Taşeron işçilerden bir yel mi esiyor?..



“Belediye şirketleri kadro değildir. Belediye şirket işçileri olarak gerçek kadro istiyoruz” diyen TABİB’in çağrısıyla Ankara Ulus Meydanı’nda bugün eylem vardı


Zehra Çaldağ

Tabandan bir yel esiyor. Burjuvazinin, sermaye sahiplerinin, bürokratlaşmış, çürümüş sendikal anlayışlara karşı, köleliğin reva görüldüğü ‘baldırı çıplaklar’ her sektörden taşeronlar adım adım bir araya mı geliyor sorusu geliyor insanın aklına…

Her alanda derin sömürü cenneti olarak görülen kadro yalanıyla kandırılmaya çalışılan, zorunlu emekliliğin kaldırıldığı yalanıyla uyutulmaya çalışılan milyonlarca taşeron işçi arasında tabandan adım adım estirilmeye çalışılan bir yel var. 

Henüz daha olgunlaşmamış ama kararlı gözüken bir yel esiyor tabandan. 

Kimler kimler yok ki, Kamu Taşeron İşçileri Sendikası, Belediye Çalışanları ve Kamu Taşeron İşçileri Derneği, Türk-İş Konfederasyonu, Tüm Sağlık-İş Sendikası, TABİB, Hak ve Adalet Platformu, Aile Sağlığı Merkezi Grup Elemanları Derneği, Karayolları Taşımacılık Sendikası (Katas-Sen), Belediye Şirket İşçileri Mühendisleri Platformu, ek ders ücreti karşılığında çalışan usta öğreticileri derneği (Ek Der), Demokratik ve Katılımcı Büro İşçileri Sendikası, Yemekhane Çalışanları Platformu, Karayolları Çalışanları Platformu, TYP Çalışanları Platformu…

Uzaklardan Mardin, Şanlıurfa, İstanbul, Kocaeli, Sivas, Mersin, Manisa, Konya’dan yola çıkarak bugün Ankara Ulus Heykel’de çoluk çocuklarını da yanlarına alarak basın açıklaması gerçekleştirdiler. Tek tek taleplerini dile getirdiler. Hani bizler “Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!” sloganını atarız ya eylemlerde bugün belki bu slogan böyle atılmadı ama taşeron işçilerin farklı sektörlerden farklı illerden bütün imkansızlıklarına rağmen birbirleriyle dayanışarak, zorlukları aşarak birlikte basın açıklaması yapmak için yollara düşüp Ankara’ya gelip yan yana durmaları ve kendi sözcükleriyle, kendi dilleriyle taleplerini haykırarak meydan okumaları fiilen “Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!” sloganının vücut bulmuş haliydi.  

Bir araya gelerek “Birleşe birleşe kazanacağız!” sloganını hep bir ağızdan haykırdılar; haykırırken kendi saflarında olan ama henüz bunun farkında olmayan taşeron işçilere seslerini duyurmaya ve kendi yanlarında görmek istediklerini dile getirdiler sanki… 

Hani “Bıçak eti geçti, kemiğe dayandı” derler ya, işte on yıllardır taşeron işçilere reva görülen hak gaspları, baskı, mobbing, haksız yere işten atmalar yasaklar, kötü koşullar, reva görülen açlık-yoksulluk- sefalet ve hepsinden önemlisi bir günlük yevmiyelerini sendikal aidat olarak gasp eden sendika ağalarının ve konfederasyonların patronlarla işbirliğine karşı biriken öfke ve sınıf kini artık eti değil kemiği de geçip taa yüreklerine ve onurlarına dayananlar yan yana gelmeye çalışıyor.

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi de böylesi koşullarda filizlenmişti. Büyük işçi direnişleri adım adım, olgunlaşa olgunlaşa büyütebilir kendini, yeter ki doğru adımlarla, kararlı, sınıf mücadelesini yükseltme yönünde bir amaca sahip olsun… 

Ayrıca Kontrol Et

Özak Tekstil işçilerine jandarma saldırdı!

Özak Tekstil’in Urfa’daki fabrikasında sendika seçme haklarına yapılan saldırıya karşı 10 gündür direnen işçilere jandarma saldırdı Grev kırıcıların içeri girmesini engellemek isterken saldırıya uğrayan işçilerden 15’i ve BİRTEK-SEN yöneticileri Mehmet Türkmen, Deniz Kar, Mazlum Ayçiçek gözaltına alındı. Saldırıdan sonra içerdeki işçilerde çıkmak istediklerini belirtti