İsmail Gökhan EDGE 5 Kasım 1953’te Eskişehir’de doğdu. İzmir Atatürk Lisesi’nden 1972′de mezun oldu. Aynı yıl Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne (SBF) kaydoldu.
Devrim ve sosyalizm mücadelesinin o dönemki neredeyse bütün sıra neferleri gibi okul sıralarını bırakıp işçi sınıfının örgütlenmesi için Adana’ya gönderildi. Bir kuryelik görevi sırasında gözaltına alındı. Diyarbakır’da sorgulandı. Ağır işkencelere rağmen sınıf bilincinin çelikleştirdiği direngenliğini gösterdi, konuşturamadılar. İsmail Gökhan Edge, Fatih yoldaşın (Mehmet Fatih Öktülmüş) öğrencisi olduğunu, bilincine gelecek toplum idealinin mayası katılmış işçi sınıfına yaraşır bir komünist olduğunu gösterdi. İşkence günlerce sürdü, o direndi. 24 Kasım 1976′ta katlettiler.
(…) Cansız olarak Diyarbakır Numune Hastahanesi‘ne götürülen Gökhan’a ‘hastahanede öldü’ diye rapor vermeyi ilgili doktorun reddetmesi üzerine, oyunları açığa çıktı.
Faşist katillerin işlediği cinayeti öğrenen Diyarbakır halkı büyük bir tepki gösterdi. Şehirde olağanüstü baskı tedbirleri alındı. Dönemin faşist MC (Milliyetçi Cephe) iktidarının uşağı Dr. Nuriye Toker ve Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı İhsan Kayaişkenceden ölüm olgusunu örtbas etmeye çalıştılar. Dr. Nuriye Toker 26.11.1976 tarihli tüberküloz ve nefrit tedavisi ilaçları ihtiva eden bir reçete ve seyahat edebileceğine dair rapor düzenlemiştir. Oysa Savcı İhsan Kaya ise 25.11.1976 tarihli ‘Defin Ruhsatı’ ile sokakta bulunan ‘hüviyeti meçhul ve sahipsiz cesedin gerekli adli ve tıbbi muayenesi yapılmış olduğundan usulüne göre defni’ni istemiştir. Savcı ve doktor birlikte işkencede ölüm olayını örtbas etmek istediler.
Gökhan’ın ailesinin isteği üzerine ikinci kez yapılan otopsisinde Gökhan’a ağır işkence yapıldığı, boğazından verilen elektrik akımı sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Boğazının altında, sırtında, kalçasında morluklar olduğu, akciğerlerinin zedelendiği ve yüzünün şiş olduğu, ayaklarında yanık izlerinin bulunduğu tespit edildi.
Diyarbakır’da yapılan cenaze törenine, çeşitli yüksekokul ve lise öğrencileri bir günlük boykot yaparak katıldılar. Kitle örgütleri ve halkın geniş katılımıyla yapılan cenaze töreninde ‘Katil İktidar!‘, ‘İşkencecilerden Hesap Sorulsun!‘ sloganları atılmıştı. Cenaze Diyarbakır’dan Edge ailesinin yaşadığı İzmir’e getirildi. Ege Üniversitesi’nde forum yapılarak tüm fakültelerde bir günlük boykot kararı alındı. 2000’e yakın öğrenci arabalarla Bahçelievler semtine gitti ve yürüyüşle Gökhan’ın evinin önüne geldiler. Bahçelievlerden Karabağlar Mezarlığı’na kızıl bir bayrağa sarılarak taşınan İ. Gökhan Edge, işçilerin ve emekçilerin katılımı ile 3 bin 500 kişiye ulaşan yürüyüş kolunun 6 kmlik yolu “Gökhanlar ölmez!‘, ‘Devrimciler ölmez!’, ‘MİT dağıtılsın!‘, ‘İşkencecilerden hesap soralım!’, ‘Faşizme ölüm, halka hürriyet!’ sloganlarıyla toprağa verildi. [Bu bölüm, İMECE’nin sayfasından alınmıştır]
Nihat Behram’ın İsmail Gökhan Edge için kaleme aldığı dizeler onun işkencedeki duruşuyla işçi ve emekçilerin, yoksul Kürt halkının acılarını birleştirir.
İşkencede Ölen Yoldaş İçin
Senin alnındaki yaralar
halkın yaralarıdır
seni kırbaçlayan el
halkı da kırbaçladı…
Boynuna vurulan zincir
halkı boğmak istiyor,
beynini sarsan elektrik
halkı da örseledi…
Toroslar, ah Toroslar
Hozat, Silvan, Tunceli…
Açlık, esaret, keder…
Kavga sizin içindir;
elinde katillerin
yoldaş, sizin için can verdi
Kimbilir ne kadar vahşice sana
vurdular, dağladılar;
direnen bakışların
nasıl zalimce katledildi…
Alnındaki yaradan
boşaldı belki bütün kanın
fakat nehirlerin akıyor, dağların rüzgarlıdır,
bak; yine çarpıyor kalbin
ortasında kavganın…
Nihat Behram / 1977