Şule Çet’in katillerinin parayla hazırlattığı rapordaki ifadeler…



Şule’nin katillerinin hazırlattığı raporda kan donduran ifadeler yer aldı, “Bir kadının rızası olmadan zorla ırzına geçilmesi mümkün değil”miş!


Şule Çet, 28 Mayıs’ta Ankara’da lüks bir plazanın 20. kattaki ofisinden sabaha karşı saat 04:00 sıralarında Çağatay Aksu ve Berk Akand tarafından pencereden itilerek katledilmişti. Burjuva medya ‘intihar’ başlıklarıyla verdi haberleri, ancak Şule’nin intihar etmediği en başından belliydi…

Soruşturma dosyasına giren otopsi raporunda Çet’in ölümünden önce ters ilişkiye zorlandığına dair bulgular yer aldı. Ayrıca Çet’in 9 parmağının tırnak altında bir erkeğe ait dokular (deri kalıntısı) ve DNA bulguları tespit edildi. Çet’in kanında “Uyumayı tetikleyen uyarıcı madde” ile vücudunda boğuşma izlerine de rastlandı. Erkeğe ait doku örnekleri ve DNA bulgularının ise Çağatay Aksu’ya ait olduğu belirlendi. Şule’nin ölümü ‘intihar’ değildi, ‘sır’ hiç değildi. Tüm bulgularıyla şiddete, tecavüze, kadın cinayetine işaret ediyordu.

Davada iddianame kabul edilmiş, Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın kasten öldürme, cinsel saldırı ve hürriyetten yoksun bırakma suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39’ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti.

Soruşturma devam ederken defalarca deliller karartıldı, raporlar eksik yazıldı, hatta Adli Tıp yayınladığı raporda yüksekten düşüp ağır beden travması yaşadığından tecavüze uğrayıp uğramadığının bilinemediği belirti. Üç profesör, bir doçent, bir uzmanın imzasının bulunduğu 21 sayfalık raporda “Bilemiyoruz” dendi.

Şimdi ise Şule’nin katillerinin parayla hazırlattığı raporda alenen “Bir kadın bir erkekle tenhada içki içmeyi kabul etmişse cinsel ilişkiye rıza göstermiştir” deniyor. “Olağan koşullarda erişkin bir kız ya da kadının rızası olmaksızın ırzına geçilmesi mümkün değildir” ifadesi ile başlayan rapor, erkek hukukunu tüm iğrençliğiyle gözler önüne seriyor.

Şule’nin cinayetini böyle pişkin ifadelerle meşru göstermeye çalışılan rapor aslında cinsel tacize uğrayan, tecavüz edilen ve öldürülen kadınlara yapılan yargılamanın ete kemiğe bürünmüş hali gibi.

Ancak toplumumuzdaki kadın mücadelesi dinamiğinin bu rezil eril yaklaşıma gereken cevabı vereceğinden şüphemiz yok. Kadınlar, bu kirli anlayışı tarihin çöp kovasına atacak ve “Bu cümleleri bir kez daha kurdurmayacaktır.”

 

 

Ayrıca Kontrol Et

Jîna Mahsa Amînî: Cesaretin Simgesi

Jîna Mahsa Amînî'nin hayatı pahasına reddettiği yasak ve bunun sonucu uğradığı şiddet, o saltanatın sarsılmasına, köklerinde derin çatlaklar oluşmasına neden olacaktı