AKP ‘ben devletim’ diyor!



İstanbul Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın dev afişleriyle donatıldı.


Bu yerel seçim çalışmalarının alışılmış olandan çoktan uzaklaştığı ve bizzat AKP yandaşı kalemşorlara bile “Seçime mi gidiyoruz, savaşa mı?” sorusunu sorduracak kadar şirazesinden çıktığı açık. Kürt düşmanlığı ve din bezirganlığı gibi tehlikeli 2 ipe tutunan ve yarattığı toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştirmek için adeta çırpınan burjuva iktidar bloku, tükenmişliğini; kendisiyle birlikte emekçileri de çukura çekecek bu karanlık ve tehlikeli yöntemler-söylemlerle aşacağını sanıyor. Sandıkça da adeta can havliyle daha da saldırganlaşıyor.

Çalışmalar aynı zamanda AKP’nin devletleştiğini, devlet olanaklarını har alanda olduğu gibi seçim çalışmalarında da en pervasız biçimlerde kullanarak bir kez daha ilan ettiği çıkışlara sahne oluyor. Kentlerin meydanlarında belediyelerin kurduğu dev ekranlardan tüm halka Tayyip Erdoğan’ın tüm illerde gerçekleştirdiği mitingleri izlettiriliyor ya da dinletiliyor. Devlet dairelerinde AKP toplantıları yapılıyor. AKP bütçeden ayırdığı çeşitli ödeneklerle o tanıdığımız para karşılığında oy satın alma yolunu en pişkin biçimlerle bir kez daha sahneliyor.

Onun “ben devletim” mesajı saldığı konulardan biri de dev afiş ve pankartlarını devlet dairelerine asması.

Bu pratiğini bugün de İstanbul Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın dev afişleriyle donatarak tekrarladı.

Bu rahatlık ve pervasızlık AKP’nin kaybetmekten korktuğu o olanakların neler olduğunu ve neden bu kadar saldırganlaştığının da tercümesi niteliğinde.

Ayrıca Kontrol Et

Barınak = Ölüm Kampına Karşı Mücadeleyi Yükselteceğiz!

Barınakta görevli olanları araştırın, çoğu sürgün edilmiştir. Barınaklar onlar için verilecek en büyük ceza olarak görülmüş, barınağa cezalandırılmak için gönderilmişlerdir. Mesela bir barınak görevlisi elektrik mühendisi olduğunu ancak görevli olduğu barınağa sürgün olarak gönderildiğini söylüyor