Krizin ağır etkilerinin en ciddi halleriyle hüküm sürdüğü alanlardan biri de sağlık. Sağlık Bakanlığı “ameliyatları sıraya koyun, çok acil olanları yapmayın” genelgeleri çıkarıyor, Cerrahpaşa gibi büyük bir hastanede bile gerekli malzemeler olmadığı için önemli ameliyatlar gerçekleştirilemiyor.
Sağlık hizmetinin ticarileşmesinin kaymağını yiyen en büyük özel hastane zincirlerinden Medical Park ve Live Hospial kriz ve “sağlık turizminin olumsuz etkilenmesini” bahane ederek 2 bine yakın sağlık emekçisini işten atmaya hazırlanıyor.
Sağlık hizmetlerini tatlı karların yapıldığı bir pazara dönüştürenlerin yaptıkları ilk işlerden biri koruyucu sağlık hizmetlerini tasfiye etmek olmuştu. Sağlık ocakları ya da diğer koruyucu hizmetlerin tasfiye edilmesinden sonra yerine konulan Aile Sağlık Merkezleri de Sağlık Bakanlığı’na bağlı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın onayından geçmek zorunda olan kısıtlı bütçelerle iş görüyordu.
Şimdi o merkezlerde çalışan hekimlerin de işsiz kalması sözkonusu.
Basına yansıyan bilgilere göre asgari ücrete yapılan ve daha cebe girmeden eriyecek olan zam, aile hekimlerinin ödeneklerine yansımadı.
Basına açıklamalar yapan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Başkanı Dr. H. Şenol Atakan, “Gelinen noktada Aile Sağlığı Merkezi Gider Ücreti yetersiz kalmaktadır” diyerek, aile hekimlerinin üzerindeki mali yükün giderek arttığını belirtiyor.
Atakan, aile sağlığı merkezlerinde çalışan 15 bin hekimin önemli bir bölümünün işsiz kalma riskiyle karşı karşıya olduğunu kaydediyor.
Aile hekimleri, anayasanın 56. maddesine göre devletin asli görevi olan birinci basamak sağlık hizmetlerini ücretsiz olarak veriyor. Sözleşmeli olarak çalıştırılan aile hekimlerinin tek gelir kalemleri ise Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca ayrılan ödenek.
Son yıllarda aile hekimlerinin hizmet vermeleri için olmazsa olmaz olan tüm sağlık malzemelerine yüzde 100 oranında artış geldi. Hizmet verdikleri binaların kira ücretlerine ise Sağlık Bakanlığı’nca yüzde 46’ya varan oranlarda zam yapıldı. Bu süreçte aile hekimlerinin aylık cari gider yardımlarında ise artışa gidilmedi, tam tersi düşürüldü.
AHEF Başkanı Atakan, “Diğer bir temel sorun ise sıfır nüfuslu birimler açılması nedeni ile nüfusların düşmesidir” derken “Çünkü yeni açılan birimler, mevcut aile hekimlerinin nüfusunu almaktadır. Bu nedenle diğer aile hekimlerinin nüfusu azalmaktadır. Ücreti azalan tek meslek grubu aile hekimleridir. Sağlık Bakanlığı’nca verilen sözler yerine getirilmelidir” diye devam etti.
Cari ödemeleri uzun süredir azaltılan aile hekimlerinin asgari ücret artışından olumsuz etkilenmemeleri mümkün değildir diyen Dr. Atakan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Artık görmezden gelinmek 26 bin Aile Hekimimizi isyan ettirdi. Gün geçmiyor ki yeni bir mağduriyet yaşamayalım. Sağlık Bakanımızdan randevu istedik ancak görüşemedik. Hak kayıplarımız, yaşadığımız şiddet bizi tüketti. Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve Sağlık Bakanımızdan acil müdahale bekliyoruz. Bu şartlarda verdiğimiz hizmetin etkilenmemesi mümkün değil.”
Aile hekimlerinin talepleri ise şöyle sıralanıyor:
– Nüfusun azaltılması nedeni ile ortaya çıkan aile hekimlerinin ücret kaybı acilen giderilmelidir.
– Aile Sağlığı Merkezi Gider Ücretine en az yüzde 50 artış yapılması, tek ve iki birimli aile sağlığı merkezlerinde görev yapan aile hekimlerine sınıflandırmaya bağlı kalmaksızın 1.5 katı ödenmesidir.
Son Torba Yasa’da aile hekimlerine dönük ciddi saldırılar vardı
Aile Sağlık Merkezleri’nde çalışan sözleşmeli hekimler sağlıkla ilgili son torba yasada da hedef haline getirilmişti. Çalışma yaşı sınırı olarak 65 yaş konulmuş, ücretli izin kullanabilmeleri yerlerine bir hekim bulmaları koşuluna bağlanmış, işsiz kaldıkları durumda işsizlik sigortasından yararlanmalarının önü kesilmişti.
O torbada ayrıca bu merkezlerde çalışan hekimin oralara ücretli hekim istihdam edebilmesi, merkezleri bir çeşit özel muayenehaneye dönüştürmesinin önünü açan düzenlemeler de konulmak istenmişti.