22:40
Serhat Bilici dışındaki tüm tutuklu işçiler ve sendika yöneticileri adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Serhat Bilici, sorgusu yapılmadığı için tahliye edilmedi.
22:00
Avukat Ekin Güneş Saygılı, cezaevlerindeki durumdan bahsederek müvekkillerinden bazılarının yerde yattığını, bazılarının da sağlık sorunları olduğunu belirtti. Çoğunun aile geçindirdiğini vurguladı. İddianamenin herkesi mağdur ettiğini söyledi: “Suçlamalar rastgele işçilerin ve sendikacıların üzerine atılmış. Tutukluların yakınları, ‘Ceza alırlar mı?’ diye soruyorlar. Diyecek bir şey bulamıyorum; çünkü tarihte bu suçlardan tutuklanan kimse yok. Yakınlarına diyorum ki, ‘Gözdağını yeterli buldularsa bırakırlar…'”
21:50
Duruşmada 12. saate girildi. İşçiler teker teker çalışma koşullarındaki kötülükleri, tutukluluk sürecinde yaşadıklarını anlattılar. Avukatlar dosyadaki tüm keyfilikleri ortaya koydu. Avukatların savunmalarının bitmesinin ardından ara kararlar açıklanacak.
21:00
Avukatlar müvekkilleri hakkında tahliye ve beraat taleplerini gerekçeleriyle beyan etmeye devam ediyorlar.
20:10
Av. Tamer Doğan: “Anlatılması gerekenleri sendikacı ve işçi arkadaşlar anlattılar. Dosyadaki absürd bir durumdan örnek vermek istiyorum: Yusuf, Yunus ve Anıl Deniz, bir gün sonra işçilerin olmadığı bir alanda gözaltına alınıyorlar. Yani suçlanan dört maddeyi yapmış olamazlar. Absürd durumlardan biri de müvekkillerimizden Mehmet Celal Demir’in eylemler sırasında kaldırımda çekirdek yerken fotoğrafı olması. Ben müvekkillerimden çoğunun 8 gün şantiyede su akmadığı için gölette yıkandığını biliyorum.”
20:06
Av. Ahmet Baran Çelik: “Bu işçiler insani koşullarda çalışmak ve emeklerinin karşılığını alabilmek için usulüne uygun bir şekilde taleplerde bulundular. Ama adli ve idari birimler tarafından onlara çok farklı cevaplar verildi. İşkence boyutunda muamelelerle gözaltına alındılar.”
İşçiler ve sendikacılar savunmalarını bitirdiler. Avukatlar savunmalarını yapacak.
19:36
Duruşmaya 15 dakika ara verildi.
19:20
İşçilerden İsmail Faydagel, “O sabah kuyruk metrelerce uzamıştı. Kahvaltı yapmaya gidip geldiğimde işçilerin toplandığını gördüm. Ben de ‘Yönetim istifa!’ ve ‘İşçiyiz, haklıyız, hakkımızı alacağız!’ sloganlarını attım” dedi.
19:00
İşçilerin savunmaları devam ediyor. Savunmaya çıkan işçilerin hemen hepsi, hakimin yanlı sorularına karşı olayların nasıl geliştiğini dürüstçe anlatıyorlar.
Yusuf Asan savunmasını yapıyor: “Sabah işe çıkarken otobüslerin önünü kesen işçiler sorunları anlattılar, ben de hak verdim. Onlara katıldım. Çünkü aynı sorunları ben de yaşıyordum.”
Bilal Topçu, “Servis önünü kesen grup servis sorunlarını anlattı, biz de onları izledik. Gözaltına alındığımda vatan hainliğiyle suçlandım, bana tokat attılar, zorla ifade imzalattılar” diyor.
18:52
Tutuklu Anıl Deniz Gider, “Asıl sendikal faaliyetlerimiz engellenerek suç işlenmiştir” diyerek savunmasını sonlandırdı.
İnşaat İş Genel Sekreteri Yunus Özgür ise ”Katil IGA’ diye bağırdım. Sebepsiz yere birinin kafasına silah dayayıp tetiğe basan katilse, iş güvenliği önlemi almayan da katildir. Ben bir sendikacıyım. Çalışma Bakanlığın resmi sayfasında yer alan inşaat işçileri Sendikası’nın sekreteriyim. 52 işçi ölüyor tek bir soruşturma yok” açıklamasında bulundu.
Yunus Özgür konuşmasının devamında, *İddianamede birden ortaya çıktığım yazıyor. Arabadan inip TOMA’ların, akreplerin, çeviklerin arasından geçtim, puf diye ortaya çıkmadım yani. Gittiğimde HDP Milletvekili Erkan Baş darp ediliyordu, itekleniyordu, bunun adı darptır. Ben de ‘Katil İGA!’ diye bağırdım, doğrudur. Sebepsiz yere birinin kafasına silah dayayıp tetiğe basan katilse, iş güvenliği almayan da katildir.”
18:50
Savunmasını yapan Fatih Mukan, “Gözaltı sürecinde doktorlar görevini yerine getirmedi. Darp izlerini kayıt altına almadılar. Jandarmadaki ifadem baskı ile alınmıştır, kabul etmiyorum” dedi.
17:46
Dev-Yapı İş Genel Başkanı Özgür Karabulut savunmasına iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçileri anarak başladı. “Bu önlemler alınmış olsaydı işçi arkadaşlarımız ölmezdi. Bu şantiyedeki olayları basından sosyal medyadan izledim. Tahta kurularını da servis ve diğer sorunları da… Oraya 12:30 gibi vardım. Ben gittiğimde İGA ile toplantı başlamıştı. Ben kafeterya kısmına gittim, oradaki arkadaşlardan bilgi aldım. Görüşme bitti, orada İnşaat-İş’ten arkadaşlar vardı. Birlikte işçilere açıklama yaptık.”
Özgür Karabulut, “Orada bulunmak sendikal görev kapsamındaydı; işçilerin sorunlarının olduğu yerde olmak sendikal görevdir. Ki iş bırakma çağrısı zaten işçiler tarafından alınmış bir karardır.” dedi.
GBT sorgusundan sonra içeri alınmayınca eve döndüğünü ve operasyon bilgisi gelince de dışarda kamuoyu desteği yaratmaya çalıştığını söyledi: “WhatsApp grubuna sendikamızın nasıl alındığını bilmiyorum ama böyle bir grup üzerinden sendikal çalışma yapmak bir haktır.”
“Telefonla haber aldım, böyle bir direniş varken benim memlekete gitmem düşünülemezdi bile, geri döndüm. 15 Eylül sabahı havalimanını gittim.”
17:33
İnşaat İşçileri Sendikası basın sözcüsü Uğur Şafak Karadaş ise şunları söyledi: “Taleplerin yerine getirilmesi İGA’nın bir gününü alırdı. Ama bu İGA katil şebekesi, ‘, çalışın’ dedi. Onlar taleplerin altına imza atsalardı işçiler zaten çalışmaya devam edecekti. Ben sendikacıyım, beş yıldır basın sözcülüğü yapıyorum. Ben hiçbir görüşmede patronla kolluk güçleri tarafından tehdit edilmedim. Basın sözcüsüyüm, bu benim görevim. Özkan arkadaşımızla iletişim halindeydik. Özkan’la şunu konuştuk; ‘işçilerden taleplerini alalım, yakma yıkmayla bu iş çözülmez.'”
“Ben kaçak girmişim, iddianamede öyle yazıyor. Ama beni İGA’nın, Kadri Samsunlu’nun gönderdiği servis aracı dışardan aldı. WhatsApp grubu kurulması ise çok doğal.”
Bu yaşananlar 5 senelik bir öfkenin patlamasıydı. İşçiler eylem kararını kendileri aldılar. İddia makamının suç dediği şeylerden biri yaptığım konuşma. Bu benim sendikal görevimdi. İşçilere ‘Talepleriniz yazılıyor, birlik olalım’ dedim.
Kadri Samsunlu’nun lütuf demesi suç olarak yazılmış. Kadri Samsunlu kendi ağzıyla söyledi bunu. Bu suç şebekesi beni kampına aldı, görüşmeye getirdi. Görüşmede bizzat Kadri Samsunlu’yla görüştüm. Bunları işçilere aktardım.”
17:00
İnşaat İşçileri Sendikası yönetim kurulu üyesi Özkan Özkanlı ifade vermeye başladı. “Olayların olduğu gün kamp alanına kaçak olarak girdiğim doğru değildir. Nizamiye kapısından jandarmalar arasından girdim. Direnişteki işçilerle beraber durum değerlendirmesi yaptık. Olaylar nasıl başladı gibi…
Sendikacı olduğum için sorunlardan kimlerin sorumlu olduğu üzerine konuşmaya başladım. İşçiler olayın olduğu günün 2 gün öncesinde servis kazası olduğunu ve 20den fazla yaralı olduğunu söylediler. Sağlık koşullarının çalışma koşullarının kötülüğünü anlattılar. Bu eylem ilk değildir. Havalimanı’nda daha önceki eylemler bastırılmıştır. Bu eylemin en büyük nedeni öfke birikimidir.”
Hakim Özkan Özkanlı’ya neden orada olduğunu soruyor. Özkanlı ise bir sendikacı olarak işinin bu olduğunu, önceden de üç kez İGA yetkilileriyle görüşme yaptıklarını anlattı:
“Sonra işçileri kışkırttılar, biz ne olduğunu anlamadan arbede yaşandı, gözaltılar oldu. O öfkeli kitleyi durdurduktan sonra bilinmeyen numaralardan İGA yöneticilerinden tehdit içerikli telefonlar almaya başladık. Sonra koğuşlar basıldı, gözaltına alındık. Gece kampta kalmamızın sebebi ise görüşmelerin uzaması. Gözaltında avukatlarımızla görüşemedik. Usulsüz uygulamalar yapıldı” diyen Özkan’a hakim silah kullanıp kullanmadığını sorunca, “Biz sendikacıyız, silahla ne işimiz olur” cevabını aldı.
16:57
Davanın hakimi işçileri “şunlar şöyle yaptı” demeye teşvik ediyor. Yönlendirici sorular soruyor.
“İnsan gibi yaşamak için eylem yaptık. Saygı çerçevesinde sloganlar attık. Sonra 3 arkadaş arabayla Arnavutköy’e camiye gittik, traş olduk.
16:51
Hakim işçiye soruyor: Niye taş attın?
İşçi: Atmadım
Hakim: Evet, sen yumruk atmıştın.
İşçi: Evet
Hakim: Neden attın?
İşçi: Zaar verme amacıyla değil, sinirimden.
16:45
Mustafa Soyalp: “Olay günü dışarı çıkmak için servislere gittim. Orada bir grup vardı eylem yapıyordu. Ben de servisler hareket etmeyince kalabalığa katıldım.”
İbrahim Kencü: “İşçiler koğuşlara yöneldi diğer arkadaşları çağırmak için. Ben de o an oradaydım.”
16:30
Tutuklu işçilerden Diyar Bozkurt savunmasında, “Bu eylem başlamadan önce hastaneye gittim, iğne yaptılar. Tahtakurusu için gittim ama ciddiye almadılar, ilaçlamalarını istedik, yapmadılar. Tahta kurularıyla ilgili sözlerime güvenmiyorsanız vücudumdaki izlere bakabilirsiniz” diyen Diyar’a hakim, “Ben doktor değilim” dedi. Göstermek için ısrar eden işçiyi küçümsercesine yerine oturmasını söyledi.
Diyar Bozkurt, jandarmanın İGA araçlarına ve yangın tüplerine zarar verdiğini anlatınca hakim işçilerin koğuşa zarar verip vermediğini sordu. “Kesinlikle hayır!” diyen işçi, jandarmanın koğuşlara verdiği zararı işçilere yıktığını söyledi. Sözlerini, “Biz devlete karşı suç işlemedik, patrona isyan ettik. Haylıydık!” diyerek bitirdi.
16:17
İnşaat İş Sendikası yöneticileriyle aynı koğuşta kalan işçilerden Emin Irmak, “Bana arkadaşları çağır, servis meselesini konuşup işlerimize gidelim, dediler. Sorunu konuşmak için arkadaşları çağırdım. Hiçbir suça, şiddet eylemine katılmadım” dedi.
15:45
İşçilerden Ferhat Uyar ise savunmasında; “Slogan atmadım ama beni sorgulayan görevli memur, ‘Atmışsındır ama hatırlamıyorsundur’ dedi. Gece koç başlarıyla kapılar kırıldıktan sonra bizi İGA amirliğine götürüp sorguladılar” dedi.
Volkan Hacı Oflaz ise, “Çalıştığım sürece tüm bayramlarda çalışmak zorunda bırakıldım. Pazar günleri de. Araçlar geç geliyordu, gelmiyordu. Ek sefer yapıp acele ettikleri için ölümlü kazalar oluyordu” diyerek ağır çalışma koşulları yüzünden hastalandığını anlattı. “Yaşanan olaydan dolayı üzüntü ve psikolojik sıkıntılar yaşamaktayım” diyen işçiye hakim, “Sendika Başkanı Özkan’ın işçileri kışkırttığını söylemişsin…” diye sordu. İşçi ise Özkan’ı tanımadığını söyledi.
15:30
Murat Altıntaş ise savunmasında, havalimanı koşullarından bahsederek suçlamaları kabul etmediğini anlattı. “Taşeron firmalar yetkilerini kötü kullandılar. Mesela 2 ay geçmeden işten çıkamıyordunuz, kendileri çıkış vermezse havalimanından başka bir yerde iş bulamıyordunuz” dedi.
Altıntaş, “Tanımadığım sivil kişilerce alındım. İGA yetkilileri de tehdit etti…” diyerek devam ediyor.
15:05
İşçilerden Mustafa Atay’ın savunmasına geçildi. Atay, “Üniversite öğrencisiyim. Yıllardır harçlığımı çıkarmak için inşaatta çalışırım. O sabah servise binmek için çıktım ama işin iptal olduğunu söylediler. Eylem vardı. Yeniden döndüm yatakhaneye ama içeriye gaz bombası atıldı. Ben de telleri keserek dışarı çıktım. Ki iddianame özensizce hazırlanmış, bu bile belli değil. Sonra gaz müdahalesi bitince arkadaşlarımla birlikte yatakhaneye geldim. Hiçbir şeye karışmadım” dedi.
14:00
İşçi yakınları jandarmanın kendilerine kafa sallayarak silahla tehdit ettiğini söyleyerek itiraz ettiler. Özkan Özkanlı duruma müdahale etti, Yunus Özgür de hakime, “Siz nasıl müdahale etmezsiniz, jandarma tehdit ediyor” diyerek bağırdı.
14:07
Duruşmaya ara verildi.
13:40
İşçiler, “jandarma bizi tehdit ediyor” diyerek içerdeki jandarma yoğunluğuna tepki gösterdi. Hakim, jandarmanın silahlarını salondan çıkarmasını istedi.
13:37
Tutuklu işçilerden Ramazan Gözel’in sorgusu başladı. Gözel sorgusunda, “Eyleme katıldım, suçlamaları kabul etmiyorum. Kuzenim ve diğer akrabamla işe gitmek için servise bindik, sloganları duyduk. ‘Eyleme katılacak mısınız, bunlar hepimizin sorunları’ dediler. Biz de hak verdik ve katıldık” dedi.
Ardından, “Katılma nedenim ise kuzenimin yaşadığı iş kazasına öfke duymam. Raporlu olduğum için ücretini kestiler, bunlara tepki duyduğum için katıldım. Şiddet suçlamalarını kabul etmiyorum çünkü ayağımda terlik vardı; asker de biliyor şortluydum. O dediklerini nasıl yapabilirim anlayamadım” diye ekledi.
13:30
Dev Yapı- İş Genel Sekreteri Özgür Karabulut’un sorgusuna geçildi. Karabulut sözlerine, “DİSK Dev Yapı İş Genel Başkanı ve inşaat işçisiyim. Bir çocuğum var, biri de bir hafta sonra doğacak” dedi.
İşçilerden Teyip Kırgın ise savunmasında, “Siverek’ten bizi 2500 lira diyerek getirdiler 1800 lira verdiler. İşten ayrılmak istedim fakat ‘Ekim sonuna kadar çalışmak zorundasın’ dediler. Yanımda arkadaşımı elektrik çarptı, hakkında tutanak bile tutulmadı” deyince hakim, “Bunlar için iş mahkemesine başvur, burada suçlamalarla ilgili konuş diyerek sözünü kesti. Teyip Kırgın, servis rezaletini, fazla mesaileri, ağır çalışma koşullarını özetledi. “Ben bu nedenlerle eyleme katıldım. O kötü koşulların düzeltilmesi için hak bilinciyle hareket ettim” diye ekledi.
12:40
Avukat Şiar Rişvanoğlu söz alarak, “Siirt’den, Van’dan gelip bayılana kadar çalışmaya mahkum edilmiş işçiler hakkında karar vereceksiniz. Siz Samsunlu’nun, saraydan aşağıya kadar bürokrasinin memuru değilsiniz. Siz kamu emekçisisiniz. Kararınızı buna göre vereceksiniz,” dedi.
12:30
Avukat Mürsel Önder söz aldı, derhal beraat istedi: “Kolluk ifadeleri avukatlar huzurunda yapılsaydı bugün burada bunları konuşuyor olmazdık” diyerek sorgu sürecindeki çarpıklıkları, savcıyla görüşme çabalarında nelerle karşılaştıklarını ve gözaltı sürecindeki hukuk dışılıkları sıraladı: “Zorla alınan kamera kayıtlarında kendilerini tespit etmeleri istenmiş ve delil bulamayınca delil üretme yoluna gitmişlerdir”. Jandarmanın kırdığı kapıların işçiler yapmış gibi gösterildiğini söyleyen Önder, “İddiname evlere şenlik. Mantık içler acısı. Savcı adeta sözcüklerle kavga etmiş. Neymiş çalışma şartı bahaneymiş, neymiş sözde sendikacıymış. Merak ediyorum niye yoksullardan bu kadar nefret ediyorsunuz? Savcı bir gün empati için o yatakhanelerde kalamazdı” dedi.
Av. Songül Beydilli ise iddianamenin hukuki nitelik taşımadığını belirterek “Bu iddianame hukuki belge değildir, çünkü olayı ters yüz etmiştir. Hak kulanımı suç teşkil etmez, iddianame hak kullanımını suç haline getirmiştir” dedi. Beydilli, “Toplumsal ihtiyaç değerlendirmesinde işçinin sağlığı mı patronun karı mı daha önemli olacak?” diye sordu.
12:20
3. Havalimanı işçilerinin avukatlarından Avukat Ekin Güneş Saygılı: “Duruşmaya elliden fazla avukat katıldı. Kimlik tespitinin ardından bütün avukatlar davanın usulsüzlüğüne parmak basıyor. Heyet taraflı davranmaktadır.”
12:05
Dev Yapı- İş Genel Sekreteri Özgür Karabulut’un savunmasına geçildi. Karabulut sözlerine, “DİSK Dev Yapı İş Genel Başkanı ve inşaat işçisiyim. Bir çocuğum var, biri de bir hafta sonra doğacak” dedi.
İşçilerden Teyip Kırgın ise savunmasında, “Siverek’ten bizi 2500 lira diyerek getirdiler 1800 lira verdiler. İşten ayrılmak istedim fakat ‘Ekim sonuna kadar çalışmak zorundasın’ dediler. Yanımda arkadaşımı elektrik çarptı, hakkında tutanak bile tutulmadı” deyince hakim, “Bunlar için iş mahkemesine başvur, burada suçlamalarla ilgili konuş diyerek sözünü kesti. Teyip Kırgın, servis rezaletini, fazla mesaileri, ağır çalışma koşullarını özetledi. “Ben bu nedenlerle eyleme katıldım. O kötü koşulların düzeltilmesi için hak bilinciyle hareket ettim” diye ekledi.
“Orada bulunmak sendikal görev kapsamındaydı, işçilerin sorunlarının olduğu yerde olmak sendikal görevdir. Ki iş bırakma çağrısı zaten işçiler tarafından alınmış bir karardı. Özgür, GBT sorgusundan sonra içeri alınmayınca eve döndüğünü ve operasyon bilgisi gelince de dışarda kamuoyu desteği yaratmaya çalıştığını söyledi. “WhatsApp gurubuna sendikamızın nasıl alındığını bilmiyorum ama böyle bir grup üzerinden sendikal çalışma yapmak bir haktır.”
12:00
Avukat Bayraktar sözlerini “Bu iddianame patron devlet ittifakının ifadesidir. Patronla onun ofisinde yapılan görüşmeye bile yanında devlet gücüyle geliyor. O görüşmelerde işçilerin talepleri de iddianamede yer almıyor. Kamunun baskı gücünü de yanına alarak görüşmeye gelen Kadri Samsunlu, talepleri dikkate alarak çözmek yerine, ‘bizim bu görüşmeye gelmemiz bir lütuftur diyebildi’ diye sürdürdü. Avukat Kazım Bayraktar devamla, “Kadir Samsunlu iki gün sonra çıkıp ‘işçiler haklıydı, özür dilerim’ dedi ama işçiler halen tutuklu” diye ekledi.
Avukat Bayraktar’ın ardından söz alan Avukat Yıldız İmrek, anayasadaki işçi haklarını hatırlatarak iddianamenin bunların hiçbirini kapsamadığını söyledi. İmrek, “Otuz bir işçinin tutuklu yargılandığı mahkeme, ancak darbe döneminde görülmüştür” dedi.
11:50
Avukatlar, iddianamenin değerlendirmesini yaparak beraat kararında bulunmak üzere söz aldılar. Avukat Ahmet Baran Çelik, “Sorgudan önce iddianamenin değerlendirilmesi için söz ve derhal beraat talepleri olduğunu söyledi.
İddianamenin temel eksikliklerini belirtmek durumunda olduğunu söyleyen Avukat Kazım Bayraktar, İddianamede zorunlu unsurlar bulunmamaktadır. İddianame eylemi almış bir çuvala, sanıkları bir çuvala, delilleri bir çuvala koymuş, suç üretmiştir” dedi.
Avukat Kazım Bayraktar’ın konuşmasını kesen hakim, “Sorgudan sonra dinleyeceğim” dedi.
Bayraktar, “Bizim müvekkillerimize iddianamenin çelişkilerini ve kendi lehlerine olan şeyleri işçilere söylememiz lazım. İddianame işçilerin hak için eylemini suç olarak tanımlıyorsa biz de avukatlar olarak işçilere bakın bu iddianame sizin hak aramanızı suç olarak gösteriyor diyerek işçilere bir perspektif sunmamız gerekiyor” yanıtı verdi.
10:52
Mahkeme heyeti geri adım attı, basın emekçilerinin hepsi salona alındı.
10:49
İşçilerin kimlik tespitlerinin yapılmasına başlandı.
10:20
İnşaat-İş yöneticileri Yunus Özgür ve Uğur Karadaş salona zafer işareti yapıp “Merhaba arkadaşlar,” diyerek girdiler. Avukatların itirazı üzerine tutukluların kelepçeleri çıkarıldı.
10:15
Duruşmaya İnşaat İş Sendikası yelekleriyle gelen işçilere ise GBT uygulaması yapıldı.
10:10
Jandarma izleyicilerin önüne etten duvar ördü. Avukatlar, milletvekilleri ve aileler duruşma salonuna dönüştürülen yemekhane önünde içeri alınmak için bekliyor.
Personel yemekhanesinde yargılama olağanüstü güvenlik önlemleri altında başlıyor. Otuz bir inşaat işçisi salona kelepçeli olarak getirildi. Avukatlar tutukluların kelepçeyle salona alınmasına itiraz ettiler.