Leyla Halid: Filistin’in direniş efsanesi*



Leyla Halid, Türkiye’de katıldığı bir TV programında uçak kaçırma eylemlerinin amacının, “Filistinlilere yalnızca mülteci gözüyle bakan dünyaya haklı bir nedenimiz olduğunu göstermek ve İsrail hapishanelerinde yatan Arap ve Filistinli mahkûmların rehineler karşılığında serbest bırakılmasını sağlamak” olarak açıklamıştı. 


Filistin Halk Kurtuluş Cephesi içinde “Şadya Ebu Gazale” takma ismiyle bilinen Leyla Halid, 1944 yılında İsrail devleti sınırları içinde yer alan Hayfa şehrinde dünyaya geldi. Filistinlilerin Nakba olarak adlandırdıkları 1948’de İsrail devletinin kurulmasından sonra farklı bir yola doğru evrildi. Halid, birçok Filistinli gibi Nakba sırasında ailesiyle beraber doğduğu kent Hayfa’dan Güney Lübnan’a gitti.

Filistin  davasına katılması

Leyla Halid, 1967 yılında Filistin mücadelesinin silahlı eylemlere evirildiği sırada Kuveyt’te yaşıyordu, öğretmendi. Kuveyt’teki hayatı boyunca Filistin davasından da uzak durmamıştı. Daha 15 yaşındayken Filistin mücadelesinin simge isimlerinden Corç Habaş’ın kurduğu Arap Milliyetçiler Hareketi’ne katılmıştı. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) bu hareketin içinden 1968 yılında doğacaktı.  

Kuveyt’ten sonra Ürdün’e geçen Leyla Halid, 1969 yılında burada Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin eğitim kamplarına katıldı. Hareketin içinde de dış operasyonlar şubesinde görev aldı.

‘Davası için uçak kaçıran ilk kadın’

“Dünyada uçak kaçırma eylemlerini gerçekleştiren ilk kadın” olarak tarihe geçen Leyla Halid, 29 Ağustos 1969’da, 840 numaralı Los Angeles-Tel Aviv uçuşunu gerçekleştiren bir Amerikan uçağını kaçırarak bütün dünyanın dikkatini Filistin davasına çekmeyi başardı.  

Bu uçak Tel Aviv semalarını geçtikten ve 4 yaşındayken sürüldüğü topraklar üzerinde belli bir süre uçtuktan sonra Suriye’nin başkenti Şam’a iner. Uçağın inmesinden sonra 116 yolcu indirilir ve uçak patlatılır, Halid Suriye yönetimine teslim olur. Serbest kalmasının ardından önce Ürdün’e, daha sonra da Lübnan’a geçer.

Leyla, Türkiye’de katıldığı bir TV programında uçak kaçırma eylemlerinin amacının, “Filistinlilere yalnızca mülteci gözüyle bakan dünyaya haklı bir nedenimiz olduğunu göstermek ve İsrail hapishanelerinde yatan Arap ve Filistinli mahkûmların rehineler karşılığında serbest bırakılmasını sağlamak” olarak açıklamıştı.  

Eylemlere  devam…

Leyla Halid mücadelesini bırakma niyetinde değildi. Filistinli tutsakların serbest bırakılması için başka bir uçak kaçırma eylemine katılan Halid’in işi bu defa zor gibi görünüyordu. Nitekim artık bütün dünyanın ve özellikle de İsrail güvenlik güçlerinin tanıdığı Leyla Halid, estetik ameliyatı olur ve Honduras pasaportu alır.  

Bu sefer hedef bir İsrail uçağıdır ve bunun için Nikaragualı bir yoldaşıyla beraber Frankfurt’a gider. Bu eylem eşzamanlı olacak üç uçak kaçırma eyleminin bir parçası olacaktır. Eylemi gerçekleştirmek için Frankfurt’tan Amsterdam’a geçen Halid, tanınmadan uçağa binmeyi başarır. Ancak bu eylem planlandığı gibi gitmez ve Nikaragualı yoldaşı hayatını kaybeder. Kendisi ise yaralı olarak kurtulur. Londra’da tutuklanan Leyla Halid, daha sonra FHKC’deki yoldaşlarının bir başka uçak kaçırma eylemi sayesinde 28 gün sonra serbest kalır.  

Suikastten kurtuluşu

Yeniden Lübnan’a dönen Halid, burada çok sıkı bir şekilde gizlenmeye çalışır. Bir yandan da FHKC’nin militanlarının eğitilmesinde görev alır. 1971 yılında, Lübnan’da bir yoldaşıyla aynı evi paylaşan Halid, evine gittiği bir akşam yatağına yerleştirilen TNT patlayıcıyı fark eder, FHKC bürosuna giderek arkadaşlarına haber verir. Leyla Halid ciddi bir suikast girişiminden kurtulmuştur.  

Filistin davasının çok çetin bir mücadele içinde olduğu bu yıllarda şüphesiz İsrail de Filistinlilerin bu kurtuluş mücadelesine karşı amansız bir savaş yürütmekteydi. Özellikle de davanın önde gelen isimlerine yönelik düzenlenen suikastlarda çok yoldaşlarını kaybediyorlardı. FHKC’nin lider kadrolarından önemli isimlerin Beyrut’ta mülteci kampları dışındaki bölgelerde suikaste kurban gitmesinden sonra FHKC, Leyla Halid’in kamplarda kalması gerektiğine karar verir. Bunun üzerine Leyla Halid belli bir süre başta Şatilla olmak üzere Filistinli mültecilerin kamplarında kalır.  

Yaşayan bir direniş ve mücadele efsanesi Leyla Halid, Filistin Ulusal Yönetimi’nde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ni temsil etmektedir. Dünyanın bir çok ülkesinde,“işgal altındaki bölgelerde kadın olmak ve Ortadoğu meselesi hakkında konferans vermek” üzere davet edilmektedir.

Leyla Halid, sadece Filistin davasının simgesel bir ismi değil aynı zamanda “zulme, sömürüye” karşı direnen kadınların simgesel ismidir.

İki Leyla

Filistin direnişinin sembollerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Politbüro üyesi Leyla Halid açlık grevini 159 gündür sürdüren DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’i 15 Nisan 2019’daki ziyaretinde şunları söylemişti:

“Filistin’deki yüzlerce arkadaşımız da 9 Nisan’dan beridir açlık grevindeler. Taleplerimizin dikkate alınması çok önemli. O nedenle de senin güçlü olmanı istiyoruz. Hepimiz direnen ve mücadele eden kadınlarız. Biz elimizdeki tüm imkanları kullanıyoruz ama biz insanlar aynı zamanda geleceğimiz için yaşamak da zorundayız. Tercih ettiğimiz yolda yürümemiz gerekiyor. Özgürlüğe ve zafere giden yolda durmadan yürümemiz gerekiyor. Sesiniz tüm dünyaya yayıldı. Her yerden size destek mesajları geliyor, herkes sizinle beraber direniyor. Direnişiniz her yere yayılmış durumda. Böyle bir direnişin öncüsü olmanız gerçekten çok güzel ama biliyorsunuz bizim en büyük amacımız yaşamak ve yaşatmaktır. Erdoğan böyle şeylerden hoşlanıyor, yani bizim ölmemizden ve yatakta olmamızdan hoşlanıyor. Bizim onu mutlu etmememiz gerekiyor. Ona bu zevki yaşatmamalıyız. O bizim yaşıyor olmamızdan mutsuz oluyor.”

(*) Demir ÇALIŞKAN, Nasır NAZAL, Ali KARATAŞ’ın Evrensel’de yayınlanan “Leyla Halid: Yaşayan bir direniş efsanesi” yazısından yararlandık.

Ayrıca Kontrol Et

Özak Tekstil işçilerine jandarma saldırdı!

Özak Tekstil’in Urfa’daki fabrikasında sendika seçme haklarına yapılan saldırıya karşı 10 gündür direnen işçilere jandarma saldırdı Grev kırıcıların içeri girmesini engellemek isterken saldırıya uğrayan işçilerden 15’i ve BİRTEK-SEN yöneticileri Mehmet Türkmen, Deniz Kar, Mazlum Ayçiçek gözaltına alındı. Saldırıdan sonra içerdeki işçilerde çıkmak istediklerini belirtti