“Avrupa’nın geri kalmış ülkelerinden birindeki Sovyet iktidarı, kadınların özgürleşmesi ve konumlarının ‘güçlü’ cinsiyetle eşit hale getirilmesi için iki yıllık zaman zarfında, dünyanın gelişmiş, aydınlanmış ve ‘demokratik’ cumhuriyetlerinin 130 yıllık zaman zarfında yaptığından daha fazlasını yapmıştır.” (Lenin, 1919)
Sovyetler Birliği kadın haklarını geliştirme konusunda on yıllar boyunca dünya lideriydi. 1936 Anayasası’nın 122. maddesi, sadece cinsiyet eşitliği ilkesini oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda devletin bunu hangi araçlarla kolaylaştırabileceğini de ortaya koydu:
“SSCB’deki kadınlara ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal hayatın ve devletin her alanında erkeklerle eşit haklar tanınmıştır. Bu hakların hayata geçirilmesinin imkanları, kadınlara erkeklerle eşit çalışma hakkı, çalışma karşılığında eşit ücret, dinlenme ve boş zaman, sosyal güvenlik ve eğitim alanlarında eşit haklar sağlanarak ve devlet tarafından anne ile çocuğun çıkarları korunup doğum öncesinde ve doğum döneminde tam ücretli izin verilerek ve geniş çapta bakım evleri, kreş ve anaokulları hizmete koşularak güvence altına alınmıştır.”
Aile yasası, kadın haklarının gelişip serpilmesine dönük bir bağlam oluşturmak amacıyla kaleme alınmıştır. Çocuk bakımı için mali destek sağlanması yaygınlaştırılmış, bunun sonucunda 1970’lerin sonu itibarıyla çalışma hayatındaki kadınların oranı yüzde 83’e ulaşmıştır (bunu ABD’deki yüzde 55 oranıyla karşılaştırabilirsiniz) ve bilim insanı olarak çalışanlar arasında kadınların oranı yüzde 40’ı aşmıştır. Szymanski’nin aktardığına göre, 1970 senesinde, SSCB’deki kadın hekimlerin sayısı, dünyanın geri kalanındaki toplam kadın hekimlerin sayısından fazlaydı ve ABD’dekilerin de 20 katının üzerindeydi. Yazar şu sonuca varmaktadır: Kadınlar erkeklerden büyük ölçüde bağımsızlaşmış durumdadır, daha önce olduğundan ya da kıyaslanabilir durumdaki kapitalist ülkelerde kadınlar için var olandan çok daha geniş olanaklar açılmıştır önlerinde.” Bunlar, özellikle de Çarlık dönemi Rus İmparatorluğu’nun ataerkil geri kalmışlığı düşünüldüğünde, dikkat çekici kazanımlardır.
[Başlangıcın Sonu – Sovyetler’in Çöküşünden Dersler, Carlos Martinez, Çeviri: Ali Haluk İmeryüz, Yordam Kitap]