Çankaya Belediyesi temizlik işçilerinden İlker’in katili kim?



Ataması yapılmayan öğretmenlerden İlker Bektaş Kayacan Çankaya Belediyesi bünyesinde kurulan taşeron firma Çanpaş’ta çalışıyordu, ciddi sağlık sorunları olduğu biline biline temizlik işine verilmişti ve hijyenin olmadığı bu ortamda öldü. Katili kim?


İlker Bektaş Kayacan, ataması yapılmayan yüzbinlerce öğretmenden biriydi. Çankaya Belediyesi bünyesindeki taşeron şirket Çanpaş’a bağlı olarak çalışırken rahatsızlandı, hastaneye gitti, ertesi gün de hayatını kaybetti. Geçen hafta sessiz sedasızca toprağa verildi.

1982 doğumlu olan İlker, genetik bir hastalık olan FMF (Ailevi  Akdeniz Ateşi) hastasıydı. Bu hastalığını bütün arkadaşları biliyordu.  İlker’in bu hastalığından kaynaklı hijyenik ortamda çalışması gerekiyordu. Fakat işçi ve sendika düşmanı şirket yönetimi, onu, bu durumunu bile bile hijyen açısından riskli olan temizlik bölümüne vererek, ölümüne davetiye çıkardı. Ciddi sağlık sorunlarını ve işçi sağlığı-güvenliği önlemlerinin asgari gereklerini hiçe sayarak onu öldürdü!

Kalp kırmadık, rekor kırdık” sloganıyla hareket eden Çankaya Belediyesi, 600 temizlik işçisine bir banyo,  6 tuvalet, bir metre genişliğinde upuzun koridorvari soyunma odasının reva görüyor.

Temizlik işçileri her açıdan sağlıksız-güvenliksiz ortamlarda çalıştırılıyor. Vardiyaları hiç değişmiyor mesela. Gece saatleri bu vardiyadaki işçiler için kalıcı ve oldukça yıpratıcı. İşçiler bu durumdan rahatsız olduklarını defalarca belirtmişler, fakat değişen bir şey yok.

İşçilerin çöp döküm alanında yazın sıcaktan-kışın soğuktan korunabilecekleri kapalı bir mekan yok.

Koşullar nereden baksanız insanlık dışı.

Geçen haftalarda işçilerden Musa Karabuğa, ardından da İlker Bektaş Kayacan toprağa verildi.

Fakat işçilerin sağlığını-canını hiçe sayan taşeron patron ve müdürü tüm bu gerçeklere rağmen son ölümün üzerinden 2 gün geçmişken yaslarına bile saygı göstermeksizin şantiyede davullu zurnalı etkinlik yapabiliyor.

Çankaya Belediyesi’nin tüm bunlardan haberdar olmamasıysa mümkün değil!

Ayrıca Çankaya Belediyesi’nde örgütlü sendikaların bu konuda neler yaptıkları da büyük bir soru olarak ortada duruyor!

İlker’in ölümünden kim, kimler sorumludur?

Çankaya Belediyesi’nin “taşerona kadro” yalanıyla çıkarılan KHK  döneminde işçileri kadroya geçirmemek için alelacele kurduğu Çanpaş yetkilileri mi?  İş güvenliği ve sağlığı uzmanları mı? Yoksa genetik bir hastalığı olan FMF (Ailevi  Akdeniz Ateşi) İlker’in kendisi mi?

Mesai arkadaşları İlker’in hikayesini şöyle dile getirmektedirler:

İlker 696 sayılı meşhur taşeron KHK’sı yürürlüğe girmeden önce  Çankaya Belediyesi’ne hizmet veren Norm Altaş iş ortaklığında ve sonrasında Çankaya  Personel A.Ş. de görev yapmaktaydı. 15.09.2018 tarihinde hayatını kaybetti. İlker’in ölümü  tam anlamıyla birden fazla faili bulunan bir cinayettir.

 

İlker atanamayan bir öğretmendi. Mesleğini yapamadığı için bu işe girmişti. Norm  Altaş iş ortaklığında depo, satın alma ve kademe birimlerinde ve son olarak yakıt  istasyonunda görev almıştı. Söz konusu taşeron şirkette 2015 yılında DİSK’e bağlı Nakliyat-İş  Sendikası’nın örgütlenmesi üzerine o da bu sendikaya üye olmuştu. İşveren ve sendika  arasındaki yargı süreçleri tamamlandıktan sonra sendika Yargıtay kararı ile yetki almış (bu  yetki daha sonra yine yargı kanalı ile iptal edilmiştir) ve toplu iş görüşmelerini  gerçekleştirmeye çalışmaktaydı. İşçiler tarafından grev kararı alınmış ve İlker de bu karar  doğrultusunda hareket etmişti. Bu dönemde sendikal süreçteki tutumu nedeniyle  cezalandırmak için İlker’e iş verilmemiş, aylarca çay ocağında oturtulmuştur. 

 

696 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesinden sonra ise aynı cezalandırma mantığı  sürdürülmüştür. Bunun en önemli nedeni eski işveren vekilinin (Emirali Urtekin) bizlerle  beraber söz konusu yasadan faydalanarak yeni kurulan Çankaya Personel AŞ’de kadro  almasıdır. Böylece yukarıda bahsettiğimiz sendikalaşma sürecinde çalışanlara karşı nefret  dolan bu kişi, taşeron şirkette kademe kadrosunda olan İlker ve arkadaşlarını (KHK’ya göre  aynı işi yapmaya devam etmeleri gerekmesine rağmen) sokak süpürme işine verdi. Ancak  İlker’in onu diğerlerinde ayıran bir özelliği daha vardı. İlker genetik bir hastalık olan FMF (Ailevi  Akdeniz Ateşi) hastasıydı. Bu durum bütün çalışma arkadaşlarımız ve yönetim tarafından  bilinmekteydi. İlker sokak süpürme işine başladıktan sonra elleri ve ayakları daha sık şişmeye,  daha sık hastalanmaya ve daha sık rapor almaya başladı. Ancak buna rağmen İlker’i bu  görevden almadılar ve buna duyarsız kaldılar. 

 

14.09.2018 tarihinde İlker ve arkadaşları son derece tozlu bir sokakta çalıştı. İlker’in  boynunda şişlik oluştu. İlker ve arkadaşlar öğleden sonra şantiyeye eğitim amaçlı getiriliyor buradan Şantiyedeki revirci arkadaş tarafından saat 15:00 civarında numune hastanesine götürüldü. Burada serum verilip ayakta tedavi edilerek taburcu edildi. Evine  giden İlker, durumunun daha da kötüleşmesi üzerine kardeşi eşliğinde önce Natomed’e oradanda  tekrar  Numune Hastanesi’ne götürüldü. Yine serum verdiler sadece.

 

İlker ısrarla nefes alamadığını  beyan etse de doktorlar ancak nefesi durunca durumun ciddiyetini kavradılar ve gırtlaktan  delik açmaya çalıştılar. Bu işlem ise yaklaşık yirmi dakika sürdü. Sonrasında kontrol amaçlı  tomografi çekildiğinde beyninde ödem oluştuğu gözlendi ve Medikal Park Ankara  Hastanesi’ne sevk edildi ve burada kalbi durdu.

 

İlker bir öğretmendi ama bu lanet çark o hiç öğretmenlik yapamadan onu aramızdan alıp götürdü.

Ayrıca Kontrol Et

Haydi Direnişe!..

“Kölelik koşullarında çalışmaya mahkum değiliz!” diyerek kolektif bir bilinçle hareket eden Fernas Maden işçileriyle Akcanlar Tekstil işçileri sınıfın öfkesini kuşanarak patronlardan hesap soruyor