Doğallık En İyi Kamuflajdır



Bizzat onun ağzından, “Acının sınırı vardır, ama kaygının yoktur. Sorgulamanın başarısı çektirdiği acıya değil, uyandırdığı kaygıya bağlıdır,” sözlerini duymuştu.


Bir kez daha dönüp kaçamak gözlerle kadına baktı. “Kadın aklı” dedikleri şeyle nasıl baş edeceğini hiçbir zaman öğrenememişti. Kadınlar onun için hep uzakta, bilinmez birer gölgeydi. Önceki mola yerinde diğer adamı halletmek kolay olmuştu, ama bu kadını nasıl yakalayacaktı, bundan emin değildi. Kadınlar gizliden gizliye gözünü korkutmuştu onun. Kadının bu içine kapanmış halinde bir çeşit hayatta kalma bilgisi olduğunu seziyordu. Niyetini, kalbini belli etmeyen bir sinsilik, bir hesapçılık… Otobüsteki bu kadın da belli ki her şeyden önce kadınlığın sessizliğinden geçmiş, sonra da işi gereği bu konu ustalaşmıştı, tıpkı kendisi gibi.

Yeniden otobüse bindiklerinde kadın aynı göze batmaz davranışlarla geçip yerine yerleşti. Hareketleri gayet doğal, her şey olağan akışındaydı. Eline kolonya döken muavine bile tutumlu bir gülümsemeyle karşılık vermiş, yeniden kabuğuna çekilmişti. Ona istihbarat eğitimlerinde öğretilenleri hatırlamaya çalışıyordu, kendini saklamak istiyorsan öyle esrarlı haller takınmayacaksın, doğallık en iyi kamuflajdır. Eğer bu kadın sahiden Gölge’dekilerdense bu konularda kendisine öğretilenleri o da biliyordu elbet. Bir profesyonel ajan gibi sıradanlığın görünmezliğine saklanmayı öğrenmiş demekti. Böyle bir durumda şimdi hangi hamleyi yapması gerektiğini kestirmeye çalıştı. Kadının kabuğunu bir yerinden çatlatmalıydı. Satrançta usta olan İranlıları hatırladı. Cihadın Askerleri’nin kampındayken mollalardan biri, “İranlıları küçük görmeyin sakın ha, sakın burun kıvırmaya kalkmayın, satranca icat etmiş bir millettir onlar” derdi. “Sen daha elinin parmaklarını sayamazken, onlar senin beş hamle sonrası görüp ona göre kurarlar oyunlarını.” Bu sözler kulağına küpe olmuştu.

(…)

Anlaşılan herkesin arkasında kendine ait dışarı ışık sızdırmayan karanlık bir gölge vardı; henüz onunla yüz yüze gelip tanışmadığı ama varlığının bir gölge olarak JEM üzerinde dolaştığı o ilk günlerde Eğitmen’den “Sorgulama sanatının en kralından felsefesini yapmış adam,” diye söz edilirdi. Tanıdıktan sonra da bizzat onun ağzından, “Acının sınırı vardır, ama kaygının yoktur. Sorgulamanın başarısı çektirdiği acıya değil, uyandırdığı kaygıya bağlıdır,” sözlerini duymuştu.

Eğitmen başta jandarma istihbarat şubelerindeki sorgu amirlerini olmak üzere bazı elemanları etrafına toplar, sohbet havasında sorgulama teknikleri konusunda akıllar verirdi: “Güç çabuk farkedilir bir şeydir, görünüşe çalışır, sen zayıf taraflarını bulmaya bakacaksın. Göz sadece gösterileni görür, sense görüneni aklınla deşip işlemeyi bileceksin.”

[995 km, Murathan Mungan, Metis Yayınları]

Ayrıca Kontrol Et

Savaşan Kadınlar Ölümden Korkmaz!

Onlar, kendi seslerinin yankısına değil dokunabilecekleri yeni insanlara ihtiyaç duyarlar. Daha rahat edebilecekleri konfor alanları değil aynı olmak zorunda olmaksızın birlikte hareket edebilecekleri örgütlü alanlar, örgütlü insanlar yaratma peşindedir