Ali Arayıcı
Avrupa Birliği’ne (AB) üye 27 ülke, Belçika’nın başkenti Brüksel’de 17 Ekim’de düzenlenen Avrupa Zirvesi’nde, “yasadışı göç”e karşı seslerini olabildiğince yükseltmeye başladı. AB içindeki derin anlaşmazlıkların da vurgulandığı uzun süren tartışmaların sonunda, sınırdışı etmeleri hızlandıracak bir yasanın “acil olarak” çıkarılması çağrısında bulunuldu.
Bu önemli zirvenin sonuç bildirgesinde, AB’ye üye devletler “Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nden geri dönüşleri kolaylaştırmak, arttırmak ve hızlandırmak için; her düzeyde kararlı eylem çağrısında bulunuyor” deniliyor. Avrupa Komisyonu’nun (AK), mümkün olan en kısa sürede “yeni bir yasama teklifi” sunmaya “davet ediyorlar” kararı dikkat çekicidir
Komisyon Başkanı Ursula Von Der Leyen, 14 Ekim’de, henüz belirlenmemiş bir takvimle yeni bir yasa önererek bu konuya öncülük etti. Bu konuda uzman bir AB yetkilisi, benzer bir girişimin 2018’de başarısız olduğunu vurguladı. Bu arada, bundan tam “altı yıl sonra tartışmanın siyasi yelpazenin ‘sağına’ kaydığına da” işaret etti.
Geri dönüş merkezleri
AB’ye üye 27 ülke, bu zirvede göçmenlerin üçüncü ülkelerdeki kabul merkezlerine aktarılmasına yönelik kışkırtıcı bir öneri olan “geri dönüş merkezleri” konusunun olumlu ya da olumsuz taraflarını uzun uzun tartıştı.
Aralarında Hollanda, Yunanistan, Avusturya, Polonya ve bir sonraki Avrupa zirvesinin 8 Kasım’da Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yapılacağı sağcı başbakan Viktor Orban’ın ülkesinin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülke, bu toplantıya aktif olarak katıldı. Komisyon başkanı Ursula von der Leyen’de, bu toplantıya katılanlar arasında yerini aldı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz da dahil olmak üzere, pek çok Avrupalı lider de söz konusu edilen bu anlaşmaya oldukça mesafeli yaklaştı.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez bile, “geri dönüş merkezlerinin hiçbir sorunu temelden çözemediğini ve yeni sorunlar yarattığını” söyledi. Bu bağlamda, yeni arayışlara girilmesi ve demokratik göçmen politikaları üretilmesi gerektiği vurguladı.
AB’ye üye bazı ülkeler tarafından eleştiriye ve saldırıya uğrayan hükümetin ve aşırı sağcı, faşist ve ırkçı Fratelli d’Italia partisinin lideri Giorgia Meloni, İtalyan sularında yakalanan ilk göçmenlerin gelmeye başladığını onayladı. “Yasadışı göç”e karşı bu “yenilikçi çözümleri” tanıtmak üzere İtalya Başbakanı Giorgia Meloni 17 Ekim 2024 tarihinde Brüksel’de gayrı resmi bir toplantı düzenledi. Gazetecilerin, konuyla ilgili olarak sordukları soruları yanıtladı.
Aşırı sağcı faşist partiler
Polonya Başbakanı Donald Tusk, toplantıda ülkesinin özellikle göçmen baskısı altında olduğunu vurguladı. Başbakan Tusk, Rusya ve Belarus’u Ukrayna’daki savaşın ortasında, AB’yi istikrarsızlaştırmak için tasarlanmış “hibrid” bir saldırıyla göçmen akını düzenlemekle suçluyor.
Genel olumsuz havanın aksine İspanya’dan başbakan Pedro Sanchez, AB’nin faydalarının vurgulanması çağrısında bulundu. Mayıs ayında, AB sınırlarında daha sert “önlemler” ve sığınmacılarla ilgili olarak 27 üye ülke arasında dayanışma mekanizmasını öngören ve 2026 yılı ortalarında yürürlüğe girmesi beklenen Göç ve Sığınma Paktı’nı kabul etti.
Haziran seçimlerinden sonra, Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) üçüncü büyük siyasi bir güç olan “Avrupa için Vatanseverler”in toplantısı için Brüksel’de bulunan Fransız aşırı sağcı, ırkçı ve faşist Ulusal Birleşme Cephesi (RN) lideri Marine Le Pen, AB’nin bazı üyelerinin “yıllardır söylediklerimizi duyduğunu” söyledi.
Bununla birlikte, AB üyesi bazı hükümetler bu konuda seslerini olağanüstü yükseltti. Özellikle Almanya, Fransa ve İspanya uygulamanın hızlandırılması çağrısında bulundu. Göç meseleleri, genel olarak birçok Avrupa ülkesinde yükselişte olan aşırı sağcı, ırkçı ve faşist partiler tarafından sürekli yeniden gündeme getiriliyor ve gündemden düşürülmüyor.
Yeni bir göçmen yasası
Konunun uzmanı bazı Avrupalı diplomatlara göre, düzensiz göçmenlerin sınırdışı edilmesine yönelik kararların yüzde 20’sinden azının AB içinde takip ediliyor. Buna rağmen, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, AB’nin iki büyük aktörü “Fransız-Alman motor gücünü harekete geçilmesi için bastırıyor”, “Düzensiz göç azaltılmalıdır. Aynı zamanda AB nitelikli işgücü göçüne de açık kalmalıdır” diye ekliyor.
Avrupa sınır gözetim ajansı Frontex’e göre, AB sınırlarında tespit edilen “yasadışı” geçişlerin sayısı, 2024’ün ilk dokuz ayında 2023’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 42 oranında bir azalma meydana geldi. Bu demektir ki, demokratik yeni bir göç ve göçmen yasasının (ya da politikasının) gerekliliği artık kaçınılmaz olarak güncelliğini koruyor.
Bu zirvenin, yeni Komisyon ekibinin Aralık ayı başında göreve başlayacağı Brüksel’de, bir geçiş döneminde gerçekleştirildiğini de burada anımsatmak gerekiyor.
Son aylarda, hükümetin izlediği yanlış politikalar sonucunda giderek zayıflayan Emmanuel Macron ve Ulusal Meclis’te çoğunluğu olmayan merkez sağcı bir siyasetçi olan yeni Başbakan Michel Barnier ile kırılgan ittifakı başta olmak üzere, birçok Avrupalı liderin kendi ülkelerinde yaşadıkları zorlukların da bu zirveye damgasını vurduğu söylenebilir.
(*) prof. dr. Ali Arayıcı / Paris