İHD ve THİV: Hapishanelerdeki mahpuslar yaşamlarına son vermemelidir!



İHD ve THİV ortak açıklamalarında hapishanelerde devam eden açlık grevleri esnasında peş peşe gerçekleşen yaşamına son verme eylemlerinden vazgeçilmesini isteyerek, “Tecride hayır!” dediler.


İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) yaptıkları ortak açıklamada, hapishanelerde devam eden açlık grevleri esnasında peş peşe gerçekleşen yaşamına son verme eylemlerinden vazgeçilmesini isteyerek, “Tecride hayır!” dediler.

İki kurum, İmralı Hapishanesi’nde Abdullah Öcalan ve diğer 3 mahpus üzerindeki tecridin kaldırılması amacı ile 8 Kasım 2018 günü Leyla Güven tarafından başlatılan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinin 100’ün üzerinde binlerce tutsağın katılımıyla sürdürüldüğünü hatırlattılar.

Tecride karşı direnişi yaşamlarına son vererek başka bir düzleme taşıyan tutsakların bu tutumlarından duyulan üzüntünün ifade edildiği açıklamada, “Hatırlatmak isteriz ki yaşam kutsaldır” diye vurgulandı.

Açıklamanın devamında tecridin kaldırılması talebinin insan hakları hareketince anlaşıldığı ve bu sesin duyulması için gerekli girişimlerin başlatıldığı, siyasi iktidarla görüşmelerin yapıldığı, taleplerin iletildiği anlatılarak, “Dolayısıyla mahpusların tecridin sona erdirilmesi ile ilgili taleplerinin karşılık bulacağı bir noktaya elbette gelinecektir” denildi.

Hapishane ya da herhangi bir yerde hiç kimsenin yaşamına son vermemesi gerektiği vurgusu yapılan açıklamada, “Bu tarz eylemleri kesinlikle onaylamadığımızı ve karşı olduğumuzu belirtmek isteriz. Mahpusların içerisinde bulunduğu siyasal ve psikolojik ortamın farkındayız. Ancak tecridin kaldırılması noktasında kişilerin yaşamlarına son vermesi kabul edilemez ve bu tarz eylemlere başvurulmamalıdır. Bu konuda bu çağrımızın gereği anlaşılmalı ve mahpuslar üzerinde etkili olabilecek çevrelerin de bu konudaki sorumluluklarını hatırlatmak isteriz” diye kaydedildi.

Siyasi iktidarın tecride son verip, talepleri dikkate alması çağrısının yinelendiği açıklamada, yaşamına son veren tutsakların cenazelerine uygulanan muamelenin kabul edilemezliği vurgulanarak, “Usulüne uygun defin hakkı ailelerin yas süreçlerini yaşayabilmeleri bakımından mutlaka uyulması gereken bir haktır. Siyasi iktidarı cenazelere karşı olan bu saygısız ve kanuna aykırı tutumunu terk etmeye, ailelerin yas süreçlerini yaşamasına izin vermesini talep ediyoruz” denildi.

Halen yüzün üzerindeki hapishanede binlerce kişi tarafından devam ettirilen süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinde gelinen aşamanın oldukça ciddi olduğu hatırlatılan açıklamada, siyasi iktidarın en azından bu aşamada bağımsız heyetlerin ve hekimlerin cezaevlerine gitmesine izin verilmesi çağrısı yapıldı.

İnsan hakları örgütleri olarak devam eden açlık grevleri nedeni ile cezaevlerini yakından izlediğimizi, avukatlar vasıtası ile ziyaretler gerçekleştirdiğimizi, siyasi iktidara talepleri ilettiğimizi, demokratik kamuoyunun daha fazla duyarlı olması için girişimlerde bulunduğumuzu, uluslararası toplumun ve uluslararası kuruluşların sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda girişimlerde bulunmaya devam ettiğimizi, kısacası açlık grevinde bulunanların zarar görmemesi ve tecridin kaldırılması konusunda elimizden gelen tüm çabayı gösterdiğimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşmak isteriz” diye kaydedilen açıklama “Umuyoruz ki bu çağrımıza uyulur ve bir daha hiç kimse yaşamına son vermez denilerek bitirildi.

Ayrıca Kontrol Et

Barınak = Ölüm Kampına Karşı Mücadeleyi Yükselteceğiz!

Barınakta görevli olanları araştırın, çoğu sürgün edilmiştir. Barınaklar onlar için verilecek en büyük ceza olarak görülmüş, barınağa cezalandırılmak için gönderilmişlerdir. Mesela bir barınak görevlisi elektrik mühendisi olduğunu ancak görevli olduğu barınağa sürgün olarak gönderildiğini söylüyor