Ankara’da bir plazanın 20. katından atılarak katledilen Şule Çet’in katilleri Çağatay Aksu ve Berk Akant’ın Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılanmalarının 4. duruşması görüldü. Duruşma, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilerek 20 Kasım’a ertelendi.
Kayseri Üniversitesi’nden düşme açısı ile ilgili rapor yazan Prof. Dr. Çağlar Özdemir duruşmada tanık olarak dinlendi. Özdemir, yaptığı bilimsel incelemelerin Şule’nin kendisini atmak biçiminde değil, birisi tarafından iteklenerek düştüğünü gösterdiğini, ayrıca cinsel saldırıya uğradığına dair delillerin olduğunu vurguladı.
Şule’nin katillerinden Çağatay Aksu her duruşmada olduğu gibi bu duruşmada da aynı saldırgan tutumuyla Şule’nin katledilmesinin sessizlikle boğulmasının önüne geçen kadın örgütlerini, sosyal medyadaki duyarlılığı hedefe çakarak, beraatını istedi.
Öncekilerden daha kalabalık bir katılımın olduğu görülen bugünkü duruşmada, katılımcılar salona sığmayınca iki salon birleştirildi. Duruşma öncesinde kadın örgütleri Adliye önünde yaptıkları basın açıklamasında kadın katillerinin yargılanması, gerçek adaletin sağlanması için verilen mücadelenin büyütüleceği, kadın düşmanı politikaların karşısında durulacağı vurgulandı.
Duruşmaya tutuklu sanıklar, Şule’nin ailesi, taraf avukatları, kadın örgütleri katıldı. Duruşmayı öğrencisi olan İsmail Hikmet tarafından öldürülen akademisyen Ceren Damar’ın babası Mustafa Damar da izledi.
Kimlik tespitlerinin ardından Şule’nin ev arkadaşı Lilya’nın tanık anlatımına geçildi. Lilya, sanık avukatlarının iddiasının aksine Şule’nin öldüğü gece kendisine gönderdiği mesajları silmediğini söyledi. Lilya, Şule’nin herhangi bir psikolojik sorununun bulunmadığını da belirtti.
Kayseri Üniversitesi’nden düşme açısı ile ilgili rapor yazan Prof. Dr. Çağlar Özdemir mahkemede tanık olarak şunları söyledi:
Şule kendini öne doğru attıysa düşmesi çok hızlı olacaktır. Sanık asılı gördüğünü söylüyor Şule Çet’i ancak bu ihtimal çok düşük. Olayın sanıkların anlattığı gibi olmadığı görülmekte. Tüm incelemeler sonucunda Şule’nin kendisini ittirerek attığını düşünerek düşüşün bir ivme ile değil serbest bir şekilde olduğu şüphesiz çok açık. Şule’nin düşerken kıyafetlerinin paraşüt etkisi yapmış olabilir deniyor. Olmaz çünkü üzerinde tayt ve dar bir kazak var.
“Düştükten sonra ayakkabının Şule’nin kolunun altında bulunması mümkün değil”
Şule Çet’in balıklama atlamış olduğunu göz önünde bulundurursak bu şekilde atlayabilmesi iki seçenek vardır: Ya direkt balıklama olarak atladı ya da sehpaya basarak atladı. Fakat sehpada hiçbir ayak izi yok. Diğer seçeneği göz önünde bulundurduğumuzda sanığın ‘kurtarmaya çalıştım’ ifadesi şüpheli olduğunu görürüz çünkü eylem o an saniyeler içinde gerçekleştirmiştir ve bu kadar kısa bir süre içinde kurtarmaya çalışmak mümkün değildir. Şule’nin kafası vücudundan önce yere temas ediyor. Şule Çet düştüğü anda ayakkabı ayağında değil. Düştükten sonra ayakkabının Şule’nin kolunun altında bulunması mümkün değil.
“Gazi Üniversitesi psikiyatri bölümü Şule’nin intihar edecek bir ruh halinde olmadığını da raporladı”
Şule’nin düştükten sonra kıyafetlerinin boynuna kadar katlanmış diyelim ki sehpaya çıktı ellerini koydu ama parmak izi yok. Sanık tutmaya çalıştı ve düştü, bu şekildeyken kıyafetin kıvrılması mümkün değil. Şule’nin atıldığında yarı çıplak olduğunu düşünüyoruz. Bu da cinsel şiddetin olduğu iddiası ile bütünlüklü bir veri. Olay yeri canlandırması üzerine bilim insanın davadaki açıklamasında atlama pozisyonu için pencerede parmak izi olması gerekiyor ancak incelemelerde bulunamadı. Şule’nin iç çamaşırı katlanmış. Bu düşme ile ilgili olamaz. Bu Şule’nin atılmadan önce yarı çıplak olduğunu kanıtlıyor. Düşme durumlarında noktasal kanamalar olur. Dosyanın geneline bakıldığında sıyrıklar ve maddi bulgular cinsel saldırıya işaret ediyor. Gazi Üniversitesi psikiyatri bölümü Şule’nin intihar edecek bir ruh halinde olmadığını da raporladı.
“Anlatımlarda eksik olan şeyler var”
Sanık göğsünün cama çarptığını ve diğer eliyle Şule Çet’in bacağını tuttuğunu belirtiyor. Ardından da Şule ile kısa bir konuşma sonrasında Şule’nin ellerinden kaydığını belirtiyor. Ancak Şule’nin bedeninin bulunduğu nokta serbest düşmeye uygun değildir. Olay yeri keşfinde halının, sehpanın ve diğer eşyaların konumuna baktığımızda sanıkların dediği gibi orada bir olaya müdahale etme çabası olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla bu anlatımlarda eksik olan şeyler var.
“İntihar edebileceği konusunda dosyada bir bilgi veya gözlemin yok”
Çet’in psikolojisinin incelenmesi için bilirkişi heyeti talep ettiği Gazi Üniversitesi, bilirkişi raporunu tamamlayarak mahkemeye sundu. Raporda, “Maktulün intihar edebileceği konusunda dosyada bir bilgi veya gözlemin olmadığı” belirtildi. Ayrıca olay yeri keşif raporunda ise atma/atılma konusunda “kesin bir ayrım yapılamadığı” belirtildi. Konu hakkında değerlendirmede bulunan Şule Çet’in avukatlarından Umur Yıldırım, “Biz en başından beri böyle olmadığını belirtiyorduk ama onların tutunacak tek dalı buydu” dedi.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Hakan Kar ise rapor hakkında “Gazi Üniversitesi’nden hocaların düzenlediği rapor birçok noktaya açıklık getiren, çok zengin ve bilimsel bir rapor” yorumunu yaptı ve raporun davanın seyrini değiştirebileceğine dikkat çekti. Sanıkların iddialarının tek tek çürümesine dair konuşan Yıldırım, “Bunun sonunda ağırlaştırılmış müebbet var. Cinsel saldırı suçu var, her şeyi yapacaklar. Yeni iddialarda bulunacaklar. Ben artık şaşırmıyorum” dedi.
Sosyal medya yüzünden tutuklanmışlar!
Sanık Çağatay Aksu’nun, sosyal medyada Şule Çet davasının paylaşıldığı #ŞuleÇetİçinAdalet hashtagini şikayet ederek “Biz sosyal medya yüzünden tutuklandık, bir gecede 11 milyon mesaj atıldı” demesi üzerine salondan “yuh” sesleri yükseldi. Aksu, sözüne “Beraat olacağım, eminim” diyerek devam etti. Sanık Berk Akand’ın avukatı ise, sanığın annesinin sağlık durumunun iyi olmadığını ifade ederek “1,5 senedir neden tutuklu olduğunu bilmiyoruz. Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum” dedi.