Kayyım siyaseti, halkın iradesine vurulmuş derin bir darbedir. Bugün Esenyurt’ta halkın seçtiği Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla bu darbe İstanbul’a uzandı.
Seçilmiş belediye başkanını zincire vurup belediyeye çöken bu zihniyet, yalnızca bir kesimi değil, halkın kardeşçe yaşama arzusunu da zapt etmeye çalışıyor. Bu saldırı, özgürlük arayışında yan yana gelmiş halkların, emekçilerin, yoksulların umutlarına vurulmuş bir darbedir. Bu karanlık oyun Osmanlı’dan bugüne kalan zulüm mirasının bugünkü iktidar eliyle nasıl yeniden şekillendirildiğinin somut bir örneğidir.
CHP tabanı gibi burjuva muhalefeti dahil tüm toplumsal muhalefet dinamikleri, emek güçleri bu karanlık oyunu durdurmayı başaramazsa faşist iktidar blokunun dışında kimsenin nefes alacağı hiçbir alan kalmayacak.
Bugün kayyım darbesiyle halk iradesini gasp edenler, yarın düzenin içinde kalmaya çalışanları dahi silindirin altına itmekten çekinmeyecek. Kürt illerinde yakılıp Van’da kesintiye uğrayan bu zulüm ateşi emekçi halkların üzerinde daha da büyüyecek, toplumsal tüm direnç noktalarını hedef alacaktır.
Faşizmin bu mutlak tahakkümü, baş eğmeyen, aman dilemeyen herkesin hayatına karanlık bir gölge gibi çökmekte. Ama umut direnişle yeşerir, özgürlük direnmekle kazanılır.
Halkın iradesine kast edenlere karşı saf tutmayanlar, bu çığlığı görmezden gelenler de karanlığın parçası olmaya mahkûm olacaktır. Yani mesele yalnızca bir belediye başkanının düzmece iddialarla tutuklanması değil mesele halkın hak ettiği bir gelecek için mücadeleyi omuz omuza büyütmektir.
Bugün bu zulmü durduramazsak gelecekte halkın iradesini, emekçinin alınterini, yoksulun hak arayışını da savunamaz hale geleceğiz. Ya hep birlikte bu kayyım oyunlarına karşı ayağa kalkacağız, ya da kendi geleceğimizi ellerimizle karanlığa teslim edeceğiz.