Marksist hareket içinde 1920 ortalarından bu yana keskin bir saflaşma konusu olan “tek ülkede sosyalizm” konusunun hem önemi hem de kapsamının genişliğinden dolayı önümüzdeki 4 program daha bu konuya ilişkin olacak.
Bu kutuplaşmanın bir kutbunu tek ülkede sosyalizm yönelimini Marx ve Engels’in 1840’larda formüle ettikleri birleşik Avrupa devrimi anlayışından “sapma” olarak görenler oluşturuyor. Karşı kutupta yer alanlar ise Leninist emperyalizm tahlilinden ve 1925 koşullarında başka ne yapılabilirdi sorusundan hareket ediyorlar. Bu kutuplar kendi içlerinde de farklı alt dallara ayrılıyor.
Konunun anlam ve önemine dikkat çekmek amacıyla girişte bu temelde yapılan özetin arkasından Nabi Kımran sözlerine, emperyalizm çağında Leninizmden koparılmış bir Marksizm anlayışının devrimci karakterini de yitireceğine dikkat çekerek başlıyor. Devamında bu çağda devrimin ve sosyalizmi inşanın her ülkede neden ve nasıl kendine özgü bir yol izleyeceği üzerinde duruyor. Lenin’in konuyu emperyalizm çağında dünya devrimi perspektifiyle ele aldığını ve onun bu yaklaşımının II. Enternasyonal Avrupa merkezci-determinist oportünizminden hangi yönlerde nasıl bir kopuş anlamına geldiğini özetliyor. “20. Yüzyılda neden Doğu’ya kaymıştır devrim? Bunu sormamız gerekiyor…” sorusunu gündeme getiriyor.
Yazarımız H. Selim Açan, Nabi Kımran’ın bu girişini “meselenin can alıcı noktalarından biri” olarak tanımlıyor. Bu noktada konuşmacılar Marksizmi ölü-cansız formüller yığını haline getirmemek gerektiği noktasında birleşiyorlar.
H. Selim Açan konuşmasının devamında Marx ve Engels’in “en azından Avrupa’nın bellibaşlı kapitalist ülkelerinde gerçekleşecek birleşik bir devrim” formülasyonunu “zorunlu önkoşul” olarak tanımlarken hangi öncüllerden ve somut koşullardan hareket ettiklerini hatırlatıyor ve arkasından bu koşullar açısından emperyalizm çağının farkına dikkat çekiyor.
Sohbetin ilerleyen bölümünde Nabi Kımran, “Bu bazılarına tartışmalı gelebilir ama” notunu düşerek “20. Yüzyılda komünistlerin önderliğinde gelişen bütün devrimler son tahlilde sosyalist devrimlerdir” tespitini dile getiriyor. Buralarda devrimleri mümkün kılan etkenlerin başında da emperyalizm aşamasına girmiş olan kapitalist sistemin çürümesi olduğuna dikkat çekerek “Bizler çürüyen bir sistemi yarabildiğimiz yerlerden yararız. Bunu neden yapmayalım” sorusunu soruyor. “Ama uygulamada ne oldu noktasında 1930 sonrasından itibaren ağır eleştiri gerektiren uygulamalar da var tabii” diyerek sözlerini bağlıyor.
Tek ülkede sosyalizm yönelimi üzerine tartışmaları aşağıdaki dijital platformlar linklerinden dinleyebilirsiniz:
* Dizimizin bundan sonraki bölümlerinden yayına girer girmez haberdar olmak için aşağıdaki linkten gazetemizin Youtube adresine abone olmanızı öneririz.