SES Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri, hastanelerin kapatılarak taşındığı Bilkent Şehir Hastanesi’nde yaşanan sorunlara ilişkin hazırlamış oldukları raporu kamuoyuyla paylaştı.
AKP’nin neoliberal sağlık politikaları kapsamında kamu sağlık harcamalarına olumsuz etkileri olan ‘Kamu-Özel Ortaklığı Modeli’nin ne anlama geldiğine ışık tutan bu raporla, yapılan şehir hastanelerinde ele alınan modelin ne olduğunu, ekonomi politiğini, uluslararası kuruluşların rollerini, ülke sağlık sistemini, çevreyi ve kent mimarisini, çalışanların istihdam durumunu, vatandaşa etkileri gibi konuları masaya yatırdıklarını ifade eden SES Ankara Şubesi yöneticilerinden Rona Temelli, “Kimi gelişmiş ülkeler, sağlık alanında yaratılan tahribatlar nedeniyle bu politikalardan vazgeçerken, AKP bu uygulamaları keşfedilen yeni bir buluş gibi sergilemeye çalışıyor” dedi.
Akademisyenlerden bilim insanlarına, meslek örgütü temsilcilerinden hastanelerde çalışan çok sayıdaki üyeye danışılarak hazırlanan raporda, şehir hastanelerini daha detaylı irdeleyen çeşitli çalıştaylar, paneller ve sempozyumlarla bazı cevaplara ulaşılarak önemsenmesi ve dikkate alınması gereken öngörülere de yer verildi.
Şehir Hastaneleri projelerinin özel işletme niteliği, kamu yatırımı olup olmadığı, kamu yararını gözetilip gözetilmediği, finansmanının nasıl sağlanacağı ve finansman açısından uygunluğu, projeye neden gerek duyulduğu, böylesi devasa bir projeye ihtiyaç durumu, personel yapısının nasıl olacağı, sermayenin durumu gibi başlıklarda raporda yer aldı.
Şehir hastanelerinin açılmasıyla birlikte bazı öngörülerin de ne kadar haklı olduklarını ifade eden Ankara Şube Eş Başkanı Rona Temelli, “Ankara’da yer alan şehir hastanelerine yönelik önemli tespitlerimiz oldu. Yaklaşık 3 hafta önce sessiz sedasız 2 eğitim araştırma hastanesi Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’ne taşındı. 2004 yılında açılan Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi ve Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bilkent Şehir Hastanesi kampüsünde yer alan Kalp Damar Hastanesinde kısmi hizmet vermeye başladı. Bu durum hem sağlık emekçileri hem de kronik takipli hastalar için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Dünyanın 3. büyük hastanesinin hizmet verdiğini duyan olmuştur belki. Ama seçim öncesi bu sessizliğin nedeni 14 Mart tarihindeki açılış mı, yoksa sorunların kamuoyundan gizlenmesi çabası mı bunu zaman gösterecek” dedi.
SES Genel Merkez ve şube yöneticilerinin Bilkent Şehir Hastanesi’nde yaptıkları incelemeler sonucu tespit ettikleri sorunları sıralayan Temelli, şunlara değindi;
En önemli sorunların başında elbette alınan siyasi ve ekonomik kararlar gerekçesi ile işsiz kalan sağlık emekçilerinin durumudur. Yıllardır kadro talebi ile umutlandırılan, kadro dışı kalan, sonra da işsiz kalan 150 sağlık emekçisinin yeniden istihdama dâhil edilmeleri için gereken çabanın gösterilmesini talep etmekteyiz.
Dünyanın 3. büyük hastanesi olarak reklam edilen Bilkent Şehir Hastanesinde nitelikli yatak sayısı, yoğun bakım yatak sayısı, manyetik rezorans, tomografi ve diğer görüntüleme cihazlarının sayısı, laboratuvar cihazlarının sayısı gibi teknolojik ve lojistik durumların bilgisi verilirken hizmet verecek çalışan sayısı ile ilgili tek rakama bile rastlanılmamaktadır.
Taşınan ve taşınacak olan hastanelerin birçoğu şehrin göbeğinde yer alan hastaneler olması itibarıyla ulaşım hem çalışanlar için hem de hizmet alanlar için bir sorun haline gelmiştir.
Farklı kurumsal kültürleri olan hastane çalışanlarının yeni bir kurumda çalışmaya başlaması hele ki mekânsal büyüklüğü şimdiye kadar çalıştıkları hastanelerin mekânsal büyüklüğünün çok çok üstünde olması onların uyum sürecini oldukça zorlaştıran bir faktördür. Kurumlar uyum eğitimleri ile bu durumu gidermeye çaba harcarlar.
Farklı kurumsal kültüre sahip hastanelerin bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkan önemli sorunlardan birisi de çalışanlar arasında iş barışının bozulmasıdır.
Hastaneler çalışanlar ve hastalar için çok tehlikeli alanlardır. İçerisinde barındırdığı riskler birçok endüstri alanından daha fazladır. Şehir hastanelerinde bu tehlikeler farklı bir boyuta taşınmıştır.
Bilkent Şehir Hastanesinde de diğer şehir hastanelerinde olduğu gibi katlara asansörlerle ulaşılmaktadır. Son yıllarda birçok hastane yangınına şahit olduk. Yangın esnasında asansörler kullanılmamaktadır. 36000 kişiye yemek çıkan bir hastanede olası bir yangın durumunda tahliye için yangın çıkışları mekânsal büyüklük dikkate alınırsa yangın çıkışları yeterli sayıda ve kolaylıkla erişilebilir durumda mıdır?
Mekânsal büyüklük çalışanların iş yükünü arttıracak ve eskisine göre daha fazla efor sarf etmelerine neden olacaktır. Özellikle doktor ve hemşirelerin çalışma prensipleri ve protokolleri (15-30-60 dakikada bir vital bulgu alma, kan ve kan ürünleri transfüzyon takipleri, KVC hasta takipleri gibi, kanama kontrolü, ateş takibi vb. ) yatak başına ortalama 257-312 metrekarenin düştüğü kliniklerde aşırı efor sarf etmelerine, hasta çağrılarına yanıt veremez hale gelmelerine neden olacaktır.
Dünyanın 3. Büyük hastanesinde AVM konforunda sağlık hizmeti üreten sağlık emekçileri en temel sorumluluklarından biri olan çocuk bakımı ile ilgili yasalarda yer alan kreş hakkı ile ilgili düzenleme yapılmış olduğunu ümit ettiler. Her türlü konforun sağlandığı bir kurumda elbette kreş de vardır diye düşündüler. Fakat daha önce açılan diğer şehir hastaneleri gibi Bilkent Şehir Hastanesinde bir tane bile kreş yok. Yıllardan beri talep ettiğimiz 7/24 hizmet veren ücretsiz kreşlerin böylesine devasa bir projeye imza attanlar için ciddi bir maliyet kalemi oluşturmadığını düşünmekteyiz.
Engelli, yürümekte zorluk çeken, yaşlı, hamile, çocuk hasta gibi özel durumlu hastaların şehir hastanelerine ulaşımı için özel tedbirler alınması gerekmektedir.
Şehir hastaneleri ile ilgili Sendikamız SES, TTB ve ATO’nun yaptığı çalışmalarda kamuoyu ile paylaşılan ya da erişebildiğimiz protokollerde şehir hastanelerine kapatılacak hastanelerden hiçbir tıbbi cihaz, sarf malzemesi, ilaç gibi hizmet sunumunun önemli girdilerinin götürülmeyeceğiydi.
Sıklıkla reklamı yapılan “hastanelerde kuyrukları kaldırdık” söyleminin gerçeği yansıtmadığını Ankara’nın göbeğinde Sağlık Bakanlığına birkaç kilometre uzaklıktaki Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesine bir uğrayıversinler.
Bilkent Şehir Hastanesi fiilen açılmasının üzerinden 3 hafta geçmiş ve bu süre zarfında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak yukardaki gözlemler yaptık. Biz bir sağlık örgütü, bir sağlık sendikası olarak ülkemizin sağlık sistemini ve halkımızın sağlık hakkını ilgilendiren her konuda doğrudan tarafız; sağlık sisteminin de önemli bir parçasıyız. Sağlık politika yapıcıları tarafından yok sayılmamız, muhatap alınmamız bu gerçeği değiştirmemektedir. Çünkü sağlık hizmetini üreten ve aynı zamanda ürettiği bu hizmeti alan kişileriz. Dolayısı ile bu alanda ki yetkinliğimizi yetkilerle tartışmıyor ve de tartıştırmıyoruz.
Biz sağlık emekçileri olarak tarihsel deneyimimiz ve birikimlerimiz ile biliyoruz ki sağlık meta dışına çıkarılan bir alan olmalıdır. Birey, toplum ve doğa yararına sağlık hizmet üretimi esastır. Sağlık hizmeti topluma en yakın yerde, ulaşılabilir, uygun mekânlarda verilmelidir. Sağlığı geliştirici ve koruyucu hizmetler öncelenmelidir. Sağlıkta önceliklerin belirlenmesi ve sağlık kurumu gereksinimlerinin saptanması çalışmaları toplum, akademi, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları ile birlikte yürütülmelidir.