DİSK’e bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası (BMİS), direnişlerini sendika genel merkezinin bulunduğu Bostancı’ya taşıyan ve sendika yöneticilerinin saldırısına uğrayan Valfsan işçilerini hedefe çakan “Sendikamız Birleşik Metal-İş aleyhine işçi düşmanı şer odaklarının çabaları nafiledir” başlıklı yazılı açıklamasında, işçilerin taleplerinin üstünden atlayarak çeşitli ithamlarda bulundu.
Eskişehir’de Zeytinoğlu Grup’a ait 3 fabrikada işçilerin tazminat hakları ve ücretlerinin gasbedilmesine karşı devam eden direnişi ve o direnişte yaşanan polis saldırısını, devam eden MESS grup toplu sözleşmelerini kendisine kalkan yaparak, her türlü eleştiriden muaf bir direnişçiliğin temsilcisiymiş gibi konuşan BMİS, işçilere polisin saldırmamasını bile ithamlarının malzemesi yaptı.
Yaptığı ibretlik açıklamasında utanmasa “işçiler yasadışı faaliyetleri nedeniyle atıldılar” diyecek kadar kendisini kaybeden, Valfsan patronunun “eleman fazlalığı” gerekçesini dolaylı yoldan teyit eden ve HDP’nin işçilerin direnişine olan desteğinden yola çıkarak “Ayrıca bir siyasi partinin, işini kaybetmiş işçilerin mağduriyeti üzerinden, sendikamıza karşı yürütülen bu kara tezgâhın parçası olarak, hasmane tutum sergilemesi düşündürücüdür” diyecek kadar ileri giden BMİS açıklamasında, üyeleri atılan bir sendikanın onlar direniş yaparken neden o direnişi fiilen desteklemediği sorusunun yanıtı verilmedi. Dahası patronla yapılan görüşmeler ve işçilerin bazı haklarının ödenmesini bu görüşmelerle sağlamış olmakla görevini yerine getirdiğini belirterek, “daha ne yapabiliriz, işsizliğin nedeni biz miyiz?” gibi bir sendika açısından absürt denilebilecek ifadeler kullanıldı.
BMİS’in patronun işçi kıyımını “daralma, ekonomik sıkışma” gibi gerekçelerle anlayan ve fakat bu kıyıma karşı direnen işçilerin haklılığını satır aralarına sıkıştırdığı imalarla gölgeleyen açıklamasında şunlar ifade edildi:
Sendikamız Birleşik Metal-İş aleyhine işçi düşmanı şer odaklarının çabaları nafiledir.
AKP hükümetinin yanlış politikaları ve ekonomik dalgalanmalar nedeniyle işsizlik oranları cumhuriyet tarihinin %15’ler gibi en yüksek zirvesini görmektedir.
Sendikamızın örgütlü olduğu Valfsan işyerinde, yaklaşık bir yıldır işlerin düşmesi, üretimde daralma ve söz konusu işçilerin yasadışı eylemi gerekçe gösterilerek işveren tarafından, on işçinin iş akitlerine son verilmiştir. Sendikamızın bütün çabalarına ve tüm yolların tüketilmesine rağmen işçilerin işe iadesi gerçekleştirilememiştir.
İşçilerin beşi iş kanunun 25/2’inci maddesine dayanarak kıdem ve ihbar tazminatı verilmeksizin çıkarılırken; beş işçi ise tazminat hakkı tanınarak çıkarılmıştır. İş akitlerine son verilen işçilerin istekleri üzerine, sendikamızın çabasıyla işveren, tüm işçilerin kıdem-ihbar tazminatlarını ödemiştir. Bunlara ilaveten ikale sözleşmesi yoluyla dört maaş ödeme koşulu sağlanmıştır.
Fakat işçiler bu rakamları yeterli bulmayarak on altı maaş talep etmişlerdir.
İşverenin bu teklifi kabul etmemesi üzerine sendikamız hukukçuları tarafından işçilerin işe iade davası açılmıştır.
Sendikamızın ilgili şube yöneticilerinden, genel merkez yönetimine kadar tüm yetkili organlar, işçilerle sürecin her safhasında görüşmüş, gelişmeleri paylaşmıştır. Fakat geldiğimiz noktada işten çıkarılan işçilerin tutumu sermaye karşıtı olmaktan çıkmış ve sendikamız karşıtı bir kampanyanın aparatına dönüşmüştür. İşten çıkarılan işçiler, Sendikamız Genel Merkezi önüne gelerek pankart açmış, sendikamız temsilcilerine ve yöneticilerine iftira ve tehditler savurmuşlardır.
Sendikamızın en küçük eylemine tahammül göstermeyen, Eskişehir’de tazminatlarını ve beş aydır maaşlarını alamayan, ekmek mücadelesi veren işçilerin ağızlarının içine kadar gaz sıkan, işçileri hastanelik eden polisin, sendikamız önünde yol kapatarak, tehditler savuranların önünü açarak saatlerce onları savunması, sendikamız karşıtı kurulan tezgâhı apaçık gözler önüne sermektedir.
Ayrıca bir siyasi partinin, işini kaybetmiş işçilerin mağduriyeti üzerinden, sendikamıza karşı yürütülen bu kara tezgâhın parçası olarak, hasmane tutum sergilemesi düşündürücüdür.
Sendikamız, Valfsan’da ve birçok işyerinde, tüm işçileri sevindiren emsal sözleşmeler imzalamışken, ayrıca yüz elli bin metal işçisini ilgilendiren, işkolu toplu iş sözleşmesinin en kritik aşamalarına geliniyorken, sendikamız karşıtı yürütülen bu kampanya ibretliktir.
İşten atılmış üyelerimizin, işten atılmanın verdiği psikolojiyle sergiledikleri bazı davranışlar bir noktaya kadar anlaşılabilir fakat on altı maaş ilave tazminat, geri işbaşı yaptırma gibi sendikamızın elinde olmayan ve şu an gerçekleşme olasılığı mümkün görülmeyen talepleri dayatarak, işsizliğin faturasını sermayeye değil de sendikamıza ödetmeye çalışmak sadece işverenlerin işine yarar.
Sendikamız 72 yıldır olduğu gibi bugün de başta üyelerimiz olmak üzere tüm metal işçilerinin, hak ve özgürlükleri korumak, geliştirmek, emeklerini büyütebilmek için onurlu mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.
BİRLEŞİK METAL-İŞ
Genel Yönetim Kurulu