Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışan Ceren Damar Şenel’in “kopya tartışması” bahanesiyle 4. sınıf öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından odasında katledilmesi üzerine YÖK harekete geçti. Binlerce akademisyenin ihraç edilip, yerlerine bilimin tam karşısında konumlananların doldurulduğu, üniversitenin tüm tarihsel anlamlarından soyundurulduğu bu koşullarda YÖK’ün alacağı önlemler de bu düzeye uygun “önlemler” olacaktı elbette: Polisiye tedbirler!
Üniversitelerdeki şiddete karşı eylem planı hazırlayacağını duyuran YÖK’ün mesai arkadaşı da doğal olarak İçişleri Bakanlığı olacak. Bizzat kendisi TV’lere çıkıp racon kesen, “kafa koparma” tehditleri savuran soyadıyla “müsemma” o Bakan’la birlikte çalışarak, üniversitelere huzur getirecek YÖK!
Mantar gibi çoğalarak apartman dairelerine kadar düşen, kampussüz-amfisiz özel ya da vakıf üniversitelerinin anne-babalarının paralarıyla boru öttüren zamane çocuklarının zaman öldürme alanı haline geldiğini hepimiz biliyoruz. Öğrencinin sırf diploma almak için ödediği para kadar cürüm sahibi olduğu, lüks araçlar ve markalarla okulu adeta podyumlaştırdığı, markanın temel kriterlerden birine dönüştüğü bu okullarda YÖK’ün nasıl bir polisiye önlem alacağıysa muamma.
Dahası akademisyen kimlikli şahısların çıkıp racon kesip, tehditler savurduğu, çete liderlerinin aydınlık düşüncelere karşı kan banyolarından bahsedip, kıllarına dokunulmadığı, bilimsel kimlikleriyle Türkiye ve dünyada önemli bir yere sahip olan Boğaziçi ve ODTÜ gibi üniversitelerin bizzat rejimin tepesindekiler tarafından tehdit edilip, hedef gösterildiği koşullarda o polisiye önlemlerin kime karşı alınacağı da ayrı bir soru işaretidir.
Keza mevcut rejim ve devlet biçimiyle birlikte dönüştürülmeye çalışılan tüm toplumsal ihtiyaç alanları ve kurumlarına biçilen gömlek aslında Çankaya Üniversitesi’nin mevcut haline cuk oturmaktadır. Rejimin hasımlarını aynı mafyatik dille tehdit ettiği bu iklimde “özel”iyle devletiyle üniversitenin farklı bir yerde konumlanması mümkün değildir.
Çankaya ‘Üniversitesi’nde mafyacılık oynamanın öğrencilerin temel sosyal etkinliklerinden biri olduğuna dair anlatımlarla, toplumda, özellikle de gençlikte diziler-filmler ve bizzat devletin tepesindekilerin söylemleriyle kışkırtılan kültürü bir arada düşündüğümüzde YÖK’ün İçişleri Bakanlığı’yla kafa kafaya verip geliştireceği o “güvenlik” önlemlerinin aslında düşman olarak kodlanan ilerici-demokrat ve devrimciler için alınacağı da açıktır.
Üniversite, ekonomik-siyasi-kültürel-sosyal iklimin dışında ya da üstünde bir yerde değildir. Her açıdan bir çöküş-çözülme ve çürümenin sözkonusu olduğu bu iklimde isterseniz her öğrencinin başına bir polis dikin değişen bir şey olmayacaktır.
Bu iklimi, tüm bir toplumsal hayatı dönüştürecek, ciğerlerini temizleyecek şeyin sınıf mücadelesi olduğunu bilerek yoluna devam edecekler değiştirecektir. Tüm bunların sorumlularından biri olan YÖK’ü de kaldırarak…