Alışılmış bir siyasetçi olmadığını söyleyen Tayyip Erdoğan, 31 Mart seçim mitinglerinden ilkini gerçekleştirdiği Sivas’ta o her zamanki nobranlığını, işçi ve emekçileri aşağılayarak işine gelmeyen her şeyi “vatan hainliği” ile itham eden pişkinliğini kuşanarak konuştu. Miting alanından KİT’lerde çalışan işçiler için kadro talebini yükselten emekçileri, “KİT falan hepsinin kadrosunu verdik. Bizden bir şey beklemeyin. Her şeyi verdik. Bu toplantıyı provoke etmeyin. Alışılmış bir lider değilim, olmadım da” sözleriyle aşağıladı.
Erdoğan ne zaman bir şeye öfkelenmiş ve o öfkesini en kindar biçiminde dile getirmişse zayıf karnı orası olmuştur. Sivas’ta da ekonomik krizin sarsıcı etkilerinin; dayandığı milliyetçi-muhafazakâr tabanda ciddi bir dalgalanma yarattığı bu koşullarda bizzat bu tabana olan öfkesini bir kez daha Kürt düşmanlığı ipine sarılarak püskürtmeye girişti. Kürt halkına, evlatlarına sıkılan kurşunun maliyet hesabıyla; halkın açlığını, işsizliğini karşı karşıya koyan Erdoğan, aynı zamanda savaş bütçesinin astronomik rakamlara denk düştüğü, o bütçe için harcanan her kuruşun işçi ve emekçilerin daha fazla işsizleşip, aç kalmasıyla özdeş olduğunu da itiraf etti.
Domatesi-biberi-patlıcanı emekçilere çok görüp, “sınıfsal sebze” haline getirerek “o zaman yoksul mahallelerinde satılmasın bunlar” gibi bir hokkabazlıkla krizi perdelemeyi başaracağını sanan zihniyet, “maden milliyetçisin o zaman Kürde sıkılan kurşunun da faturasını ödeyeceksin” demek istedi.
Ta 1974’lerden beri varolan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ni yok sayarak “Sivas’a üniversiteyi biz getirdik” diyecek bir pişkinliğe sahip olan Erdoğan’ın bu konuşması için fazla söze, yoruma gerek yok. Her cümle kendisini teşhir ediyor, zihniyetini, işçi ve emekçilere bakış açısını ortaya koyuyor zaten.
Sivas’ta kenevir üretileceği “müjdesi” veren, aday çıkaran BBP’ye omuz atan, bir “denizi de biz getireceğiz evlallah” demediği kalan Erdoğan’ın o konuşmasının sadece bazı bölümlerini aktarıyoruz:
Bizler Cudi’de, Tendürek’te mücadeleyi verirken, onları temizlerken, sıfırlarken, sizin söylediklerinize bakın. Ne diyorlar domates, ne diyorlar patlıcan, patates. Düşünün ya düşünün bir merminin fiyatı nedir? Düşünün benim Mehmedimin giyinip kuşanıp bu teröristlere karşı verdiği mücadelenin bedeli nedir bir düşünün. Bunları bu iktidar yapıyorsa başarıyorsa… Siz hâlâ domates, patates, sivri biber konuşuyorsunuz. Bizi George, Hans bir yerlerden vurmak istiyor. Bunlar da ona ön ayak oluyorlar.
İki ay Afrin’de leblebi çekirdek mi kullandık? Mermi kullandık, bombaları kullandık. Silahlı silahsız bütün insansız hava araçlarıyla bu teröristleri yok ettik. Bu ne domatese ne patlıcana ne patatese benzer.
CHP’nin terör örgütüyle birlikte kurduğu ittifakı, görüyorsunuz kimler kimlerle iş tutuyor. CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi kol kola yürüyorlar. Güzel bir sözdür: Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Olay bu kadar basit gösterdikleri adayların tıyniyetlerini birlikte değerlendirecektik.