Nurşen Korkmaz / Elif Emir Öksüz
Çocuklarımız bizim kör olma durumumuzu kullanıyorlar mı? Kullanmak mı istismar etmek mi, bu da ayrı bir soru tabii.
Bu konuyu zaman zaman kör ebeveynlerle sohbet aralarında konuşuyoruz. Farklı görüşler var. Evet benim oğlum körlüğümü kullanıyor. Odasında ders çalıştığını söylüyor ama gerçekten ders mi çalışıyor fark edemiyorum, bilmiyorum. Belki de oyun oynuyor bilgisayarda. Görüyor olsaydım odasına girdiğimde hemen fark ederdim. Diğer bir görüş ise bunu fark etmenin tek yolu görmek değil ki, hem görseydin de sen içeri girdiğinde hemen ekranı değiştirirdi yönünde. Hangi çocuk ebeveynini kullanmıyor ki? Biz kullanmadık mı? Ben çok pembe yalanlar söyledim anneme, üstelik kör de değil.
Ben de çok yalanlar söyledim anneme küçükken. Bu durumda çocuk neden yalan söyleme ihtiyacı duyuyor, oraya bir bakmak lazım. Ben mesela doğruyu söylesem hiçbir şey için izin alamıyordum. Arkadaşıma gitmek istesem, annem “Şart mı?” diye sorardı hep. Durum böyle olunca da hep şartmış gibi bahaneler uydururdum. Bir şekilde okulla ödevle ilişkilendirip mutlaka gitmem gerektiğini söylerdim.
Çocuğumuz bize yalan söylüyorsa önce bakmak gereken iki şey var. İlki yukarıda sözünü ettiğimiz kısıtlamalar veya sonuçlar. Çocuk doğruyu söyleyince ne oluyor? Çok mu tepki gösteriyoruz ebeveynler olarak, çok mu yargılıyoruz acaba? İkincisi de çocuğun bizim söylediğimiz yalanlara şahitliği konusu. Diyelim ki akşam misafir gelecek. Telefonda konuşuyoruz. Çocuğumuz da yanımızda televizyon izliyor. Akşama müsait olmadığımızı açıkça söylüyor muyuz yoksa daha kolay geldiği için “Ay vallahi şekerim akşama annemlere gideceğim. Düşmüş bacağını incitmiş. Gidip bir bakayım.” gibi bahane uydurup akşam olunca da evimizde mi oturuyoruz? Kimseye pek zararı yokmuş gibi görünen bu durumda, çocuğumuz demek ki istemediğim şeyleri yapmamak için küçük yalanlar uydurabilirim bilgisini uygulamalı olarak öğrenmiş mi oluyor?
Ebeveynler kör diye yalanları yakalayamayacak mı? Karşımızdaki bir çocuk. Biz de çocuk olduk. O yollardan geçtik. Elbette yakalayabiliriz. Yakalanan ilk yalandan sonra bir yandan yukarıda söylediklerimizi yapıp kendinizi gözden geçirirken bir yandan da çocuğa bunun kötü bir şey olduğunu, yalan söylemesini kabul edemeyeceğinizi ve bir daha yalanını yakalarsanız, bunun kendisi için bazı olumsuz sonuçları olacağını söyleyebilirsiniz.
Bu olumsuz sonuçların çocuklarda bir davranış değişimine yol açması için bazı basit kurallara uymak gerekir. Öncelikle bu olumsuz sonuçların ne olacağının önceden belli olması, çocuğa açıkça ve anlayabileceği bir dille ifade edilmesi şarttır. “Şunu yaparsan bu olur” veya “Bunu yapmazsan şunu da yapmana izin vermem” gibi ifadelerle açıkça ve önceden söylenmelidir. Bazı durumlarda çocuk yeterince büyükse bir anlaşmaya varılıp olumlu ve olumsuz sonuçların ne olacağı çocukla birlikte kararlaştırılabilir. Olumsuz sonuçlar, çocuğu bu davranıştan vazgeçirecek kadar olumsuz olmalıdır. Ancak onun fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamasını engellemeyecek ve kendine olan saygısını azaltmayacak bir sonuç olmalıdır. Ayrıca uygulanabilir olması da çok önemli. “Bak seni bırakır giderim.” gibi çocuğun temel güven duygusunu sarsacak tehditler asla uygun değildir. Genelde ödül sayılabilecek şeylerden mahrum bırakmak veya ayrıcalıklarını elinden almak gibi olumsuz sonuçlar üzerinde anlaşmak önerilir. “Bir daha yalanını yakalarsam bir hafta playstation yok” gibi bir sonuç üzerinde anlaşılabilir. Fiziksel ve duygusal şiddet asla ceza olarak önerilen bir şey değildir. Keza çocuğun beslenme, gelişim veya eğitim faaliyetlerinin engellenmesi de bir ceza olarak asla düşünülmemelidir. Tutarlı olup, söylediklerinizi uygulamanız da önemli. Zırt pırt af çıkarırsanız ne olur biliyorsunuz. Kör olmamızın onun yalanlarını yakalayamayacağımız anlamına gelmediğini, yakaladığımızda da sırf yalan söylediği için bile daha büyük cezalar alacağını onunla konuşabiliriz. Yine de yalanlar hayatımızda olabilir.
Çocuğumuzu takip edebilmek için körcül yöntemler bulmalıyız. Örneğin onun tablet, bilgisayar ve telefonuna da ekran okuyucu kurulmuş olmalı ki, gerektiğinde bakabileceğimizi bilsin. Family Link, Pingo gibi uygulamalar kullanarak, gün içinde nerelere gittiğini takip edebiliriz. Sohbet aralarında onu sorguluyor gibi bir izlenim bırakmadan arkadaş çevresi hakkında bilgi edinebiliriz. Çocuğumuzla kurduğumuz bağ ne kadar güçlü ve güvene dayalı olursa onu takip etme ihtiyacı da o kadar düşük olacaktır.
Benzer biçimde çocuğumuzla ne kadar paylaşımımız varsa onu o kadar tanımış oluruz. Bu yüzden çocuğunuzla birlikte vakit geçirmek, onun gelişim dönemlerine hitap eden aktiviteler yapmak ve mümkün olduğunca onun sizinle diyalog kurmasını, bir şeyleri anlatmasını sağlamak oldukça önemli.
Çocuklara sorumluluk verme meselesi de önemli bir konu. Kör olduğumuz için çamaşırları ona ayırtmak gibi sorumluluklar, çocuğumuza akranlarından fazla ve yaşına uymayan bir sorumluluk yüklemiş olur. Ancak “Ben görmediğim için bazı şeyleri yapamıyorum. Çocuk zaten bazı şeylerden mahrum kalıyor veya eksik hissediyor” düşüncesiyle çocuğa hiçbir sorumluluk vermemek veya her istediğini yapmak da doğru olmaz.
Çocuğumuza evinde kendini rahat ve kabul edilmiş hissettirmek de önemli. Arkadaşlarını eve çağırabilmesi için ortam sağladığınızda, onun arkadaşlarını tanımak için bir fırsatınız da olur. Fakat sürekli çocuğunuzu ve arkadaşlarını eleştirirseniz veya küçümserseniz, özellikle ergenlikte çocuğunuzu o beğenmediğiniz arkadaşlarının kollarına daha çok itmiş olursunuz. Çocuklar ergenlikle birlikte kim olduklarını bulma arayışına girerler. Risk almayı severler. Beyinlerinin duyguları kontrol eden bölgeleri, uzun dönem plânlama ve risk analizi gibi işlevleri yerine getiren kısmı da birkaç yıl önce geliştiği için duygularını kontrol etmekte zorlanabilirler.
Çocuğunuzun bir dönemde “Keşke sen görseydin” demesi çok muhtemel. Buna hazırlıklı olun. Bu çok normal bir davranış. Görüyor olsaydınız, çocuğunuz bu sefer de başka şeyler için keşkeli cümleler kurabilirdi. Ayrıca arkadaşlarının ebeveynleri gibi olmanızı istemesi de normal bir çocuk davranışı. Burada sizin körlüğü ve kör bir birey olarak kendinizi nasıl gördüğünüz, vereceğiniz cevabı ve çocuğunuzun algısını şekillendiren temel faktör olacaktır.
Çocuk yetiştirmenin her dönemine ilişkin farklı zorluklar var. Körlük işin içine girince bazı döneme özgü ebeveynlik sorumluluklarının nasıl yerine getirilebileceğini bilmiyor olabiliriz. İnanın çocuk yetiştirmek her ebeveyni zaman zaman zorlayan ve çok uzun yıllara yayılan bir görev. Bu yüzden, tüm ebeveynlerin kesiştiği bazı noktalar var. Deneyim paylaşımı bu noktada devreye girebilir. Kör ebeveynlerle körcül yöntemlere ilişkin paylaşımlar ve tüm ebeveynlerle yapılabilecek dönemin genel sorunlarına ilişkin paylaşımlar bize yol gösterebilir. Ebeveynlik emek ister, öyle gökten inen becerilerle bir anda anne baba olunmaz. Her zaman emek ve zaman ayırmalı, kendimizi bu konuda geliştirmeye çalışmalıyız. Çocuklarımız bizim en kıymetlilerimiz.