Epilepsi hastası tutuklu Elazığ Cezaevi’nde yaşamını yitirdi



Elazığ Kampüs Açık Cezaevi’nde kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren epilepsi hastası 18 yaşındaki Rıdvan Barış isimli tutuklunun kalp krizi geçirdiği sırada duvarları yumrukladığı ancak ilgilenen olmadığı belirtildi


Elazığ Kampüs Açık Cezaevi’nde tutuklu epilepsi hastası 18 yaşındaki Rıdvan Barış, geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Bugün Saat 10:30’da yaşamını yitirdiği öğrenilen Barış’ın cenazesini saat 12.00’de ambulansla hastane morguna kaldırıldı.

Elazığ Kampus Açık Cezaevi A-9 No’lu’ya bir ay önce getirilen Barış’ın devam eden tedavisinin yapılmadığı öğrenildi. Aynı cezaevinden arayan bir tutuklu, Barış’ın Şırnak’a bağlı Silopi ilçesinden olduğunu söyledi.

‘Duvara vurdu ilgilenen olmadı’

Barış’ın tedavisi için cezaevi müdürlüğüne sürekli başvuruda bulunduğunu kaydeden tutuklu, şunları söyledi:

Barış kendi durumun yetkililere anlatarak tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. Birkaç gün önce yine rahatsızlandı. Cezaevi Müdürü’ne durumunu iletti ancak ilgilenilmedi. Yine Yunus isimli Başgardiyan’a durumunu aktardı.

 

Başgardiyan da başka bir gardiyana gönderdi. Rıdvan Barış ve koğuş arkadaşları kendi durumunu anlattıktan sonra gardiyan ‘Yapılacak bir şey yok’ diyerek ayrıldı. Bu sabah saat 04.00’e Barış tekrar rahatsızlandı ve duvarlara yumruk vurdu. Ancak ilgilenen olmadı. Sabah sayımından sonra durumu iletmelerine rağmen ilgilenen olmadı.

 

Sayımdan sonra saat 10.30’da Barış kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Yanındaki tutuklular durumu yetkililere iletmesine rağmen ilgilenen olmadı. Olaydan 1 buçuk saat sonra (saat 12.00) ambulans geldi ve cenazesini battaniyeye sararak hastaneye kaldırdı. Buna rağmen Cezaevi Savcısı olay yerinde inceleme yapmadı.

 

Ayrıca Kontrol Et

12 Eylül’le Hesaplaşmak

Türkiye’de işçi ve emekçi kitleler, insanlığı çürütüp doğayı ve ekolojik dengeyi mahveden kapitalist sisteme alternatif arayışı içindeki gençler ve aydınlar devrimci örgütlere, onların yönetimlerine, program ve politikalarına, sözlerine ve vaatlerine güvenlerini yitirdilerse, onların önerdikleri yoğurdu bile defalarca üflemeden yemeyecek kadar kuşku duyar hale geldilerse bu yabancılaşmayı doğuran ilk büyük tarihsel kırılma 12 Eylül’de yaşandı