Şule Çet’in, 29 Mayıs 2018’de Ankara’daki bir plazanın 20’nci katından aşağı atılarak katledilmesine ilişkin davanın ilk duruşması bugün Ankara Adliyesi’nde görüldü.
Davayı takip etmeye gelen kadınların yoğun katılımı nedeniyle daha önce Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi olarak bildirilen duruşma daha büyük bir salon olan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne alınmak zorunda kaldı. Hakim baroların, milletvekillerinin ve kadın örgütlerinin davaya müdahillik taleplerini ise “Geç kalıyoruz” diyerek reddetti.
Duruşma öncesi açıklama yapan kadınlar ilk önce intihar süsü verilmeye çalışılan cinayette davanın açılmış olmasının başlı başına kadınların mücadelesi ve dayanışmasının kazanımı olduğunu vurguladı.
İlk duruşması görülen davada tutuklu sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand ayrı ayrı ağırlaştırılmış ömür boyu ve 39 yıla kadar hapis cezası talebiyle, “cinayet”, “ırza geçme” ve “hürriyeti tahdit” suçlarından yargılandı.
Davayı takip etmeye gelenler duruşma salonunun önünden üst katlara kadar adliye koridorlarına sığmadı. Duruşmayı takip etmek için katılanların büyük çoğunluğunu ise genç kadınlar oluşturdu.
“Şule’nin acısından dolayı öfkeliyiz ama mücadelemiz devam edecek”
Duruşma öncesi Ankara Kadın Platformu adına açıklamayı yapan Şeyda Özcan, Şule Çet cinayetinde faillerin cezasız kalması için bu cinayete önce intihar süsü verildiğini hatırlattı. Özcan, ailesi ile ilk günden beri Şule’nin intihar ettiğine inanmadıklarını ve bunun bir cinayet olduğunu haykırdıklarını belirterek, bütün soruşturma boyunca kadın dayanışmasının güzel örneklerinden birini sergilediklerini söyledi. Özcan, platform olarak Çet ailesinin ve bütün katledilen kadınların yanında olduklarını vurgulayarak şunları söyledi: “Bugün burada oluşumuz bile başlı başına kadınların mücadelesinin ve dayanışmasının kazanımıdır. Şule’nin acısından dolayı öfkeliyiz. Ama mücadelemiz devam edecek. Şu an cinsel saldırı, hürriyeti tahdit ve aynı zamanda cinayet fillininden iddianame hazırlanmış durumda. Hep birlikte bu davayı takip edeceğiz. Türkiye’de suçların faillerin ceza alabilmesi için kamuoyu baskısı yaratmamıza gerek kalmayıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz”
Açıklama sonrası kadınlar hep birlikte davayı takip etmek için adliye binasına giriş yaptı.
Müdahillik talebine “Geç kalıyoruz” diyerek red
Mahkeme salonunda sanıkların kimlik tespitinin yapılmasının ardından Aile Bakanlığı, İnsan Hakları Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı, Ankara Barosu Baskanı, Aydın Barosu, Kırklareli Barosu ve milletvekilleri davaya müdahillik talebinde bulundu. Sanıkların yüzünü görmek isteyen avukatların talebini ise hâkim güvenlik gerekçesiyle reddetti. Mahkeme heyeti Çet’in yakınları ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı dışındaki müdahillik taleplerinin reddine karar verdi. Müdahillik talepleri reddedilen avukatlar beyanları alınmadan taleplerinin reddedilmesine tepki gösterirken, hâkim zaman sıkıntısını gerekçe göstererek “Geç kalıyoruz” dedi. Avukatlar ve milletvekilleri hâkimin kararına itiraz etti. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu “Burada bir kadın cinayeti söz konusu, bu durumda yargının sivil toplumun ve Meclisin müdahilliğini kabul etmesi gerekir. Siz kabul etmemekle sanıkları koruyorsunuz. Zaman problemimiz yok, bu cinayetlerin önüne bu şekilde geçemeyiz” dedi.
“Herkesi dinlersek sanık savunmalarına geçemeyiz” diyen hâkim sonrasında kurumlardan birer kişiye söz verdi. Özellikle kadın cinayeti davalarında müdahillik taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söyleyen HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, “Burada biz TBMM’nin milleti temsil ettiğini düşünerek buradayız. Bir kadının bir erkekle buluşmasının neye tekabül ettiğini gösteren anlayış bir cinayetin üstünü örtüyor. Bunu kabul etmiyoruz. Bu tür davalarda gerek Meclisin gerekse kadın örgütlerinin müdahillik taleplerinin kabul edilmesi gerekir. Sizin buradan bir an evvel gidilmesini istemeniz dışında cinayetin aydınlatılması konusunda zamanı harcamalıyız” dedi. Hakim, Kerestecioğlu’yu sözünü bitirmesi konusunda sık sık uyardı. Ankara Barosu, İHD, kadın örgütleri, avukat ve milletvekilleri müdahillik taleplerini yinelese de hakimin iddianameyi okumasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi.
Katil Çağatay Aksu: Buraya gelenler gösteriş yapıyor
Takım elbise giymiş katil-tanıklardan Çağatay Aksu savunmasına “Sizin ve Allah’ın vicdanına sığınıyorum” gibi klasikleşmiş bir ifadeyle başlarken, suçlamaları kabul etmedi. Aksu, “Üstüme atılan hiçbir suçu kabul etmiyorum. Biz kesinlikle cinsel saldırı ve cinayet işlemedik. Bu adli tıp raporunda da var. Ben halen şoktayım. Bu kadar insan neye dayanarak bizi suçluyor. O gece Şule gayet normaldi” dedi.
Aksu, “Şule 03.53’te odada yürümeye başladı. 50 saniye sonra peşinden gittim. ‘Ben gidiyorum’ tarzı bir söz söylediğini duydum. Telefonu ve çantası odadaydı. Ben dinlenme odasına girdiğimde pencereden sarkık durumdaydı. ‘Ne yapıyorsun sen?’ deyip tutmaya çalıştım. Sol elimle tutamadım, sağ elimle yakaladım. ‘Ben gidiyorum’ dedi. Berk’e seslendim, müzik sesinden dolayı duymadı. Elimden kaydı ve düştü. Berkin yanına koştum. Kendimi kaybettim. Berk’e söyledim. ‘Şule gitti’ dedim. ‘Şule atladı’ dedim. Bir süre inanmadı. Parmağımı gösterdim. Sonra aşağı indiğimizde o da anladı. Ben de normal değildim çünkü” diye konuştu. Sanık Aksu, cinsel saldırı bulgusu içeren Adli Tıp Kurumu raporunu da kabul etmediğini belirtti.
Sanık Çağatay Aksu ifadesinde üstüne atılan hiçbir suçlamayı kabul etmediğini söyledi. Aksu, Şule’ye dokunmadıklarını ve cinayetin söz konusu olmadığını söyleyerek, “Buraya gelenler gösteriş yapıyor” dedi.
Aksu, “Ben hâlâ şoktayım, bu kadar insan bizi suçluyor. Raporlarda da suçum olmadığı görülüyor. Cinayet demeyelim, düşme olayı diyelim. 6’da buluşma için randevulaştık. Kendisi 10.30’da geldi. ‘Ofise geçelim’ dedim, Şule de kabul etti. Şule gitmek istemediğini ama arkadaşının çocuğuna ders çalıştırma işinin çıktığını söyledi. Yelken Plaza’ya Şule ilk defa gelmedi. Patron çalışandan ziyade abi kardeş gibiydik biz. Aile sorunlarından, parasızlığından, okuldan bahsediyordu. Biz de ‘kafası dağılsın, sohbet edelim’ diye konuştuk. 12.30 sıralarında plazaya geldik. Müzik açtık, yiyeceklerimizi, içeceklerimizi açtık. Bütün gece müzik dinledik. Kendisinin omzuma yatması söz konusu. Ben de kafamı çevirdim, kesinlikle bir yakınlaşma olmadı. Şule dinlenme odasına gitti ve Şule’ye bakmak için gittiğimde düşer vaziyetteydi. Tuttum, ‘gidiyorum’ dedi ve atladı. Berk’e seslendim, o duymadı, elimden kaydı ve düştü” ifadelerini kullandı. Şule’nin eve gitmek istememesi sebebiyle arkadaşına mesaj attığını söyleyen Aksu, “Mesajların hiçbiri benimle ilgili değil. Şule’nin gitmek niyeti olsaydı ben gönderirdim zaten” diyerek Şule’nin mesajlarında gitmemek için kendilerini bahane ettiğini söyledi.
Katil Berk Akand, Şule’nin avukatlarına: Dedektif gibi soru soruyorsunuz
Duruşmada, Berk Akand’ın avukatları da Çağatay Aksu’ya cinayetin olduğu gece ile ilgili sorular sordu. Avukatlar Aksu’yu sıkıştırarak “Şule’nin emir altında olduğu Çağatay’ın ise emir verdiği anlaşılıyor” dedi. Hâkimin “Saat 12’ye geliyor daha sormayın” demesi üzerine salondan tepki geldi. Bunun üzerine hâkim soruları tekrar almaya başladı. Sanık Çağatay Aksu, raporlarda Şule’ye zorla cinsel şiddetin var olduğunun sorulması üzerine “Ne diyorsunuz, öyle bir şey asla olmadı. Hani nerde hangi rapor? Ben de istedim cezaevinde o raporu inceledim. Öyle bir şey göremedim.” diye cevap verdi. Avukatların sanık Aksu’yu çapraz sorguya çekmesiyle, Aksu çelişkili ifadeler verdi. Aksu “Olay yeri memuru musunuz, dedektif gibi soru soruyorsunuz” diye tepki gösterdi.
Katil-sanık Berk Akand ise ifadesinde Şule’yi tanımadığını iddia etti. Akand, “Olay günü Rıfkı Restoran’da tanıştım. Ben gittiğimde Şule, Çağatay’la oturmuş yemek yiyordu. Keyfi yerindeydi. Yemek yedikten sonra eğlenmeye devam ederiz diye, Şule’yi plazaya ben davet ettim” dedi. Şule Çet’in plazaya gitmek istemediğini ancak ısrarlardan sonra kabul ettiğini söyleyen Akand, “Müzik dinleyip eğlenmeye başladık. Hiçbir sıkıntı yoktu. Şule’nin bir ara kalktığını hatırlıyorum benim de içim geçmişti. Sonra Çağatay’ın bana seslendiğini duydum. Sesler duydum ve Çağatay bardak yıkıyordu. Sonra yine geldi, ‘Şule gidiyorum dedi, düştü’ dedi. Kendime geldiğimde dışarı çıktık. Güvenlik geldi, ‘patlama sesi duydunuz mu?’ diye sordu ve ben sinir krizi geçirdim sürekli” dedi. Şule’nin parmaklarında çıkan kendi DNA örneklerinin tokalaşma, halay ve aynı eşyayı kullanmakla da geçebileceğini söyleyen Akand, “Şule nasıl düştü bilmiyorum, görmedim” dedi.
Şule Çet ve ailesinin avukatı Umur Yıldırım sanık Berk Akand’a plazada yaşananlarla ilgili sorular yönelterek olaydan 18 dakika sonra dışarı çıktıklarını belirtti. Akand, “Ben krize girmiştim, Çağatay çok sakindi” dedi.
Katillerin avukatlarından iğrenç ifadeler
Sanık avukatları, Şule’nin bakire olmadığını, kızlık zarında eski yırtıklar olduğunu ve bira içtiğini sık sık vurgulayarak tüm savunmalarını pişkince gülerek yaptı. Kullandıkları “Başçavuşun eşeği” “kucak kucağa” “güle oynaya” gibi ifadelerle ‘erkek adalet’in parayla satılmış kirli birer piyonları olduklarını gösterdiler.
Şule’nin babası İsmail Çet bu çirkin ifadelere tepki göstererek “O benim kızımdı, kızım!” diye haykırdı. Katillerden Çağatay Aksu’nun yakını ise “O kızın o saatte neden orada olduğunu soracaksın!” dedi.
Katillerin avukatlarından birinin Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin sivil faşistlerinden Paşa Büyükkaraer bir diğerinin ise Levent Ekmen olduğu iddia ediliyor.
Duruşma 15 Mayıs’a ertelendi
Twitter’daki Şule Çet için Adalet hesabı, duruşmanın ertelendiğini duyurdu.
Mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Şule Çet’in ölümüne ilişkin ayrıntılı rapor alınmasını kararlaştıran mahkeme duruşmayı 15 Mayıs tarihine erteledi.
Mahkeme 15 Mayıs Çarşamba günü saat 10:00’da görülecek! O gün mahkemede daha kalabalık olalım. #SuleCetIcinAdalet demeye devam edelim! https://t.co/fh1AvdLQGU
— Şule Çet Dayanışma Platformu (@suleicinadalet) February 6, 2019
Mahkeme heyeti Şule Çet’in vücudundaki lezyonların düşme sonucu oluşup oluşmayacağı, herhangi bir darba maruz kalıp kalmadığı, kemik kırılmasının düşme öncesi ve sonrası olup olmadığı konusunda yeniden ayrıntılı rapor alınmasına karar verdi.
Çet’in sağ elinde üçüncü ve dördüncü parmak tırnaklarında Berk Akant’a ait bulguların maktulun daha önce dokunduğu bilgisayar, telefon ve halay çekme ile geçip geçmeyeceği konusunda adli tip kurumundan yeniden rapor isteyen mahkeme, tanık Pınar Turgut ile Berk Akant’ın konuşmalarının saatlerinin ayrıntılı öğrenilmesine, Çet’in anal bölgesinden alınan psa sıvısının kaç saat vücutta kalacağı konusunda yeniden ayrıntılı bilgi alınmasına, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve bir dahaki duruşmanın 15 Mayıs 2019 saat 10.00’a ertelenmesine karar verdi. Mahkeme salonunda bulunan kadınlar, tutukluluğun devamı kararını alkışlarla karşıladı.