Avcılık katliamı son bulsun!



Munzur Koruma Kurulu (DEDEF), Dersim’in doğal dokusu olan geyiklerin ve dağ keçilerinin vahşice avlanmaları, bu kaçak avcılığa göz yumulması, tepki gösterenlerin gözaltına alınmasına ilişkin açıklama yaptı


Munzur Koruma Kurulu (DEDEF), halkın gezemediği askeri alanlarda, nesli tükenmek üzere olan Çengel boynuzlu dağ keçileri ve Bezuvarların avlanması, bu avcılığa göz yumulması ve tepki gösterenlerin gözaltına alınmasına ilişkin yazılı açıklama yaparak tepki gösterdi.

Açıklamada şunlar ifade edildi:

Avcılar, kış aylarının gelmesiyle birlikte yerli işbirlikçilerin de katkısıyla Dersim doğasında orman yangınlarından, barajlardan… kurtulmayı başarmış son hayvanları da katlediyorlar. Köylüler ormanlarda gezemezken, avcılara her türlü imkân tanınıyor. Öyle ki sadece askerlerin girebildiği yasak bölgelere kadar gidip Bevuzarları (Dağ Keçileri) katledebiliyorlar. Sonra da yöre halkı tarafından kutsal kabul edilen katlettikleri büyük dağ keçilerinin başında fotoğraf çekip bu katliamı, sosyal medya üzerinden canlı yayın ile paylaşıyorlar. Ardından boynuzlarını ve derilerini ganimet olarak kendileriyle birlikte götürüyorlar. 

 

Dersim’de birçok hayvanın özgürce yaşadığını biliyoruz. Yaban hayat başlığıyla yapılan araştırmalara da bu yansımış durumda. Munzur alabalığı olarak tabir edilen kırmızı pullu alabalık, çengel boynuzlu dağ keçisi ve Bezuvar ilk akla gelen Dersime özgü türlerdendir. Öte yandan doğanın katledilmesi yüzünden çok az yaşam alanı kalan vaşaklar, ayılar, sansarlar, kurtlar, porsuklar ve su samurları da buranın sakinlerindendir. Ur kekliği, atmaca, kaya kartalı, akbaba gibi birçok kuş türü de tüm katliamlara rağmen buraları terk etmediler.

 

Biz her yerde olduğu gibi Dersim’de de hayvanlarla, endemik bitki türleriyle birlikte özgürce yaşamak istiyoruz. Hayvanların katledilmediği ve endemik bitkilerin yok edilmediği bir doğada yaşamak istiyoruz

 

İl dışından ve Avrupa’nın değişik ülkelerinden gelen ve özellikle Çemişgezek, Aliboğazı, Munzur vadisi ve Pülümür bölgesinde ”yasal” ve “kaçak” bir şekilde av yapan katiller, Dersim coğrafyasının en önemli türleri olan Çengel boynuzlu dağ keçisi ve Bezuvar keçilerini vahşice öldürdüğüne tanık olmaktayız.

 

Katliamlara resmi makamlar göz yummaktadır

Öte yandan yaban avını denetleme görevini yürüten İl Çevre Orman İşletme Müdürlüğü de sayıları 3-5 i aşmayan birkaç memur ile duruma müdahalede yetersiz kalmaktadırlar. Kanunlara göre yaban hayatını koruma konusunda sorumluluk ve denetleme yetkisi bulunan muhtarlıklar, belediyeler ve çeşitli bölgelerde bulunan kimi karakollar duruma ya yeterince müdahale etmemekte veya göz yumaktadırlar.

 

Bern Sözleşmesine Aykırıdır

Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ne (Bern Sözleşmesi) göre ilimiz coğrafyasında bulunan Çengel boynuzlu dağ keçileri ve Bezuvarlar nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ve kesin olarak koruma altına alınması gereken hayvan (fauna) türleri olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Doğu Karadeniz Bölgesi’nde de görülen çengel boynuzlu dağ keçileri koruma altına alınmıştır. Ancak İl Valilik Av Komisyonu’nda, korunması gereken tür olarak bilinmesine rağmen, altına imza atılmış bulunan Uluslararası Sözleşmeye aykırı davranılarak yasal çerçevede bu türün avlanması için kota belirlemiştir. Böylece Bern Sözleşmesi de çiğnenmektedir.

 

Birkaç gündür ilimize adeta kamp kurmuş, Dersim halkına bile yasaklanmış yerlerde elini kolunu sallayarak av yapan gruba karşı basın açıklaması yapan dostlarımız, gözaltına alınmıştır.

 

Yıllardır Yaşam alanlarımızı koruma mücadelemizde yanımızda olan Munzur Doğa Aktivisti dostumuz Haydar Çetinkaya ve tüm gözaltına alınan dostlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.

 

Avcılık Katliamları Durdurulsun!

Gözaltılar serbest bırakılsın!

Dersimde Doğanın Talanına Hayır

Dersim haklı değil, avcılar gözaltına alınsın!

Dağ keçilerine, kurda, kuşa… özgürlük!

 

Munzur Koruma Kurulu (DEDEF)

Ayrıca Kontrol Et

Kerküt Köyü’nde de Doğa Katliamı

Islahiye'nin Kerküt, Haltanlı, Sulumağara, Çamurlu Kayabaşı ve Dolan köyleri, 2010'den bu yana doğa yıkımının hedefi durumunda