da bir kıvılcım olabilir.
İnşaat-İş: Son olarak iletmek istediğin bir şey var mı?
İşçi: Tutuklanan arkadaşları bırakın. Bu hukuksuz bir durumdur. Bugüne kadar işçiler haklarını aradılar hep; ama kimseyi tutuklamadılar. Hak aramak suç değil.
Gözaltıları ve tutuklamaları yanlış buluyorum. (insaatis.org)