Doğanın Talanına Karşı Mücadele Sürüyor



Çevre ve sağlık sorunlarının artık aşılamaz duruma gelmesi üzerine Hakkâri’nin Kavaklı Köyü halkı maden çalışmalarının durdurulması için direnişe geçmişti. Maden alanında nöbet tutan köylülerin direnişi 13. gününde


Çiçek Özgen

Hakkâri’nin Kavaklı Köyü’nde (Marînus), Sedex Resources Maden Şirketi’nin 2007 yılından bu yana yürüttüğü madencilik faaliyeti doğada büyük tahribata yol açıyor. Maden ocaklarını mera alanlarına açılması ile Kavaklı Köyü’nde üretim yapılacak alanların azaldığı, varolanların ise kirlendiği ve verimliliklerinin düştüğü belirtiliyor. Kavaklı Köyü halkı, sularının  zehirlendiğini ve içilemez hale geldiğini söylüyor. Üstelik sadece su ve toprak değil, havanın da ciddi oranda kirlenmesiyle bu bölgede yaşayan halkta solunum yolu hastalıkları artış ortaya çıkmış durumda. Maden ocağının doğaya verdiği tahribat o kadar büyük ki, köyün muhtarının şu sözleri durumu özetliyor:

“Dağlar köstebek yuvasına dönmüş. Tüneller, çukurlar var. Ormanlık diye bir şey kalmadı. Ekoloji tahrip edildi. Oksijen veren ağacımız yok artık. O derede madenden önce üzüm bağlarından, ceviz ağaçlarından geçilmiyordu, şu an ağaç bulamazsınız. Binlerce küçükbaş hayvan vardı, şu an bulamıyorsunuz. Tarım kalmadı, hayvancılık kalmadı. Arıcılık yine öyle. Bir şey kalmadı…”

Maden Ocağına karşı nöbet

Çevre ve sağlık sorunlarının artık aşılamaz duruma gelmesi üzerine halk maden çalışmalarının durdurulması için direnişe geçmişti. Maden alanında nöbet tutan köylülerin direnişi 13. gününde… Halk, maden ocağı faaliyetlerinin durdurulmasını, çevre zararlarının giderilmesini, bölgenin yeniden ağaçlandırılmasını istiyor.  Özelikle çevre tahribatına karşı çıktıklarını belirten köylüler, maden ocağının faaliyetleri durana kadar nöbeti sürdürmekte kararlı.

Kendi topraklarına giriş yasağı

Maden ocağı için daha önce de şikayette bulunduklarını belirten köylüler, 17 yıl boyunca hiçbir denetim yapılmadığını ve şirketin sıkıştığı yerde farklı isimler altında faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtiyor. Köylüler, her yere maden ocağı açılması nedeniyle kendi topraklarında gezmediklerini, çünkü şirketin maden nedeniyle birçok yere giriş yasağı getirdiğini belirtiyorlar

Madenlere karşı direniş

Ülkenin birçok doğal alanını talan eden maden ocaklarına karşı bölge halkları tepkisiz kalmıyor. Şu zamana kadar pek çok direniş hafızalarımıza kazındı. Kimisi uzun soluklu olan mücadelelerde, direnen halk ne yazık ki çoğu zaman devletin saldırılarına maruz kaldı. Bölge halkı, ajan, provdkatör olmakla suçlandığı gibi, üzerlerine çoğu zaman kolluk sürüldü. Yasalar ise sermayenin yanında yer aldı ya da çıkarılan kararlar uygulanmadı/uygulatılamadı. Bu mücadelelerin bazıları bir sonuca ulaşamazken, bazıları hala ısrarla sürdürülüyor.

Örneğin Akbelen direnişi 2019’dan beri sürdürülüyor Limak Holding’e ait YK Enerji’nin Akbelen Ormanı’nda açmak istediği kömür madenine karşı nöbete başlayan köylülerin direnişi ülke çapında desteklendi. Devlet ise sermayeyi destekleyerek jandarmayı köylülerin üzerine sürdü. Direniş çevre gönülülerinin de desteğiyle sürdürülüyor. Bununla birlikte mücadelenin “şimdilik” durdurduğu çevre katliamları da var. Kaz dağları bunlardan biri. Kaz Dağları’nda Alamos Gold şirketine karşı Çanakkale’de 2020 yılında başlayan direniş de geniş çaplı destek buldu. Firma yine de bölgede ruhsatsız biçimde 300 binden fazla ağaç kesti. Çünkü devlet arkasındaydı. Şimdi madencilik faaliyeti mücadeledeki kararlılık nedeniyle sekteye uğramış durumda. Ancak devlet ve para babalarına karşı yürütülecek mücadelenin uzun soluklu ve inatçı olması gerektiğini ve gardımızın asla indirilmemesi gerektiğini de biliyoruz.

Hakkari’de yürütülen mücadelenin de başarıya ulaşabilmesi için bölge halkının yanında olmak ve mücadeleyi birlikte büyütmek gerekiyor. Ülkenin pek çok yerini talan eden kan emici sermayeye karşı, tüm maden ocaklarının faaliyetlerine karşı, ortaklaşmış bir mücadelenin örgütlenmesi, bölge haklarının güçlerinin birleştirilmesi ve ülke çapında desteklenmesi gerekmektedir. 

Israrlı, uzun soluklu ve militan bir mücadele kan emicileri bölgelerimizden def etmenin tek anahtarıdır.

Ayrıca Kontrol Et

Düzensiz Göçmenler, Göç ve İltica Anlaşması’nın Onaylanması*

"Göç paktı”, Avrupa'ya düzensiz göçlerin sayısını azaltmaya yönelik. 2023'te, yaklaşık 380 bin kişi kaçak yollardan Avrupa sınırlarını geçti. Bu rakam bir milyondan fazla insanın geldiği 2015'teki Suriyeli mülteci krizinden bu yana en yüksek sayıyı oluşturuyor.