İran molla rejimi, yoksul halka kelimenin gerçek anlamıyla zırnık koklatmadan kaymağını yediği petrol ve doğal gaz gelirlerinin ABD emperyalizminin ambargosuyla düşmesi üzerine yaptığı akaryakıt zammını “yoksulların yararına” diye savunurken yoksul halk artık canına tak etmiş adaletsizliklere-eşitsizliklere karşı sokaklara çıktı. Halkın tepkisine gerçek mermiler, gözaltı ve polis saldırganlığıyla yanıt veren mollalar, eylemleri de her zamanki gibi “sabotaj”, “dış güçlerin oyunu” olarak tanımladı.
İran’da Cuma günü (15 Kasım) alınan kararla benzine yaklaşık yüzde 50 oranında zam yapılmış, kota sistemi getirilmişti. Devlet tarafından sübvanse edilen benzinin litresi 10 bin riyalden 15 bin riyale çıkarılmış; 60 litreden fazla benzin alımında litre fiyatı 30 bin riyale yükseltilmişti.
Bu zamların tüm tüketim kalemlerine etki edeceği açıkken; İranlı mollalar halkla dalga geçercesine zamları “gelirden biz yararlanmayacağız, yoksullara dağıtacağız” diyerek savundular. ABD emperyalizminin baskılarıyla da birleşerek derinleşen ekonomik-siyasi zorbalığın daha da derinleşeceğinin ilanı anlamına gelen zamlara karşı halk, başkent Tahran’ın yanı sıra Kirmanşah, İsfahan, Tebriz, Şiraz, Kerec, Yezd, Buşehr ve Sari kentlerinde sokaklara döküldü. Araçlarla yollar bloke edildi, polisle çatışmalar yaşandı, benzin istasyonları ve rejimi simgeleyen semboller le birlikte Merkez Bankası yakıldı, halk resmi kurumlara saldırmaya başladı.
Ülkenin güneydoğusundaki Sircan kentindeki eylemlerde, bazı göstericilerin bir benzin istasyonunu yakma girişimi sonrası patlak verilen gerilimde bir kişi öldü. Molla rejimi yetkilileri polis saldırılarının şiddetleneceği tehdidi savururken, bugün itibariyle halka gerçek mermilerle saldırıldığı bilgileri gelmeye başladı.
İnternet erişiminin sınırlandırıldığı ülkedeki eylemlerin giderek bir halk isyanı niteliği kazanması karşısında rejim tarafından öne sürülen “dış güçlerin müdahalesi” açıklaması, Türkiye’de bile birçok siyasi çevrede karşılık buldu. Her halk isyanını kendi hegemonyasını pekiştirmek için yararlanacağı bir laboratuvar olarak gören ABD’den gelen açıklamalar da rejimin argümanlarına ve saldırganlığına yeni bir gerekçe oluşturdu.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun “40 yıl süren tiranlıktan sonra gururlu İran halkı, hükümetlerinin suistimalleri konusunda sessiz kalmıyorlar. Biz de sessiz kalmayacağız. İran halkına bir mesajım var: ABD sizi duyuyor. ABD sizi destekliyor. ABD sizin yanınızdadır” açıklaması sonrasında gerici diktatörlüklere toz kondurmayanlar halkın canına tak etmesiyle gelişen isyana bir kulp bulma yarışına girdi.
Ekonomik-siyasi zorbalıkla yoksulluğa sürüklenen İranlı emekçilerin bu zamla birlikte her şeyin zamlanacağı ve hayatlarının tam bir cehenneme dönüşeceği bilinciyle başlattıkları eylemlerin nereye evrileceğini kestirmek güç olsa da baskı ve zorbalığın şiddetleneceği, emperyalist güçlerin bu “karışıklıktan” sonuna kadar yararlanmak için her şeyi yapacakları açık.
İran gericiliğinin tepesindeki siyasi elitlerden gelen açıklamalar bunu açıkça gösteriyor. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney bir taraftan korkusunu ifade edip, yeni zamlar yapılmasın çağrısı yaparken diğer taraftan sokaklara dökülen halkı “sabotajcılar”, “marjinaller” olarak ayrıştırıp hedefe çakması bunun ifadesi.
Yaşananlardan ‘İslam Cumhuriyeti’nin muhaliflerini ve yabancı düşmanları’ sorumlu tutan Hamaney devlet televizyonunda yayınlanan konuşmasında, “Bazıları bu karar karşısında şüphesiz endişe duyuyor fakat sabotaj ve kundaklama eylemleri halkımız değil, holiganlar tarafından gerçekleştiriliyor. Karşı devrim ve İran’ın düşmanları sabotaj ile güvenlik ihlallerini her zaman destekledi ve bunu yapmaya devam ediyorlar” ifadelerini kullandı. Hamaney, “Ne yazık ki bazı sorunlar yaşandı, bazı kişiler yaşamlarını yitirdi ve bazı merkezler hasar gördü” dedi.
İran devletinin tüm yetkili mekanizmaları aynı yönde açıklamalar yaparak saldırının tırmandırılacağı ve halkın ayrıştırılması için her şeyin yapılacağını gösterdi.