‘Göçmenlerin canı patronların madenlerinden değerlidir!’



Afgan uyruklu mülteci maden işçisi Vezir Mohammad Nourtani’nin Zonguldak’ta kaçak işletilen bir ocakta fenalık geçirmesi üzerine hastaneye kaldırılmak yerine bir aracın bagajına konularak götürüldüğü ormanlık alanda dövülerek katledilmesi ve cansız bedeninin yakılmasına karşı Ankara ve İstanbul’da Göçmen Sendikası Girişimi’nin çağrısıyla eşzamanlı basın açıklamaları gerçekleştirildi


Göçmen Sendikası Girişimi, Zonguldak Gelik’te kaçak işletilen bir ocakta fenalık geçiren Afgan uyruklu mülteci maden işçisi Vezir Mohammad Nourtani’nin hastaneye kaldırılmak yerine ormanlık bir alanda dövülerek katledilmesi ve cansız bedeninin yakılması vahşetine karşı Ankara ve İstanbul’da eşzamanlı basın açıklaması gerçekleştirdi.

Ankara’da Olgunlar Sokak’taki Madenci Anıtı önünde, İstanbul’da da Kadıköy Süreyya Operası önünde gerçekleştirilen açıklamalara çok sayıda sendika ve kurum temsilcisi katılarak destek verdi.

‘Kaçak maden denetimlerden nasıl böyle kolay sıyrıldı?’

Ankara ve İstanbul’da eşzamanlı yapılan açıklamada okunan metinde “Vezir Mohammad Nourtani, Zonguldak’ta ve diğer şehirlerde işletilen kaçak maden işyerlerinde çalıştırılan binlerce göçmen işçiden yalnızca biriydi. Bu madenlerde işlenen suçların, iş cinayetlerinin üzeri vicdanlara sığmaz zalimliklerle örtülmeye çalışılıyor, patronlar ise cezasızlıkla korunuyor. O yüzden sormak gerekir, aynı zamanda MHP Gelik Belde Başkanı olan Hakan Körnöş’un sahibi olduğu bu kaçak maden denetimlerden nasıl bu kadar kolay sıyrıldı? Enver Gideroğlu ve Hakan Körnöş böylesi korkunç suçu işleyecek cürreti nereden buldu?” denildi.

Nourtani cinayeti ilk değil’

Basın açıklamasından satırbaşları şöyle:

“Göçmenlerin öldürülüp cesedinin ortadan kaldırılması için yakılması ilk olarak Nourtani cinayetinde değil, daha önce de hatırlanacak olursa 2 yıl önce İzmir Güzelbahçe’de Suriyeli inşaat işçileri 23 yaşındaki Mamoun al-Nabhan, 21 yaşındaki Ahmed Al-Ali ve 17 yaşındaki Muhammed el-Bish’in cinayetlerinde tanık olmuştuk. Aradan geçen yıllara rağmen Güzelbahçe davası sonuçlanmayarak geçen hafta yapılan dördüncü duruşmasında mahkeme 2024’e ertelendi. Gene bu yıl 26 Mart’ta Karabük Filyos Çayı’nda ölü bedeni bulunan 18 yaşındaki Gabonlu Dina’nın cinayetinde ortada çok açık suç delilleri olmasına rağmen boğuldu süsü verilerek, yerel çete ve çeşitli kamu görevlilerin işledikleri suç gizlenmek istendi. Feministler ve Dina’nın arkadaşlarının çabası sonucunda açılan davanın geçen hafta görülen duruşmasında faillere hak ettiği ceza verilmeyip mahkeme 2024’e ertelendi.”

‘Nourtani’nin hesabını soracağız’

Göçmenlerin kayıtsız, sağlıksız, ucuza çalıştırılması, Nourtani cinayetinde olduğu gibi iş cinayetlerine, nefret suçlarına “kurban” edilmesi sadece göçmenlerin sorunu değil, bir bütün olarak bu ülkede yaşayan, çalışan, üreten tüm emekçi kesimlerin, ezilenlerin sorunudur. Sermaye, devlet ve düzen güçleri yerli-yabancı ikilemi yaratarak buradan kendilerine çıkar sağlıyor, emekçi halkları birbirine düşman etmeye çalışıyor. Buna izin vermeyeceğiz. Çalışma haklarımızı da yaşam haklarımızı da birlikte savunacağız. Nourtani’nin hesabını soracağız.”

Ayrıca Kontrol Et

Özak Tekstil işçilerine jandarma saldırdı!

Özak Tekstil’in Urfa’daki fabrikasında sendika seçme haklarına yapılan saldırıya karşı 10 gündür direnen işçilere jandarma saldırdı Grev kırıcıların içeri girmesini engellemek isterken saldırıya uğrayan işçilerden 15’i ve BİRTEK-SEN yöneticileri Mehmet Türkmen, Deniz Kar, Mazlum Ayçiçek gözaltına alındı. Saldırıdan sonra içerdeki işçilerde çıkmak istediklerini belirtti