İspanya’daki Sel Felaketi Nasıl Bir Krizle Karşı Karşıya Olduğumuzun İfadesidir



İspanya’daki sel felaketinde hayatını kaybeden insan sayısı 158’e ulaştı. Geçmişte istisna olan doğa olaylarının artık sık tekrarlanması ve sistematik bir nitelik kazanması yaşananın iklim krizini de kapsayan ekolojik kriz olduğunu daha yakıcı biçimde hissettirip gösteriyor


İspanya’daki sel felaketinde başka Valensiya kenti olmak üzere hayatını kaybeden insan sayısı 158’e ulaştı. Bu felakette diğer canlıların nasıl bir yıkım yaşadığını kestirmek ise oldukça zor. Bilim insanları, ekolojistler bu felaketin kaynakları, bundan sonra hangi doğa olaylarının yaşanabileceği ve önlemleri konusunda tartışmalar yürütmeye devam ediyor. Ama tüm tartışmaların kesişme noktası iklim krizini de kapsayan bir ekolojik krizin daha da görünürleştiğinde kesişiyor.

Bu doğa felaketi, İspanyolca isminin baş harfleri nedeniyle “DANA Fenomeni” olarak tanımlanıyor. 158 insanın ölümüne ve sayısını bilmediğimiz hayvan, bitki örtüsü ve ağacın kırımına neden olan son olay, ülkenin 1987 yılından bu yana yaşadığı en büyük sel felaketi olarak kayda geçti. Valensiya’nın bazı bölgelerinde bir senelik yağış miktarına yakın yağmurun 1 saatte düştüğü belirtiliyor. Utiel ve Chiva’da bir metrekareye 300 litreden fazla yağış düştüğü hesaplanıyor. Meteorologlar, DANA Fenomeni sonucu aşırı dengesiz bir sistem oluştuğunu kaydediyor.

Bu dengesizliğin gelip geçici olmadığı, fosil yakıtlardan kaynaklı olarak küresel ısınmanın her artışının atmosferde daha fazla nemin tutulmasına neden olduğunu, bu nemin rüzgarın etkisiyle yükseklerdeki soğuk havayla çarpışması sonucu oluştuğunu belirtiyorlar.

İstisnalar süreklileşiyor

BBC Türkçe’ye konuşan bilim insanlarının açıklamalarına göre aşırı yağışa, atmosferin üst tabakalarındaki soğuk havanın çok hızlı yükselen Akdeniz kaynaklı sıcak ve nemli havayla çarpışması yol açtı. Nemli rüzgarların yüksek irtifadaki karasal rüzgarlarla desteklenerek çok hızlı yükseldiği ve daha yüksek irtifalara ulaştığını belirtiyorlar. Aynı nedenle Ağustos ayında İtalya’da bir süper yatın da battığı belirtiliyor. Eskiden istisna olan bu olaylar artık daha sık ve sistematik bir nitelik kazanmış durumda. Bunun böyle olmasının iklim krizi-ekolojik krizle doğrudan ilişkili olduğunu ise kimse saklayamıyor.

Atmosfer daha fazla nem tutuyor

BBC Çevre Muhabiri Matt McGrath’e konuşan Imperial College London’dan iklim bilimci Dr. Friederike Otto, “Hiç şüphe yok, bu yoğun yağışlar iklim değişikliği tarafından güçlendirildi. Fosil yakıt kaynaklı ısınmadaki her derece artışı ile atmosfer daha fazla nem tutabiliyor ve bu da daha yoğun yağış patlamalarına yol açıyor” şeklinde tanımlıyor olup bitenleri.

Araştırmacılar iklim değişikliğinin bu bulutların taşıdığı yağmur miktarını doğrudan etkilediği kanısında. Buna göre her 1 derecelik ısınmada bulutların taşıdığı yağış miktarı yüzde 7 oranında artıyor.

Küresel ısınma toprağı kurutup emilim düzeyini azaltıyor

Yapılan yorumların diğer boyutunu da küresel ısınmanın etkisiyle toprağın daha fazla kuruması ve suyu emebilecek kapasitesinin azalması oluşturuyor.

Aynı zamanda daha sıcak bir iklimde fırtınaların hareketinin yavaşlayıp yavaşlamadığı da araştırılıyor; çünkü bu durumun da yağış miktarını arttırdığı düşünülüyor. Eylül ayında Akdeniz’deki yüksek sıcaklıkların etkisiyle daha da güçlenen Boris Fırtınası, Orta Avrupa’daki birçok ülkeye ölüm ve yıkım getirmişti.

Önceden tespit edilmesi zor

Meteorologlar hızla hareket eden yoğun gök gürültülü fırtınaların yolunu tahmin etmenin çok zor olduğunu söylüyor. Oxford Üniversitesi’nden Dr. Linda Speight, “Uyarılar, insanlara selden önce yüksek yerlere çıkmaları ve kendilerini güvene almaları için hayat kurtarıcı olabilir. Ancak İspanya’da da gördüğümüz gibi yoğun gök gürültülü fırtınalar için önceden uyarıda bulunmak inanılmaz derecede zor, çünkü en şiddetli yağışın tam yeri genellikle önceden bilinemiyor” diye belirtiyor.

Speight, “Meteorologlar ve bilim insanları, bu zorluğa yenilikçi çözümler bulmak için çok çalışıyor, ancak bu kolay çözülecek bir sorun değil” değerlendirmesinde de bulundu.

Betonlaşma ve eskiyen altyapı

İspanya’daki sel felaketinin öne çıkardığı sorunlardan biri de modern altyapının aşırı sel olaylarıyla başa çıkamaması. Bazı araştırmacıların belirttiği gibi, yollar, köprüler ve caddeler şu anki iklime göre değil, geçen yüzyılın iklimine göre inşa edilmiş durumda.

Ama bu aynı zamanda davasa bir betonlaşmayı da kapsıyor. Yağmurun yere değemediği, yüksek binalarla nefes alamaz hale getirilen, rüzgarın yön bulamadığı kentler de bu felaketlere ek bir davetiye çıkarıyor.

Ayrıca Kontrol Et

Özgür Ülke’yi de Susturamadılar Özgür Basını da!

Özgür Ülke Gazetesi’nin bombalanmasının 30. yılında İstanbul Kadırga’da bir basın açıklaması yapıldı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller’in “bertaraf edin” direktifiyle TNT kalıpları kullanılarak bombalanan Özgür Gündem saldırısı sırasında dağıtımcı Ersin Yıldız hayatını kaybetmiş, yirmi bir çalışan da yaralanmıştı.