21 Haziran 1381
Hepimiz basit köylülerdik ama sadece 15 gün içinde İngiltere tarihini değiştirdik.
Biliyorum, tarihi yazanlar yine güçlüler olacak ve sonraki nesillere bizim neler başardığımızı unutturmak için ellerinden geleni yapacaklar. Bizi etrafı yakıp yıkan, düzeni bozan bir avuç çapulcu ya da şeytana uyan kafirler olarak anlatacaklar tarih kitaplarında. Haklı mücadelemizi haksız gösterecekler. İşte bu yüzden, torunlarıma bırakabileceğim tek miras, yaptığımız bu devrimin gerçek hikâyesi. Sıradan insanların neler yapabildiklerini öğrensinler ve umutsuzluğa kapılıp da zulme karşı direnmeyi bırakmasınlar diye… Bunu okuyacak torunlarımın benim gibi toprağa ve lorda bağımlı serfler değil, özgür insanlar olacağını hayal ediyorum. Bu bir hayal değil, böyle olacak biliyorum.
Bu yıl 60 bin köylünün Londra’yı işgal edip kralla pazarlık yapabileceğine kim inanırdı ki? Sevgili torunlarım, yüzyıllardır tarlamızın dışına adımımızı atmadan yaşarken neden “canımıza tak etti” deyip isyan ettiğimizi anlamanız için hikâyeme en başından başlamalıyım.
Kara Ölüm tüm hayatımızı altüst etti. Veba, 1348’de İngiltere’ye geldiğinde daha 8 yaşındaydım. O yaz annemin, ablamın ve üç kardeşimin korkunç acılar içinde kıvranmasına, vücutlarının yaralarla kaplanıp inleye inleye ölmelerine şahit oldum. Babamla bir başıma kaldım. Toprak boldu ama toprağı sürecek, hasat yapacak kimsecikler kalmamıştı. Babamla birlikte köyden köye gezip nerede iş varsa orada birkaç ay kalıyorduk.1 Ben keçilere ve koyunlara çobanlık yapıyordum, babam da tarlada çalışıyordu. Biz sadece arpa ekmeği yerken, malikâne sahiplerinin ambarları dolup taşıyordu. Tarlalarda çalışacak bu kadar az kişi kalmışken, biz çalışmazsak hiçbir ürün yetişmeyeceğinden kıtlık başlayacağına göre, toprak sahipleri nihayet bize hayvan gibi davranmaktan vazgeçer ve değerimizi anlar diye düşünmüştük. Ama ne gezer?.. Toprağa bağlı yaşamayıp hasat vakti köy köy gezip nerede iş bulursa oraya giden bizim gibi gezgin köylülerden daha çok vergi almaya başladılar. Ücretlerimizin çoğu vergiye gidiyor, elimizde hiçbir şey kalmıyordu. Hatta 1351’de çıkarılan İş Kanunlarına göre gezgin tarım işçiliği yasaklandı, yakalanan gezgin tarım işçilerinin alınlarına kızgın demirle F harfi dağlamaya, işsizleri de yakalayıp hapse atmaya başladılar.2
Toprak sahipleri çalışacak yeterince insan bulamadıkça, tarım yerine daha az insan gücüne dayalı koyun üreticiliğini tercih etmeye, bizi topraklarımızdan atmaya başladılar.3
Peki biz köylüler böylesine ezilirken, toplanan bu vergilerin sefasını kim sürüyordu diye sorarsanız hemen açıklayayım. Bizim feodal toplumumuz, çalışanlar, savaşanlar ve dua edenlerden oluşuyordu. Tüm topraklar İngiltere Kralına aitti; herkesin karşılıklı hak ve görevleri vardı. Kral topraklarını soylulara dağıtıyor, karşılığında savaş zamanlarında orduda savaşacak şövalyeler bekliyordu. Soylular serfleri topraklarında çalıştırıyor, karşılığında onları topraklarından ve evlerinden atmama sözü veriyorlardı. Biz serfler ise haftanın beş günü lordumuzun toprağında çalışıyor, geri kalan zamanımızda da küçük bostanımızda ailemizin yiyeceklerini yetiştiriyor, yün eğirip, kumaş dokuyup, kendi giysilerimizi yapıyorduk. Peki, ya bu işbölümünde dua edenlerin, yani rahiplerin görevi neydi diye sorarsanız, onların tek göreve bizi teselli etmekti. Bu fani dünyada acı çeken yoksulların, öteki dünyada refah içinde yaşayacağını anlatıyorlardı; yeter ki şeytanın sözüne uyup da bu ilahi düzene isyan etmesinler.
(…)
Nihayet 13 Haziran’da Greenwich’te kral ve şürekası bir teknenin içinde buluştu, biz isyancı köylüler ise kıyıda toplandık ama kralla görüşme talebimiz “Kıyafetleriniz kralla görüşmeye uygun değil,” denilerek reddedilince, Londra’ya yürümeye karar verdik. Önce yine vergi evrâklarını yok ettik, hapistekileri kurtardık ve baş düşmanlarımızdan John of Gaunt’un sarayı Savoy’daki her şeyi yakıp yıktık. Bu adaletsiz yasaları hazırlayan avukatların yaşadığı Temple semtini de es geçmedik tabii. İpek ve kadife kumaşları parçaladık, porselenleri kırdık ama aramızdan zengin evlerindeki malları yağmalayanlar çıkınca onları cezalandırmayı da ihmal etmedik. Haklı davamıza halel gelmesine izin vermemeli, düşmanımızı dostumuzdan iyi ayırmalıydık. Amacımız bizi boyunduruk altında tutan feodalizmin köküne kibrit suyu dökmek, sistemi işlemez hale getirmekti; zenginlerin mallarını yağmalamak değil! Ama bu arada istenmeyen bazı olaylar da oldu: Çoğunlukla tefecilik yapan Belçikalıların mahallesine girdiğimizde, bazı Belçikalılar katledildi.4 Maalesef bu olayları engelleyemedik; kurunun yanında yaş da yandı… Bu arada ordu neden duruma el koymadı diye sorarsanız, üç kraliyet ordusundan biri İskoçya’da, diğeri İspanya’da, üçüncüsü de Fransa’da savaştaydı.
14 Haziran’da hepimiz, bizi destekleyen Londralıların da katılımıyla yaklaşık 100.000 kişi kralla buluşup ona dört talebimizi ilettik.
1. Serflik kaldırılmalı, hepimiz özgür vatandaş olmalıyız, bundan böyle hiç kimse toprağa ve lorda bağımlı olmamalı.
2. Haklı davaları için savaşmış olan hiçbir asi cezalandırılmamalı.
3. Köylülerin kendi ürettiklerini satma, yani ticaret yapma özgürlüğü olmalı.
4. Tüm İngiltere’de toprak kiraları hektar başına 4 şilin olarak sabitlenmeli.
İnanabiliyor musunuz? Kral Richard tüm taleplerimizi kabul etti ve özgürlük beratlarımızı imzalayıp bize dağıttı.5 Savaşa savaşa özgürlüğümüzü kazanmıştık; hem de sadece 15 günde…
Dipnotlar:
1 O’Brien, Mark. When Adam Delved and Eve Span: A History of the Peasents’ Revolt of 1381, New Clarion Press, 2004, s.17de
2 Age, s.18-19
3 İngiltere’de1235’te ilk yasal düzenlemeleri yapılan ve 15-18. yüzyıllarda yaygınlaşan çitlemelerle köylüler topraklarındın atıldı ve tarımın yerine daha kârlı olan yün üreticiliği yaygınlaştı. Thomas Moore 1516’da yazdığı Ütopya kitabında bunu “koyunlar insanları yedi” olarak ifade etmişti. 16. yüzyılda evsiz, işsiz insanlar kitleler halinde şehirlere göç etti. Hırsızlık, dilencilik ve serserilik yapanların devlet şiddeti ve çalışma yasalarıyla disipline edilmesi işçi sınıfının ve Sanayi Devrimi’nin temellerini oluşturdu. Çitlemelere karşı köylü ayaklanmaları 1549’daki Kett isyanıyla başladı ve yüz yıl boyunca tüm ülkede benzer ayaklanmalar çıktı. https://en.wikipedia.org/wiki/Enclosure
4 Age, s. 47-50
5 Age, s. 54-56
[Kökler, Çarklar ve Bulutlar, Yıldız Silier, Yordam Yayınları]