8 Mayıs: Faşizme Karşı Zafer Günü



8 Mayıs, faşizmin kesin yenilgisinin gerçekleştiği, 2. Dünya Savaşı’nın sonunu getiren gündür


Bugün özellikle faşistlerin yenilgisine nokta koyulan Almanya’nın başkenti Berlin’de, yenilginin mimarlarından Stalin ve Kızıl Ordu adını unutturmak isteyen ruhsuz kutlamaları haketmeyecek kadar önemli bir gündür. Zira acılarla olduğu kadar tarihsel derslerle de doludur. 8 Mayıs 1945, insanlık tarihinde 27 milyonu Sovyet vatandaşı olmak üzere 52 milyon kişinin ölümü, bir o kadar yaralı ve sakat, ekonomik, sosyal, kültürel ne varsa yakıp yıkan bir dünya savaşına nokta koyulduğu tarihtir.

Bundandır ki 8 Mayıs dünya ilerici insanlığı için “Faşizme karşı zafer” günüdür. Ve aynı nedenledir ki, dünya işçi ve emekçileri başta olmak üzere ilerici-demokrat, anti faşist kesimler yetmiş yılı aşkındır bu tarihi emperyalist savaşlara ve faşizme karşı mücadeleyi yükseltme günü olarak görmüş, alanlarda düşünce ve duygularını dile getirmişlerdir.

Emperyalist ülkelerin güvendikleri “Nazi dağlarına” karlar yağmıştı

Hitler, 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırarak İkinci Dünya Savaşı’nı başlattı. Habeşiştan’ın Mussolini tarafından işgali, Çekoslovakya’nın düşmesi birbiri peşisıra gelirken, İngiliz ve Fransız emperyalistleri, Hitler’in Moskova üzerine yönelmesi üzerine oyun kurmakla uğraşıyorlardı.

Polonya, Norveç, Danimarka, Hollanda, Lüksemburg ve Belçika birbiri ardına işgal edilip Paris Nazilerce bombalandığında sıranın kendilerine geldiğini anlayan İngiltere ve Amerika emperyalist ülkeleri ancak harekete geçebildiler. Nazilerin sosyalist Sovyetler Birliği’ne saldırısını teşvik etmeleri, Stalin’in 2. cephe açma önerisine kulaklarını tıkayıp Avusturya’nın faşistler tarafından işgaline göz yummaları işe yaramamıştı.

Avrupa ve dünya imparatorluğu hedefiyle hareket eden Hitler-Mussolini faşist cephesi, buna bir süre sonra Japon imparatorluk ordularının Asya’daki saldırısı eklendiğinde, Naziler 21 Haziran 1941’de Moskova’ya yöneldiğinde, Hitler hayranı gerici burjuva kesimler, azgın komünizm düşmanları, faşistlerin birkaç ay içinde Sibirya sınırlarına dayanacak şekilde sosyalist SSCB topraklarını baştan sona ezip geçmesini umuyorlardı.

Ama Nazi ordularının büyük hava ve kara savaş birlikleri üstünlüğüne rağmen, Sovyetler Birliği halkları, işçi ve emekçileri Kızılordu’nun büyük fedakârlık ve kararlılığının duvarına tosladılar. Emperyalist ülkelerin “güvendikleri dağlara” karlar yağmaya başlamıştı.

Sovyet halklarının direnişi 2 Şubat 1943 günü Stalingrad zaferi ile yeni bir aşamaya geçti. Büyük direniş sürüp işgal orduları püskürtülürken İngiliz ve Amerikan emperyalist şefleri, Stalin komutasındaki SSCB ile ittifak yaparak bu amaçlı görüşmelere yöneldiler. Sovyet halkları sosyalizm bayrağı altında emperyalist işgalcilere karşı savunma savaşında Nazileri püskürtmeyi başardı.

ABD ve İngiliz emperyalizmi, bu kez de durumun sosyalizmin etki alanını genişletmesini sınırlayıcı hamlelere başladılar. Ancak, Sovyetlerin faşist işgal kıtalarını püskürtmesinin çekim gücünü, duyulan sempatiyi engellemeleri mümkün değildi. Kızıl Ordu birliklerinin Hitler faşistlerini Berlin’e dek kovalayarak daha önce işgal edilen tüm toprakların ve üzerinde yaşayan halkların faşizmin vahşetinden kurtulmalarını sağlayan asıl güç olmasını gerçeğini karartamadılar. Batılı emperyalistler için önemli olan Fransa, Belçika, Almanya, İtalya, İspanya gibi ülkelerde sosyalizmin mevzi kazanmasını önlemekti. Ne bunu önleyebildiler ne de ardı ardına palk demokrasisinin kurulduğu ülkeleri engelleyebildiler.

8 Mayıs deneyimi, bugün SSCB gibi bir ülkenin olmaması, sosyalizmin prestijinin olmayışı gibi dezavantajlarımıza rağmen, Brezilya ve Hindistan’ın başında Bolsonaro, Modi gibi faşistliğini açıkça ilan eden sistemlerin, Türkiye führerci rejim gibilerinin yenilmez olmadığını gösteren tarihsel bir deneyimdir.

Aynı zamanda yakın bir tehlike olarak 3. dünya savaşı riskinin dünya halkları, işçi ve emekçileri tarafından durdurulabilir olmasının da göstergesidir. Yeter ki savaşa ve faşizme karşı dünya çapında enternasyonal savaş ve faşizm karşıtı bir cepheyi vakit çok geç olmadan yaratabilelim.

Ayrıca Kontrol Et

Halep’e Saldıran Cihatçı Çeteler de Telsizleri Patlattı!

Türkiye destekli cihatçı çeteler ve HTŞ Halep’e yönelik saldırısında da İsrail’in Lübnan’da Hizbullah güçlerinin kullandığı telsizleri patlatma pratiği yinelendi!