KESK ve DİSK bölge temsilciliklerinin çağrısıyla İzmir Konak’ta yapılan basın açıklamasında “Yoksulluğa, sefalete teslim olmayacağız, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz” denildi. Çağrı üzerine YKM önünde buluşan kitle kortejler oluşturarak açıklamanın yapılacağı Sümerbank önüne yürüdü.
Yürüyüş sırasında sık sık “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek!”, “Birleşe birleşe kazanacağız!”, “Hükümet istifa!” sloganları haykırıldı.
Alınteri okurları da korteje “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!“, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganlarıyla katıldı.
Eski Sümerbank önüne gelindiğinde KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Nihat Filiz tarafından “Yoksulluğa, sefalete teslim olmayacağız! Emeğimizin karşılığını hakkımızı istiyoruz!” başlıklı basın açıklaması okundu.
Yoksullaştırıldık!
Kamu emekçileri ve emekliler olarak bugün ülke genelinde alanlarda olunduğu, çünkü bu ülkede emeğiyle geçim mücadelesi verenlerin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisin yaşadığını belirten Nihat Filiz, işçi ve emekçilerin her geçen gün daha fazla yoksullaştırıldığını vurguladı.
Emekçilerin kendi kendilerine yoksullaşmadığını, bizzat iktidar eliyle yoksullaştırıldıklarını kaydeden Filiz, “Yıllardır bizzat iktidarlar eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz. Çarklar yıllardır dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri, yoksullaştırmak, işsiz bırakmak, bir avuç zengini daha zengin etmek için dönüyor. Çarklar, düşük gösterilen TÜİK enflasyonu ile halkın, emekçilerin cebinden alıp bir avuç patrona, yandaşa aktarmak için dönüyor. Dolayısıyla tekrar altını çiziyoruz: Yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin kısa vadede de orta vadede de uzun vadede de tek bir programı vardır. O da emeği ile geçinenlere ve halka dayatılan Köleliğe ve Yoksulluğa Uyum Programı’dır” dedi.
Türkiye’de her dört kişiden birinin işsiz, çalışan her iki kişiden birisinin ise açlık sınırının altında olduğunu belirten Filiz, “Dört kişilik bir ailenin tüm fertleri asgari ücretle çalışsa dahi hane geliri yoksulluk sınırının altında kalıyor. Yoksulluk tüm toplumu sarmış durumda. Her iki kişiden birinin geliri açlık sınırının altında kalıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca açıklanan Mayıs 2024 verilerine göre bu ülkede 17 milyon 114 bin 912 yurttaş yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışıyor. 9 milyon 444 bin 458 kişinin aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinin altında kaldığı için GSS primleri bütçeden karşılanıyor. Milyonlarca kamu emekçisine yoksulluk sınırının yarısını bulmayan bir maaş reva görülüyor. Kamu emekçilerinin eline geçen maaşın yarısını ilave seyyanen ödenek başta olmak üzere emekliliğe yansıtılmayan kalemler oluşturuyor. Milyonlarca kamu emekçisi, çalışırken aldığı maaş emekliliğinde en az yarı yarıya düşeceği için emekli olamıyor. Her 3 emekliden birisi ise açlık sınırının yarısını bulmayan bir aylıkla, sadece 10 bin TL ile yaşam mücadelesi veriyor” dedi.
Filiz talepleri şöyle sıraladı:
- Öncelikle bugün tüm kamu emekçilerine 14.493 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılması ve mevcut taban aylık katsayısına dahil edilmesini istiyoruz. Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansıtılmasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz.
- Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi, özellikle 2008 sonrası işe başlayanların yaşadığı, yaşayacağı kayıpların önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz.
- Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz.
- Bunun için mevcutta iktidarın ‘en düşük maaş’ olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz.
- Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz.
- Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini,
- Gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini,
- Kâr, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.
- İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.
- Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren ‘toplu satış sözleşmeleri’ değil, emeklilerin de sendikaları aracılığı ile temsil edildiği grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.
- Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını istiyoruz.
Eylem bitikten sonra kitle uzun süre dağılmayarak sınıf mücadelesinde devrimci-öncü çıkışlara ihtiyaç olduğunu ve yaşanan yakıcı krizin işçi ve emekçi hareketini tetikleyecek bir yöne evrildiğini hissettirdi.
Alınteri / İzmir