Atilla Acartürk yoldaşı katledilişinin 41’inci, Şerife anayı ise ölümünün 4’üncü yılında Karşıyaka Mezarlığı’nda düzenlenen anmalarla selamladık.
Anmamız mezar başında yapılan saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun ardından Alınteri adına bir konuşma yapıldı, yapılan konuşmada şunlar ifade edildi:
Atilla yoldaş mücadele ettiği dönemlerde işçi sınıfıyla, öğrenci gençlik içinde güvenilir, sevilen, sayılan biriydi. Böyle olması ve mücadeleyle kurduğu ilişkiyi içselleştirmiş olması onun çevresindekileri de örgütleyip, dönüştürmesine yansıyordu. Aranılan bir yoldaşımız olması belirgin bir özelliğidir.
Atilla’nın da içinde olduğu yoldaşlarımızın kurduğu ve bize miras bıraktığı mücadele geleneği hala devam ediyor. Bu geleneğin devamcıları olan yoldaşlarımız, yaşadıkları dönemlerde her zaman tarihsel bakımdan önemli rol oynamışlardır.
Bu geleneği devam ettirenler, 12 Eylül faşizmine karşı sokak savaşıyla karşılık verdiler. İşkencehanelerde, cezaevlerinde direnişi bir örgüt kültürüne dönüştürdüler.
İşçi sınıfını örgütlemekte güçlerinin üstünde roller oynadılar. Gezi Direnişi sürecinde Ankara’da Güvenpark’ın zapt edilmesinde Ethem yoldaş işçi kimliğiyle oradaydı. Sınıf kiniyle en önde olması ve faşist polis Ahmet Şahbaz tarafından katledilmesi bunun net örneklerindendir.
Kuruluşunda Serdar Ben (Maviş), İsmail Kızılay yoldaşların emeği olan ve Tekin Aslan gibi devrimcilerle buluşan İnşaat-İş Sendikası’nın yaratılması da bu çizginin sınıf içindeki duruşunun somut ifadesidir.
İnşaat iş Sendikası’nın 3. Havalimanı direnişindeki tutumu, Atilla yoldaşların yaratığı geleneğin sınıf içindeki somut karşılığıdır.
Bize düşen ise bu geleneği ve sınıf mücadelesini ileriye götürmek, mücadele bayrağını taşımak, devrim ve sosyalizm mücadelesinin başarıya ulaşabilmesi için bir mihenk taşı olmaktır.
Şerife anne için de tek bir söz söylemek yeterli olacaktır. Şerife anne hep ‘Ah bir bastonla bile olsa yürüyebilsem’ derdi. Bu sözüyle birlikte mücadeleye tutkunluğunu dile getirirdi hep.
Alınteri adına yapılan konuşmanın ardından Atilla yoldaşın mücadele arkadaşlarından Hüseyin Esentürk şunları dile getirdi:
Atilla’nın yanına geldiğimizde sadece onu ve mücadelesini anlatarak duygularımızı ifade etmek değil, biz onunla sohbet edip dertleşerek, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumlarda konuşmalıyız. Yoksa eksik kalır. Atilla aramızdan ayrılalı 41 yıl oldu; ama bizim için daha dün gibi. O kadar çok canımız yanıyor, o kadar çok eksikliğini hissediyoruz… Mücadeleye devam edeceğiz.
Avukat Kazım Bayraktar ise, “Biz bugün buraya Atilla’ya, onların başlattıkları geleneğin ve sınıf mücadelesinin nitelikli olarak devam ettiğini iletmek için geldik. Şantiye TV’nin yakında yayın hayatına geçeceği, İnşaat İş Sendikası’nın 3.Havalimanı direnişinde işçilerin isyanını üretimden gelen gücünü kullanarak örgütlü bir direnişe dönüştürme çabaları bu geleneğin sınıf mücadelesindeki çizgisinin niteliğini ortaya koymaktadır. Atilla’ya bunları ifade etmek istedik” diye belirtti.
Daha sonra Atilla yoldasın arkadaşları bazı anılarını anlattılar. Atilla ile yaşadıkları paylaştıkları ve aldıkları mücadele bilincinin gücünü “bugünkü koşullarda umudu kaybetmememize sebep oluyor” sözleriyle özetlediler.
Konuşmaların ardından anma sona erdi. Buradan Sezai yoldaşa da gittik sonrada mezarlıktan ayrılındı.