Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’nden 239’uncu açıklama



Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, tecridin kaldırılması talebiyle devam eden açlık grevlerine, tutsakların yaşadıkları hak gasplarına dikkat çekerek, Bolu F Tipi Cezaevi’ndeki Hasan Alkış’ın durumunu gündeme getirdi


İHD Ankara Şubesi Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, cezaevlerindeki hasta tutsaklara ilişkin her hafta cumartesi günleri gerçekleştirdiği basın açıklamasının 239’uncusunu gerçekleştirdi.

Basın açıklamasında Leyla Güven ve binlerce tutsağın tecride karşı gerçekleştirdikleri açlık grevlerine ve tecridi protesto etmek için gerçekleşen yaşama son verme eylemlerine işaret edilerek, çözüm istendi. Açlık grevindeki tutsakların sağlık durumları, yaşadıkları hak ihlalleri anlatıldı.

Bu hafta yapılan açıklamada Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Hasan Alkış’ın sağlık durumu ve içinde bulunduğu koşullar anlatıldı.

İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen’in yaptığı açıklamada şunlar ifade edildi:

Bizler bu hafta Bolu F Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Hasan Alkış’ın durumunu ele alacağız. Ağır hasta mahpus Hasan Alkış Behçet hastasıdır. Bu hastalık sol gözüne ve beyin damarlarına atıp tahribat yaratmış, bu nedende iki farklı zamanda felç geçirmiştir. Uzun süren tedavi sonucunda kol ve bacaklarındaki hissizlik de kısmen iyileşme olsa da kol ve bacaklarda güçsüzlük ve uyuşmalar yaşanmaktadır. Son bir yılda gözleri sıkça enfeksiyon kapmaktadır. Görme hissinin azalması ve görme bozukluğu hissedip, revire ve oradan iki ayda gidebildiği hastanede yapılan tetkiklere göre enfeksiyon tespit edilmiştir. Verilen ilaçları kullanmasına rağmen enfeksiyon tekrar etmektedir. Sağlık sorunlarından dolayı, 2015 yılında Ankara Numune Hastanesi sağlık kurulu tarafından verilen rapora göre %43 engellidir. Ayrıca; kalp yetmezliği, yüksek tansiyon hastasıdır. Açık kalp ameliyatı olmasına rağmen kalp yetmezliği sorunu devam etmektedir. Kullandığı ilaçlara rağmen tansiyonu kontrol altında tutulamıyor. Behçet hastalığının atak yapmasından dolayı kimi zaman durumu ağırlaşmaktadır. Mevcut kalıcı hastalıkları ve %43 engelli olması nedeniyle, hapishanede ihtiyaçlarını arkadaşlarının yardımıyla karşılayabiliyor. Ağır hasta olmasından dolayı yalnızca rutin kontroller, kan değerlerine bakılması ve ilaç verilmesi yeterli olmamaktadır. Tam teşekküllü hastanelerde, hastalıklarının iyileşmesine yönelik kesintisiz tedavisinin başlatılması gerekmektedir. Tüm ağır hasta mahpusların, mevcut cezaevlerine göre biraz daha iyi durumda olan ve ihtiyaçların sağlık personeli tarafından karşılanan İstanbul-Metris, İzmir-Menemen Rehabilitasyon tipi cezaevlerine gönderilerek buralarda sağlığa erişimlerinin kolaylaştırılması gerekmektedir.

 

Yaşam hakkı kutsaldır ve tüm dünyada, uluslararası sözleşmelerle ve anayasal hak olarak da garanti altındadır. Ancak gelinen süreç gösteriyor ki, yaşam hakkının yok edilmesinde bir sakınca görülmüyor. Hapislik yalnızca özgürlükten mahrum bırakmak durumudur. Ancak diğer tüm haklardan yaralanmaları zorunludur. Hapishaneler ne yazık ki; toplumun yüzünü sorunlarına çevirmesi gereken, en yoğun hak ihlali yaşanan alanlardır. Yüzlerce hasta mahpusun ya tedavileri yapılamıyor ya da yapılan tedaviler yetersiz kalıyor. Ciddi hastalıklar geçici çözümlerle öteleniyor ve bu da hastalıkların ağırlaşmasına, mahpusun ölüme yaklaşmasına neden oluyor. Yetkili kurum ve kuruluşlar Hasta Mahpuslar sorununa acil olarak çözüm üretmek zorundadırlar.

 

Bizler; Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi olarak 239. Haftada, Hasta Mahpusların tedavilerinin yapılması için ve Hapishanelerde yaşatılan hak ihlallerinin son bulması için hapishane ve mahpusların durumlarını dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz.

 

Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi

Ayrıca Kontrol Et

12 Eylül’ü Hatırlamak (II)

‘O yenilgi, en başta dönemin “büyük” örgütlerinin yenilgisidir’